
Kahramanmaraş'ta İsrail zulmü lanetlendi
Kahramanmaraş Platformu tarafından Gazze'de terörist İsrail'in sahur vaktinde gerçekleştirdiği katliamlar nedeniyle siyonist İsrail ve hamisi katil ABD protesto edildi.
Abdülhamid Han Camiinde teravih namazı sonrası gerçekleştirilen protesto gösterisi Kahramanmaraş Özgür-Der başkanı Doç. Dr. Celal Kurşun'un katılımcılara seslenmesiyle başladı.
Filistin'de yaşanan zulmün durmadan devam ettiğini belirten Kurşun, "Görünen o ki bu süreç devam edecek. Fakat bize düşen adil şahitlik, boykot, yardım çalışmaları, dua vs elimizden ne geliyorsa hakkıyla yerine getirmektir. Suriye'deki zafer sonrası artık siyonist çeteye sınır olduk. Şam'a özgürlük nasıl gelmişse Selahaddin Eyyubi'nin pratiğinde olduğu gibi Aziz Kudüs'e de gelecektir. O sebeple Rabbimizin buyurduğu üzere üzülmeden, gevşemeden ve tam bir inançla zaferin geleceği güne sebat etmeliyiz." dedi.
Platform sözcüsü Adnan Alagöz basın bildirisini okuduktan sonra Gazzeli , Filistinli ve mazlum coğrafyalardaki kardeşlerimiz için İmam Hatip Ali Sarıkaya tarafından dua yapıldı.
Gösteri çeşitli sloganlar ve tekbirlerle sona erdi.
Basın açıklamasının tam metni:
FİLİSTİN’İ SAVUNMAK, İNSANLIĞI SAVUNMAKTIR
İşgal rejimi İsrail, on yıllardır Gazze ve Filistin’de çok büyük zulümler işledi. Siyonistlerin saldırıları sebebiyle bugüne kadar yüz binlerce insan şehit oldu. 7 Ekim sonrasındaki süreçte işgalciler, saldırılarını daha da artırdı. İsrail, 15 ay boyunca Filistin’deki insanlık dışı saldırıları ile tam anlamıyla bir soykırım yaptı. Yapılan saldırılarda 14 binden fazlası enkaz altında kaybolanlar olmak üzere 61 binden fazla Filistinli şehit oldu. Gazze’de, insanlık tarihinde örneğine az rastlanır bir zulüm, tüm dünyanın gözleri önünde yaşandı ve ne yazık ki yaşanmaya devam ediyor. İşgalci İsrail tarafından 7 Ekim’den bu yana Gazze’ye, Hiroşima saldırılarında atılan bombaların 3 katından fazla bomba atıldı.
İsrail, 19 Ocak'ta varılan ateşkes anlaşmasından sonra da ateşkese uymayarak saldırılarını sürdürdü. Ateşkes süreci içerisinde Gazze’ye defalarca kez saldırı düzenlendi. Ve son olarak dün gece sahur vaktinde ateşkesi bozan İsrail, yerinden edilen Filistinlilerin çadırlarını, sığındığı okulları ve sivillerin evlerini bombaladı. Saldırılarda, 400’den fazla Filistinli kardeşimiz şehit oldu. 500’den fazla da yaralı bulunmaktadır.
Yaşama, hiçbir inanca saygısı olmayan İsrail'in kirli ve kalleş yüzünü gösterdiği bu kanlı saldırıları, 1948 Soykırım Sözleşmesi, Cenevre Sözleşmeleri ve Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü kapsamında açıkça savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar teşkil etmektedir. Sivil yerleşim alanlarını, hastaneleri, ibadethaneleri ve mülteci kamplarını hedef alan bebek katili İsrail, uluslararası hukuku hiçe sayarak Gazze'yi sistematik bir soykırıma tabi tutmaktadır. Bu, yalnızca Filistin halkına değil insanlığın ortak vicdanına karşı işlenmiş bir suçtur.İsrail’in ve Netanyahu hükümetinin bu kadar zalimce hareket etmesinin bir sebebi de hiç şüphesiz ABD Başkanı Trump’un zulme arka çıkan açıklama ve adımlarıdır. Amerikan Başkanı Trump, Gazze’ye yönelik olarak yaptığı açıklamalarla İsrail zulmüne arka çıkıyor, tarihin gördüğü en barbarca zulümleri işleyen siyonistlere destek veriyor.
“Gazze’yi satın almak”tan, Gazze’yi ABD yetkisi altına almaktan söz eden Trump, kanlı ve karanlık işbirlikleriyle binlerce kilometre öteden Ortadoğu’yu dizayn etmeye çalışıyor. Göreve geldiğinden bu yana Gazze halkını tehdit eden Trump, işgalcilerin suç ortağıdır. Beyaz Saray Sözcüsü yaptığı açıklamada, İsrail’in saldırı için ABD’ye danıştığını ve onay aldığını söyledi.
Siyonist işgalciler, ateşkesin ikinci aşamasına geçmeyi reddettiği gibi ABD'nin tam desteğiyle Gazze'de yeni bir soykırıma başladı. İşgal rejimi dün gece Gazze ile birlikte Suriye'yi de bombalamış; ABD ise Yemen'e saldırarak İslam dünyasını kuşatmaya yönelik kanlı planlarını devreye sokmuştur. Bu saldırılar, siyonist ittifakın, İslam dünyasına diz çöktürmek için her türlü vahşeti göze aldığını göstermektedir. Ne yazık ki, bu kan gölü, İslam ülkelerinin kapılarına dayandığı halde, İslam dünyası utanç verici bir sessizlik ve zillet içerisinde kıvranmaktadır.
Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından alınan tüm uluslararası kararlara rağmen işgalci İsrail hukuk tanımıyor, saldırmaya ve işgale devam ediyor. Ne yazık ki, dünyanın gözleri önünde yaşanan bu zulmü durduracak somut adımlar atılmıyor.Devletler, uluslararası teşkilat ve kurumlar; ateşkesin başlangıcından bu yana saldırılarına devam eden, alınan kararları uygulamayan İsrail’e karşı bir an önce harekete geçmek zorundadır.
Filistin ve Kudüs sevdalıları olarak uluslararası mekanizmaları ve vicdan sahibi herkesi harekete geçmeye ve İsrail’in attığı hukuksuz adımları ve işgali durdurmaya çağırıyoruz. Son olarak herkese sesleniyor ve diyoruz ki tüm dünya halkları tepkisini açıkça göstermelidir. Bütün İslam ülkeleri ve halkları bir araya gelip tepkisini ortaya koymalıdır. İsrail, hukuksuz işgal hareketi ve katlettiği insanlar için uluslararası hukuk önünde hesap vermelidir.
Bizler Kahramanmaraş sivil toplum kuruluşları ve halkı olarak Kudüs, Mescid-i Aksa ve Filistin özgür oluncaya kadar mücadelemizi tüm gücümüzle sürdüreceğiz. Bugün burada Abdulhamithan Camiinin avlusunda hakkı haykırdığımız gibi, bir gün o mübarek Mescid-i Aksa’nın avlusunda ve Kubbetü’s Sahra’nın yanı başında da Gazze’nin mücahitleriyle, Aksa’nın murabıtlarıyla kucaklaşacak, Filistin toprakları ve Filistinli kardeşlerimiz tamamen özgürlüğüne kavuşuncaya kadar her platformda mücadelemizi sürdüreceğiz.