Filistin ve ötesini anlamak

Filistin ve ötesini anlamak

​​​​​​​Muş Özgür-Der aylık seminerleri dizisinde bu ay akademisyen doktor Recep Yılmaz'ı misafir etti.

Recep Yılmaz “ Histen Şuura Köprü Kurmak: Filistin ve Ötesini Anlamak – Tarih, Hafıza ve Medeniyet Perspektifi” başlık bir sunum yaptı.

Abdullah Gündem’in Kur'an tilavetiyle başlayan program Seminer sunumuyla devam etti.

Recep Yılmaz’ın “Histen Şuura Köprü Kurmak: Filistin ve Ötesini Anlamak” başlıklı sunumu, Filistin meselesini yalnızca tarihsel bir çatışma olarak değil, insanlığın ortak hafızası, zihniyet dünyası ve medeniyet bilinci bağlamında ele alan kapsamlı bir analiz niteliği taşımaktadır. Çalışma, üç temel eksen üzerine inşa edilmiştir: ihbarî (tarihsel) yön, yorumlayıcı yaklaşım ve inşâî (geleceğe dönük) perspektif.

İhbarî kısımda M.Ö. 2000’lerden itibaren Hz. İbrahim’in bölgeye gelişiyle başlayan tarihsel süreç, Hz. Musa’nın Mısır esaretinden çıkışı, Hz. Davud ve Süleyman dönemlerinin siyasi ve dini merkeziliği, ardından gelen Babil sürgünü, Roma istilaları ve Yahudilerin milattan sonra 135’teki büyük sürgününe kadar uzanan bir çizgide incelenmektedir. 638 yılında Hz. Ömer döneminde gerçekleşen İslam fethiyle bölge uzun bir istikrar dönemine girmiş, bu dönem 1099’daki Haçlı işgaliyle kesintiye uğramış, Selahaddin Eyyubi’nin 1187’deki yeniden fethiyle istikrar yeniden sağlanmıştır.

Osmanlı hâkimiyetinin 1516’da başlamasıyla yaklaşık dört asır süren siyasi düzen ve toplumsal barış tesis edilmiş, ancak Birinci Dünya Savaşı sonrasında 1917’de İngiliz işgaliyle bu düzen sona ermiştir. Aynı yıl yayımlanan Balfour Deklarasyonu, Filistin’de bir Yahudi ulus devleti kurma hedefini resmîleştirerek, bölgenin demografik ve kültürel yapısında köklü dönüşümlerin önünü açmıştır. 1948’de İsrail’in kurulmasıyla yaşanan Nekbe (Büyük Felaket), Filistin halkının tarihsel hafızasında bir kırılma noktası olarak yerini almıştır.

Sunumun ikinci bölümünde, İngiliz tarihçi Arnold J. Toynbee’nin Filistin meselesine dair analizlerine özel bir yer verilmiştir. Toynbee, Yahudilerin tarih boyunca maruz kaldıkları zulümlerin ardından, 1948 sonrasında Filistinlilere benzer bir baskı uygulamalarını insanlık tarihinin en trajik paradokslarından biri olarak yorumlar. Ona göre, “mazlumun zalime dönüşmesi”, insan doğasının en sapkın eğilimlerinden birini temsil etmektedir. Bu bağlamda Toynbee, 1948’de yüz binlerce Filistinlinin yerinden edilmesini tarihsel, ahlaki ve vicdani bir sapma olarak değerlendirir.

Bu düşünceler, İbn Haldun’un “baskı ve tahakkümün karakter üzerindeki bozucu etkisi”ne dair görüşleriyle desteklenmektedir. Yılmaz, bu tarihsel döngüleri, yalnızca geçmişe değil, çağdaş dünyanın toplumsal psikolojisine de ışık tutan bir paradigma olarak yorumlar.

Sunumun üçüncü ve son bölümünde, “inşâî yön” başlığı altında geleceğe ilişkin öneriler sunulmaktadır. Yılmaz’a göre, kalıcı bir çözümün ve yeniden dirilişin temelinde İslam medeniyetine aidiyet bilinci yatmaktadır. Sürdürülebilir bir düşünce inşası, bu medeniyetin itikadi, ahlaki, içtimai ve siyasi bütünlüğünü yeniden idrak etmeyi gerektirir. Bu noktada Said Halim Paşa’nın “itikadiyat, ahlakiyat, içtimaiyat ve siyasiyat” arasındaki hiyerarşik ilişkiye dayalı modeli, İslam dünyasının yeniden yapılanması için bir referans çerçevesi olarak sunulmaktadır.

Sonuç olarak, “Histen Şuura Köprü Kurmak” sunumu, Filistin meselesini yalnızca coğrafi ya da politik bir sorun olarak değil, medeniyet, hafıza ve şuur inşası bağlamında yeniden düşünmeye davet eden bütüncül bir medeniyet tasavvuru ortaya koymaktadır.

mus-recep-yilmaz-01.jpg

mus-recep-yilmaz-02.jpg

mus-recep-yilmaz-03.jpg

mus-recep-yilmaz-04.jpg