Suriyeli 11 Masumun Katledilmesi Zulmünün Üzeri Örtülemez!

Suriyeli 11 Masumun Katledilmesi Zulmünün Üzeri Örtülemez!

Özgür-Der, Hatay Yayladağ sınırında Jandarma tarafından açılan ateş sonucunda katledilen 11 Suriyeli muhacirle ilgili bir basın açıklaması yaptı.

Bölgede bunun ilk vakıa olmadığı belirtilen açıklamada, katliam karşısında ilgili bazı resmi birimlerin olayı örtbas etme yönündeki beyanlarının kabul edilemez olduğu ifade edildi.

Bu olay vesileyle Suriyeli göçmenlere dair izlenen sınır güvenliği politikasının da acilen gözden geçirilmesi gerektiği belirtilen açıklamada "Yayladağ sınırında yaşanan korkunç olayın aydınlatılması için gerekli adımların acilen atılması ile birlikte çaresiz insanlara zulme dönüşen göçmen politikasının yeniden gözden geçirilmesini ve sınırda bekletilen muhacir kardeşlerimize kapıların açılmasını talep ediyoruz" denildi.

Basın Açıklamasının Tam Metni:

BU ZULMÜN ÜZERİ ÖRTÜLEMEZ!

Suriyeli 11 Masumun Yayladağ Sınırında Jandarma Ateşiyle Katledilmesi Olayı

Tüm Boyutlarıyla Aydınlatılmalı, Sorumlularından Hesap Sorulmalıdır!

 

20 Haziran 2016

19 Haziran sabahı Türkiye'nin Suriye sınırında elim bir hadise yaşanmış, sınırı geçmeye çalışan sivillerin üzerine Güveççi Karakolunda görevli jandarma güçlerince açılan ateş sonucunda 7'si çocuk 11 Suriyeli katledilirken, 8 kişi de yaralanmıştır. Ne yazık ki, yetkili kurumların reddetme, yalanlama çabaları, bu korkunç olayın inkâr edilmesi mümkün olmayan bir insanlık suçu olarak yaşandığı gerçeğini değiştirmemektedir.

Zulümden, katliamdan kaçarak ülkemize sığınmaya çalışan sivillerin üzerine çoluk çocuk demeden kurşun yağdırılması ve tam 11 masumun katledilmesi gibi korkunç bir olaya ilişkin olarak gerek Dışişleri Bakanlığı'nın resmi açıklaması, gerekse de 'askeri kaynaklar'a atfen medyaya yansıtılan bilgiler doyurucu ve inandırıcı olmaktan uzaktır. Bu aşamada yapılması gereken şey konuyu geçiştirmeye, örtmeye yönelik basmakalıp sözlere sarılmak yerine bu acı hadisenin sorumlularının ortaya çıkarılmasıdır.

Zalim bir rejimin ve ona destek veren işgalci güçlerin katliamlarından kaçmak zorunda kalan ve Türkiye'nin sığınabilecekleri güvenli bir belde olduğunu düşünen masum insanların maruz kaldıkları bu zulmün geçiştirilmemesi şüphesiz hukukun ve vicdanın gereğidir; ayrıca Türkiye'nin tam 5 yıldır gerek muhacirlere, gerekse de zulme karşı direnen Suriye halkına verdiği hayati desteğin gölgelenmemesi için de elzemdir.

Suriyeli Göçmenlere İlişkin Politika Değiştirilmelidir!

Tam bu noktada bu olaya kaynaklık eden, sebep olan uygulamanın yeniden değerlendirilmesi ve bundan önce de zaman zaman bu tür acı hadiselere sebep olmuş bulunan sınırdan geçişlerle ilgili politikanın acilen gözden geçirilmesi gerektiğinin de altını çiziyoruz.

Türkiye yaklaşık 2 yıldır sınırdan geçişlere izin vermemektedir. Şüphesiz gerek Suriyeli muhacirlerin artan yükü, gerekse de güvenlik kaygılarının Türkiye'yi sınırlarını yaralılar haricindeki kişilere kapatmaya zorladığı bilinmektedir. Mamafih tüm güçlüklerine ve maliyetine rağmen muhacirlerin geçişlerinin engellenmesinin ve sınırların kapatılmasının insani ve ahlaki ölçülerle bağdaştırılması mümkün olmayan bir politika olduğu tartışmasızdır.

Bu insanlar daha müreffeh bir hayat yaşamak, iş aramak, ya da daha iyi bir eğitim görmek için değil, işkenceden, katliamdan, zulümden kurtulabilmek için sınırı geçmeye çalışmaktadırlar. Güvenli Bölge oluşturulamamış; Esed rejiminin sistematik katliamları Rusya ve İran'ın artan desteğiyle ivme kazanmıştır. Üstelik de ABD'nin desteğiyle ve Türkiye'nin de göz yummasıyla, PYD/PKK Suriye'nin Kuzeyinde alan hakimiyetini genişletmekte ve bu durum bölgede yaşayan halkı daha da büyük bir çaresizliğe itmektedir. Tüm bu şartlar altında sınırı sivillere kapatmak zulüm değildir de nedir?

Kaldı ki, yaklaşık 2 yıldır uygulanmakta olan politika sadece masumları zor durumda bırakmakla kalmamış, son derece kirli bir ticaretin de yolunu açmış, birilerine haksız kazanç kapısı olmuştur. İzlenen bu katı politika bir yandan kaçakçıları, insan ticaretiyle uğraşan haramileri semirtirken, aynı zamanda rüşvet çarkını da hızlandırmıştır. Sınırda görevli bazı asker ve subayların bu yolla zenginleştiklerine ilişkin söylentilerin bölgede yaşayan halk arasındaki yaygınlığı dikkat çekici boyutlardadır. Yani sınırların kapatılmasına dair politika kağıt üstünde geçerliliğini korurken, pratikte dolaylı yöntemlerle aşılmakta ama bu durum ya kirli bir ticarete ya da son olayda görüldüğü üzere katliama yol açmaktadır.

Sonuç olarak, Yayladağ sınırında yaşanan korkunç olayın aydınlatılması için gerekli adımların acilen atılması ile birlikte çaresiz insanlara zulme dönüşen göçmen politikasının yeniden gözden geçirilmesini ve sınırda bekletilen muhacir kardeşlerimize kapıların açılmasını talep ediyoruz.    

Rıdvan Kaya

Özgür-Der Genel Başkanı

Önceki ve Sonraki Haberler