Özgür-Der’den Ra'sul Ayn Hakkında Açıklama

Özgür-Der’den Ra'sul Ayn Hakkında Açıklama

Özgür-Der, Ra'sul Ayn'da, yanı başımızda gerçekleşen katliam hakkında bir basın bildirisi yayınladı.

HAKSÖZ-HABER

“Hadi iç bölgelerde yaşananlara gözlerimizi kapattık; iyi de gözlerimizin önünde cereyan eden saldırganlığa, tepemizde uçuşan savaş uçaklarına da mı göz yumacağız?”

Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Esed güçlerinin Suriye’nin Türkiye ile sınır semti olan Rasulayn’a yönelik bombardımanı hakkında bir açıklama yaptı. “Hemen yanı başımızda yaşanan insanlık suçu bir trajediyi boş gözlerle seyretmek vicdanlarınızı sızlatmıyor mu?” denilen açıklamada Türkiye Hükümetinin, Baas yönetimine yönelik daha önceki uyarıları hatırlatıldı.

Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya'nın yaptığı açıklama:

BU ZALİMLİĞİ BOŞ GÖZLERLE SEYRETMEK VİCDANINIZI SIZLATMIYOR MU?

14 Kasım 2012

Tüm Türkiye 8 Kasım’dan bu yana Suriye ordusunun Ceylanpınar’ın hemen bitişiğinde bulunan Ra'sul Ayn ilçesine yönelik gerçekleştirdiği saldırganlık ve zulme şahitlik ediyor. Tam 20 aydır “diktatörlüğe karşı isyan etmek suçu”ndan ötürü Suriye halkını çoluk çocuk demeden hunharca katleden, köyleri kentleri tanklarla, toplarla, helikopterler ve savaş uçaklarıyla vahşice bombalayan Baas rejimi, Ra'sul Ayn’ı kendisine yeni hedef olarak belirlemiş görünüyor. Yaklaşık bir haftadır savaş uçaklarıyla, toplarla bombalanan Ra'sul Ayn’da ölen ve yaralanan insanların sayısı belirsiz. Halk çaresizlik içinde ilçeden kaçıyor, imkan bulabilenler Türkiye’ye sığınıyor.

Ra'sul Ayn’ın neden Baas ordusunca hedef seçildiği malum: Muhalif güçlerin ilçeyi zalim rejim güçlerinden kurtarması karşısında Baas ordusu halkı cezalandırıyor. Bugüne kadar Suriye’nin pek çok şehrinin, ilçesinin, kasabasının yaşadığı kaderi yaşıyor Ra'sul Ayn. Başta Şam çevresindeki mahalleler olmak üzere, Halep’te, Humus’ta, İdlib’de icra edilen zalimlik şimdi de Ra'sul Ayn’da tekrarlanıyor. Daha önce yine Türkiye sınırına çok yakın bir yerleşim yeri olan Azez’e yönelik gerçekleştirdiği ‘cezalandırma’ operasyonunu Baas ordusu bu kez de Ra'sul Ayn halkına karşı gerçekleştiriyor.

Ne acıdır ki, tüm bu yaşananları hep birlikte boş gözlerle seyrediyoruz! Demek ki, zulme tavır almak, vahşeti lanetlemek için aynen Halepçe’de olduğu gibi, Srebrenitsa’da olduğu gibi aradan yılların geçmesi ve burada da tüm hayat belirtilerinin tükenmesi gerekiyor! Yoksa insanlık vicdanı sadece lanetlemek ve belli bir süre sonra kurbanlar için anma törenleri yapmakla yetinmeyi yeterli mi görüyor?

Ve Türkiye Cumhuriyetinin yöneticilerine soruyoruz: Ra'sul Ayn’da olan bitenler sizi sadece Ceylanpınar’a düşen bomba ve mermiler kadar mı ilgilendiriyor? Ceylanpınar üzerinden sorti yapıp Ra'sul Ayn’ı bombalayan Baas ordusunun savaş uçaklarını sizler de sıradan vatandaşlar ve gazeteciler gibi seyretmeye devam mı edeceksiniz? “Akçakale’de ölenler vardı, burada birkaç yaralıyla durumu kurtardık, okulları da birkaç günlüğüne tatil ettik mi, vartayı atlatırız!” diye mi düşünüyorsunuz yoksa?

Uyarılar Blöf müydü?

Başbakan’ın ve Dışişleri Bakanı’nın Akçakale saldırısı sonrasında sarf ettikleri ve angajman kurallarının artık değiştiğine, sınır ihlali olursa karşılık verileceğine, hatta sınıra 10 km’den fazla yaklaşmaları durumunda Suriye savaş uçaklarına müdahale edileceğine dair sözleri, uyarıları unutuldu mu?

Aslında sorun sınırın ihlal edilmesi ya da çok yaklaşılması falan değil. Sorun Ceylanpınar halkının güvenliğinden ibaret olarak da görülemez. Sorun bu tablo karşısında sessiz, tepkisiz kalmayı vicdanımıza nasıl sığdırdığımızdır!

Gözlerimizin önünde vahşice bir saldırganlık icra ediliyor, bir insanlık suçu işleniyor! Hadi iç bölgelerde yaşananlara gözlerimizi kapattık; iyi de gözlerimizin önünde cereyan eden saldırganlığa, tepemizde uçuşan savaş uçaklarına da mı göz yumacağız? İnsanları hunharca katletmek için ateşlenen ve bir kısmı da sınırın ‘bu’ tarafına düşen bomba parçalarının gürültüsüne kulaklarımızı mı tıkayacağız? Yanı başımızda masum insanlar, kardeşlerimiz vahşice katledilirken, bir kısmı yolda kan kaybından ölen yaralıları Ceylanpınar’daki hastanelere kabul ederek kendimizi tüm insani görevimizi yapmış mı sayacağız? Tedbir adı altında, “Aman esnaf birkaç gün dükkânlarını açmasın, okulları da tatil edelim çocuklarımız da zarar görmesin!” diyerek sorumluluğumuzu ifa etmiş mi olacağız?

Başta Hükümet kadroları olmak üzere herkesi bir kere daha uyarıyoruz: Şahitlik ettiğimiz bu tabloların, tepkisizlik ve umursamazlıkla izlediğimiz bu görüntülerin yarınlarda vicdanımızı sızlatacağından; hesap vermekte çok ama çok zorlanacağımız manzaralar olarak karşımıza çıkacağından hiç kuşku duymamalı ve insanlık için, adalet için, kardeşlik için elimizden geleni ardımıza koymamalıyız!

ÖZGÜR-DER 

Önceki ve Sonraki Haberler