Sultanbeyli Raporu 28 Şubat Cinnetinin Somut Belgesidir!

Sultanbeyli Raporu 28 Şubat Cinnetinin Somut Belgesidir!

Özgür-Der: “Sultanbeyli’de icra edilen akıl almaz uygulamaların tek tek sıralandığı rapor, 28 Şubat darbe sürecinde ülke çapında icra edilen hukuksuzluğun, baskıcılığın ve İslam düşmanlığının bir özeti olarak okunmalıdır.”

Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Vakit gazetesinde yayınladığı 1997-2001 yılları arasında İstanbul'un Sultanbeyli ilçesinde yapılan edilenlerin ayrıntılarıyla dile getirildiği raporun, 28 Şubat'ın nasıl bir misyon ve program temelinde gerçekleştirildiğinin apaçık belgesi olduğunu belirtti. Rapordaki uygulamaların geçmişte kalmadığına dikkat çeken Kaya, cuntacı yaklaşımın fırsat bulduğu her zeminde İslam'a düşmanlığını izhar etmeyi sürdürdüğünü ifade etti.

Açıklamada darbeci-cuntacı zihniyetin ülkeye bir karabasan gibi çökmesinin önüne geçmek ve asker merkezli hukuksuzluk geleneğini tümüyle tasfiye edebilmek için bu kirli mirasla hesaplaşılmasının şart olduğunu vurgulayan Kaya, Sultanbeyli'de icra edilen devlet terörünün ve zorbalığın karşılıksız kalmaması gerektiğinin altını çizdi.

Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklama:

Genelkurmay'ın Sultanbeyli Raporu 28 Şubat Cinnetinin Somut Belgesidir!

8 Şubat 2010

28 Şubat sürecinde militarist güçlerin Türkiye'ye nasıl bir deli gömleği giydirdikleri apaçık ortadayken, bilhassa askeri bürokrasi ve Kemalist medya mensubu kimi zevatın hala hiç utanmadan malum süreçte icra edilen uygulamaları savunmaya çalıştıklarını ibretle izliyoruz. Söz konusu dönemde İslami değerlerin ve dini özgürlüklerin hedef alındığı, Müslümanların öncelikli düşman konumuna oturtularak topyekûn savaş açıldığı gerçeğini inkâr eden, baskıcı uygulamaları meşru göstermeye çalışanların yalanları her geçen gün daha bir netleşiyor. Vakit Gazetesi'nin bugün manşetten verdiği, Genelkurmay Psikolojik Harekât Daire Başkanlığı'na ait rapor bu gerçeği tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermekte.

1997-2001 yılları arasında İstanbul'un Sultanbeyli ilçesinde yapılan edilenlerin ayrıntılarıyla dile getirildiği 11 Temmuz 2001 tarihli bu rapor, 28 Şubat'ın nasıl bir misyon ve program temelinde gerçekleştirildiğinin apaçık belgesidir. Sultanbeyli'de icra edilen akıl almaz uygulamaların tek tek sıralandığı bu rapor hiç şüphesiz, sadece Sultanbeyli'ye özgü bir hukuksuzluk olarak değil, 28 Şubat darbe sürecinde ülke çapında icra edilen hukuksuzluğun, baskıcılığın ve İslam düşmanlığının bir özeti olarak okunmalıdır.

Raporda neler yoktur ki? Halkın İslami hassasiyetleri ve siyasi eğilimleri nedeniyle kitlesel düzeyde fişlenmesi; ilçede halkın seçtiği belediye başkanının görevden uzaklaştırılması; İmam Hatip Lisesi ve cami inşası için bağışlanan arsaların gasp edilmesi; kamu çalışanlarının baskı altına alınması; camilerin adeta potansiyel birer terör odağı olarak gözaltında tutulması; başörtüsüne karşı topyekûn bir saldırı yürütülmesi; binlerce öğrencinin barındığı yurtların kapatılması; Kur'an kurslarının, vakıfların kapılarına kilit vurulması; hatta cami inşaatlarının dahi durdurulması ve daha buna benzer pek çok uygulama bizzat Genelkurmay'ın ilgili birimince planlanmış ve asker kişiler marifetiyle icra edilmiştir.

Gayet eminiz ki, yine birileri hep yaptıkları üzere, bu açık faşizan tablonun geçmişte kaldığını, bugün artık gündeme getirilmesinin anlamlı olmadığını söyleyeceklerdir. Oysa bu düpedüz bir yalandır, darbeciliğin örtülü savunusudur. Bu vahşi uygulamalar bazı yönleriyle bugün sürdürülme imkânı bulunamadığı için devam ettirilemese de cuntacı yaklaşım temelde değişmemiş ve fırsat bulduğu her zeminde İslam'a düşmanlığını izhar etmeyi sürdürmektedir. Müslümanlara hayatı dar etme gayretinden pek bir şey eksilmediği gerçeğini ardı ardına açığa çıkan darbe ifşaatları ortaya koymaktadır.

Daha önemlisi ise bu açık zulüm tablosunun mimarlarıyla ve onları üreten zihniyetle hesaplaşmanın gerekliliğidir. Eğer belli periyotlarla darbeci-cuntacı zihniyetin ülkeye bir karabasan gibi çökmesinin önüne geçmek ve asker merkezli bu hukuksuzluk geleneği tümüyle tasfiye edilmek isteniyorsa bu kirli mirasla hesaplaşılması şarttır. Hukukdışı kararlara imza atan, bunları uygulayan, düşmanlık politikalarıyla halk kitleleri arasında kin ve nefret tohumları saçan herkes rütbesine, konumuna, muvazzaf ya da emekli olup olmadığına bakılmaksızın sorumlu olduğu icraatlarının hesabını vermelidir ki, bu zalimane çark belli aralarla dönüp durmasın; geleceğimiz, umudumuz, yeni nesillerimiz bu çarkın dişlileri arasında öğütülüp gitmesin!

Bu tespit ve kaygılardan hareketle, 28 Şubat sürecinde Sultanbeyli'de icra edilen devlet terörünün belgesi niteliğindeki bu raporu hazırlayan ve raporda yer verilen eylemleri icra eden görevlilerden mutlaka hesap sorulması ve zorbalığın karşılıksız kalmaması gerektiğinin altını çiziyoruz.

ÖZGÜR-DER


İLGİLİ HABER:

Önceki ve Sonraki Haberler