Hizb-ut Tahrir, Nebhani ve Hilafetçi Yaklaşımlar

Bartın Özgür-Der'de bu hafta "Hizb-ut Tahrir, T. Nebhani'nin Mücadelesi, Hilafetçi Yaklaşımlar ve Tartışmalar" başlıklı bir seminer yapıldı.

Bartın Özgür-Der’de "Hizb-ut Tahrir, T. Nebhani'nin Mücadelesi, Hilafetçi Yaklaşımlar ve Tartışmalar"  başlıklı seminerin sunumunu yapan Abdullah Erkan, özetle şunları söyledi:

20. YY. emperyalistlerin bölme, parçalama, zayıf düşürme ve yok etmeye dayalı başlattıkları fiili işgaller İslam dünyasının hemen her noktasında direniş hareketlerinin fark edilir olmasını sağlamıştır. Bu fark edilir olma durumu o İslami hareketlerin sömürgeci baskı dönemlerinde işgallerin muhalifi olarak ortaya çıktığı düşüncesini ortaya çıkarmamalıdır. Çünkü bizler yeryüzünde hayat devam ettiği süre zarfında adil şahitlerin ve öncülerin her daim var olacağına inanıyoruz. Kur'an bizlere yer yüzünde marufu emreden münkerden nehyeden ve Rabblerinin yolunda sebat edenlerin bulunduğunu onların ahirette de Rabblerinin rızasından memnun olarak ödüllere layık olacaklarını haber veriyor. 

Rasül (s) ve beraberindeki ashabı  her biri birer İslami hareket neferleri olarak İslam'ın sesini en uzak noktalara götürebilmek konusunda müttakice, sabırlı ve kararlı şahitler olarak İslam'ın uygulama mekanı olan yeryüzüne dağılmışlardı.Bize gelen tecrübeye irtibatımız bağlamında bakıldığında birbirlerine matuf İslamın temel kaynağıyla sahih bağlar kurmuş ve bu zemin üzerindeki   tecrübe bizleri  geleceğe taşıyacaktır.Bu işleyişte sadece koşuşturma nöbetini imtihan bilinciyle devralan kuşakların adları değişmiştir. Bu müslihun direngenliğinin izdüşümü dün İhvan hareketini, Cemaat-i İslami'yi, Hizb'ut Tahrir'i bizler bu tecrübenin hasılası görüyoruz ve önemsiyoruz. İşte bu noktada bizler Takiyyüddin Nebhani'yi öncü bir şahit olarak ele almalıyız.Onu bir dava adamı olarak görüyor ve oluşturduğu İslami Kurtuluş Partisini bu düşüncelerle tahlil etmeye gayret ediyoruz.

Muhammed Takiyyüddîn en-Nebhânî, 1909'da Hayfa'nın (Filistin) İczim kasabasında dünyaya gelmiş, yüksek öğrenimini Ezher'de yapmış bir Filistin evladıdır. Filistin'in çeşitli yerlerinde öğretmenlik ve kadılık yapmış, İzzeddin el-Kassam'la birlikte İngilizlere ve Yahudilere karşı mücadele vermiştir. İhvan-ı Müslimin'in kurucusu Hasan el-Benna'ya yakınlık duyduğu, bir süre İhvan-ı Müslimin içinde çalıştığı, yazılarında ve konuşmalarında Seyyid Kutub'u referans gösterdiği bilinmektedir.

 Nitekim İhvan’dan “cemaat” boyutunun baskın olduğu ve “siyasi parti” niteliğine sahip olmadığı gerekçesiyle 1952 yılında ayrılarak Hizbut Tahrir’i kurarNebhani liderliğindeki bu partinin iki temel hedefi vardır: Birincisi, İslam devleti kurmak, ikincisi ise Filistin’in özgürlüğüne kavuşması için çalışmak…

 Nebhani, sahih bir dünya görüşü ve sağlam bir metodolojiyi çok önemsemektedir. Doğru bir yöntemin ne kadar önem taşıdığına ve siyasi süreçte başarı elde etmek için her konuda en güzel örnek olan “Peygamberin Sünneti”nin esas alınmasına dikkat çeker.

Nebhani'ye göre 1950'lerde mevcut 3 tip ideoloji yürürlükteydi. Kapitalizm, sosyalizm (komünizmi de içeren) ve İslam. Nebhani'ye göre kapitalizm, dini günlük yaşamdan koparmıştır. Sosyalizm bütün varlığın yaratılmamış olan maddeye indirgendiği materyalist bir felsefeyi savunur. Sosyalizme göre din insanların harekete geçmesini engelleyen bir afyondur. İslam ise sosyal düzen ve refahın, Allah'ın emir ve yasaklarına göre hareket ederek sağlanacağını savunmaktadır. Birey toplumun organik bir parçasıdır. Toplumun uyumu da mensupları olan bireylerin sahip oldukları ortak imandan kaynaklanır.

