Türkiye Mahkemeleri Esed Rejimi Adına mı Yargılama Yapıyor?

Türkiye Mahkemeleri Esed Rejimi Adına mı Yargılama Yapıyor?

Özgür-Der, Ağrı’da yedi aylık bir tutukluluk süreci sonrasında mahkemeye çıkarılan ve “Nusret Cephesi”ne üye olmakla suçlanan 7 gencin yargılanmasıyla ilgili bir açıklama yaptı.

Açıklamanın tam metni:

Türkiye Mahkemeleri Esed Rejimi Adına mı Yargılama Yapıyor?

03 Haziran 2017

Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde kendilerine Nusret Cephesi'ne üyelik suçlaması yöneltilen gençlerin yargılandığı dava tam bir hukuk skandalı olmaya doğru gidiyor!

Kasım ayı başında haklarında yürütülen soruşturma gerekçesiyle Reyhanlı'da gözaltına alınıp Ağrı'nın Doğu Beyazıt ilçesine getirilen ve daha sonra çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklanan 7 genç ile ilgili dava süreci gariplikler dizisi şeklinde sürmekte. Duruşma esnasında son derece garip bir gelişme yaşanmış ve tüm sanıklara "Nusra'yı terör örgütü olarak görüyor musunuz?" şeklinde bir soru yöneltilmiştir.

Merak ediyoruz, acaba önündeki dosyada 7 aydır özgürlükleri gasp edilmiş gençleri suçlayabilmek için yeterli delil bulamayan mahkeme bu şekilde sanıkları kanaatlerinden ötürü mahkum etmenin zeminini mi hazırlamaktadır? Ve bu yargılamanın seyri, mer'i mevzuata göre 'Millet Adına' karar vermesi gereken mahkemelerin acaba cani Esed rejimini koruyup kollama ve işgalci ABD'nin çıkarlarını gözetme adına mı yargılama yaptıkları sorusunu ister istemez akla getirmektedir! 

Özgür-Der Van Şubesi gönüllülerinden Yıldırım Bozkurt'un da yargılandığı ve tutuklamaların üzerinden tam 7 ay geçtikten sonra 30 Mayıs tarihinde ilk duruşmasının görüldüğü davada 3 gencin tahliyesine karar veren mahkeme, gelecek duruşmayı 22 Eylül tarihine erteleyerek aleyhlerinde hiçbir somut delil olmaksızın 4 gencin, 4 ay daha tutuklu kalmalarına hükmetmiştir.

Bu dava Türkiye'de hukuk düzeninin ne ölçüde kötü işlediğinin, insan hak ve özgürlüklerinin ne kadar basit bir şekilde ihlal edilebildiğinin somut bir göstergesi olarak dikkate alınmayı hak etmektedir. Bu bağlamda genel manada dava dosyasındaki tutarsızlıklara ve hassaten de Yıldırım Bozkurt'la ilgili suçlamanın temelsizliğine dikkat çekmekte yarar görüyoruz.

Daha önce de yardım faaliyeti kapsamında Suriye'ye giden ve oradan geçtiği haberler Haksözhaber internet sitesinde de yayınlanan Yıldırım Bozkurt hakkında, "Suriye'ye terör örgütü Cephet'un Nusra'ya katılmak için" gittiği iddiasının neye dayandırıldığı belirsizdir.

Dosyada bir dizi suçlama yöneltilen sanıklarla ilgili olarak hiçbir somut kriter belirlenmemiştir. Suçlanan gençlerin, uzun bir zaman önce kendisini fesh ettiği bilinen Nusret Cephesi ile ne tür bir bağlantı içinde olduklarına dair bir delil de sunulmamıştır. Ayrıca da tümüyle Suriye'de zalim Esed rejimi ve destekçilerine karşı mücadele eden ve ağırlıkla Suriyelilerden oluşan bir yapı olarak Nusret Cephesi'nin bugüne kadar ne Türkiye'de, ne de Türkiye'ye yönelik bir faaliyeti olmadığı gerçeği de görmezden gelinmiştir. Bu şartlarda Savcılıkça açılan bu dava ile adeta Suriye'de Esed rejimine karşı mücadele edenler mahkum edilmiş, zalim bir rejime karşı direnişin tümüyle terör faaliyeti şeklinde algılanmasına zemin hazırlanmıştır.

Polis soruşturmasında olduğu gibi, Savcılıkça hazırlanan iddianame içeriği de hukuki bir belge olmaktan öte zanlar, tahminler, alakasız bağlantılar ve çocuksu yorumlarla doludur. Sanıkların evlerinde yapılan aramalarda elde edildiği ileri sürülen suç delillerine dair değerlendirme garabeti ortaya koymaktadır: IŞİD bayrağı yakıştırmasına konu olan Kelime-i Tevhid yazılı bir flama; 'terör örgütleriyle irtibatlı olma' göstergesi' sayılan Fethullah Gülen ve Abdullah Öcalan'ın kitapları; Misvak dergisinde yayınlanmış ABD'nin Suriye'de mücahitleri Nusra bahanesiyle katletmesinin hicvedildiği bir karikatür; Van'daki un yardım kampanyasının Suriye'ye silah gönderilmesi şeklinde yorumlanması!

Ne ilginçtir ki, bu dosyaya hakim olan mantık, daha önce bazı yardım kuruluşlarını ve hatta devleti Suriye'de terörü destekleme eylemine bir şekilde bulaştırma faaliyetine girişerek uluslar arası düzeyde Türkiye'yi mahkum ettirmeye kalkışan Gülenci örgütlenmenin yürüttüğü mantığın tıpatıp aynısıdır.

Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmekte olan bu davada hukuk kuralları hiçe sayılmış ve adalet ilkesi çiğnenmiştir. Bu dosyayı özetle, yargılanan genç kardeşlerimizin şahsında yanı başımızda büyük bir zulme maruz kalan mazlum kardeşlerimize ilişkin ortaya konan temiz duyguların, insani ve İslami duyarlılığın mahkum edilme çabası olarak görüyoruz. Yapılmak istenen şeyi Suriye meselesinde başından itibaren zalimlerin karşısında ve mazlumların yanında konumlanan Türkiye'nin duruşuna da zarar verecek bir işgüzarlık olarak değerlendiriyor ve bu yanlıştan bir an önce dönülmesini talep ediyoruz!

Rıdvan Kaya

Özgür-Der Genel Başkanı

 

Önceki ve Sonraki Haberler