Kur’an ve sünnet çizgisini öne çıkaran Nebhani’de özellikle sünnete bakışta bazı müphemliklerin, sünnet ile hadis kavramları arasındaki farkın net bir şekilde belirginleşmediğini ifade etmek mümkündür. 

Fikir/düşünce konusu Nebhani’nin üzerinde ciddiyetle ve önemle durduğu konulardan biridir. “Aydın düşünce”nin hayatın ekseni olduğuna, insanlığın yükselmesi ve alçalmasında toplumları sürükleyen fikirlerin niteliğinin belirleyici olduğuna inanır. Nabhani, partinin ideolojik netliğinin mutlaka korunması gerektiğine inanır. Bu sağlanamazsa partinin amacına ulaşmasını mümkün görmez; sisteme eklemlenebileceğine inanır.

Takiyyuddin Nebhani, halifeliğin kaldırılmasına kadar Müslümanların İslam’ı uyguladıklarını kabul eder ve halifeliğin ya da içtihatla belirlenecek benzeri bir yapının önemine işaret eder. Nebhani, Arapçanın iyi bilinmemesi nedeniyle İslam’ın yanlış anlaşıldığı iddiasındadır 

Hatalarıyla sevaplarıyla önemli bir mütefekkir ve dava adamı olan Nebhani’nin birçok önemli eserleri vardır. Onlardan bazıları: Düşünme, Mevhumlar, Hizbi Kitleleşme, İslami Devlet, İslam Nizamı, Anayasa vb.’dir.

 Hilafet,Halife ve İmamet kavramları

Hilafet kelimesi Kur'an'da (7/142.150,169; 39/60 vd.) ͵ başka birisine vekillik etmek" anlamına gelen lügat kullanımını aşmaz. Vekil kılınan "halife" ise Rabbimizin yeryüzünün halifeleri olarak yarattığı (2/30; 10/14; 38/26 vd.) insandır. İnsanın halife kılındığı şey, yeryüzünün nimetleridir. 

Oysa halife kelimesi tarihte en fazla müslümanları temsil eden siyasi otorite anlamında kullanılmış ve bu kullanım tarihi süreç içinde kavramlaşmıştır. Bu kavramlaşmada, Emevi ve Abbasi sultanlarını Halife olarak niteleyerek onları müminlerin emiri ve İslam şeriatının tatbik mercii olarak gösteren bazı müelliflerin eserleri oldukça etkili olmuştur. Toplumsal ilişkilerde adaletin ölçüsünü ve Hakkın gerçek bilgisini sunmak üzere Hz.Muhammed'e vahyedilen Kur'an-ı Kerim, bağlılarını hakikate şahitlik edecek vasat bir ümmet olmaya davet eder. 

"İslami Yönetim" veya "İslam Devleti" gibi ifadeleri kullanmak yerine "hilafet" terimini kullanmadaki ısrarı anlamak biraz müşküldür. Hizbu't-Tahrir'e göre Halife (Devlet Başkanı) tek başına devleti temsil eder ve devletin bütün selahiyetlerine sahiptir.  Bu yaklaşıma göre Hz.Ebu Bekir'den 1924'e kadar Halifelik sistemi devam etmiş ise İslam uygulanmış ve İslam Devleti de var olmuştur hükmü çıkar.

Yöntem tahlilini bu şekilde ortaya koyalım; Tepeden aşağıya ilk önce devleti ele geçirmek sonra devletin yapısal  yönünü inşaa edip toplumla bağı kurmak şeklinde ki bir anlayışın bizim merhaleci yaklaşımımıza uygun değildir.Bu hareketin bazı coğrafyalara veTürkiye'ye yansıyışının diğer ülkelerde (Ürdün,Tunus,Suriye vb)  olduğu gibi  maalesef içe dönük oldukça muhafazakar bir yapı içerisinde kaldığını ifade edebiliriz.

Taküyyidin Nebhani bundan 100 sene önce bu duygularla bu yönelimlerle hareket eden bir müslüman şahit olarak toplumu reddederek kendini tecrit ederek açılımlarını yapmamıştır. Bizler reddedici ve cahili imha planlarının parçası olamayız. Bu yüzden hilafetin kaldırılması tüm İslam alemini yaralamış çökmeyi hızlandırmıştır. Nebhani üzerine düşeni ilkin kulluk bilinciyle kendinden başlattığı bu değişim iradesini toplumsallaştırma yönünde ortaya koyan ve bu yolda çileli, sebatkar bir hayatı talim eden İslam şahidlerindendi. Rabbimiz onu öncülerin safına katsın, onu örnek alanların cehdini ve hikmet okumalarını günümüzle buluştursun…

 

Etkinlikler Haberleri

“Hamas’ın inşası ve Gazze direnişinden alacağımız dersler”
‘’Emperyalizm ve Siyonizm Karşısında Gazze Direnişi’’
Bartın’da “Gazze Direnişinde Sünnetullahın İzleri” konuşuldu
Bartın’da Gazze konulu resim sergisi gerçekleştirildi
‘’Yakın Tarih Kriterleri; Uluslaşma, Kemalizm’’