Gaziosmanpaşa Özgür-Der'de “İslam Kardeşliği” Konuşuldu

Gaziosmanpaşa Özgür-Der 2017/18 yılı eğitim dönemi programlarından “Kazanımlarımız ve Eksikliklerimiz” üst başlığıyla “İslam Kardeşliği” konusu Ali Değirmenci’ın anlatımı ile gerçekleştirildi.

Ali Değirmenci sunumunda özetle şu konulara değindi:

Müslümanlarda ki kardeşlik hiç bir düşüncede ideolojide görülemeyecek, üstüne titrememiz gereken çok kıymetli bir değerdir. Üniversite de okuduğum doksanlı dönemlerde müslümanlarda gördüğüm şeylerin başında birbirlerine karşı oldukça içten, samimi, saygılı, kardeşlik hukukunun tam manasıyla tesis edildiği ilişki biçimleri vardı. Sayıları az olmasına rağmen birlikte düzgün eylem yapabilme başarısını çeşitli vesilelerle gösteriyorlardı. Çok hırpalanıyorlardı ancak herkesi etkileyen çok güzel vitrinleri vardı.

Siz hiç solcu iyilik örgütü duydunuz mu? CHP'nin bir yardım kuruluşu var mı, yok... Fransa Sosyalist Partisi'nin de yok, infak etme, sadaka, yoksula düzenli olarak dokunmak, sadece müslümanlıkta var. İHH ve İstanbul Ensarları gibi kurumsal, sürekliliği olan bir infak, yardım organizasyonu yoktur. Bu gerçekliğin temelinde İslam kardeşliği vardır ve bu bizim inancımızın en önemli bir parçasıdır.

Peygamberimiz ilk vahiyden sonra eve gittiğin de yaşadığı korkuya istinaden Hz Hatice şöyle diyor "Ey Muhammed korkma, zira Allah senin başına kötü bir şey getirmez, sen akrabana yardım edersin, sen evinin önünden geçen yoksulları çağırır onları doyurursun, onlara bakarsın, yolda kalanlara el uzatırsın." Hz. Hatice'nin evinde bir kardeşlik yumağı, Erkam'ın evinde de bir kardeşlik enstitüsü oluştu.

Hz. Hatice annemizde kendi evinde kadınlarla, kızlarla ilgilendi ve onları yetiştirdi. Ne yazık ki çok az isim geldi o kadınlardan, genç kızlardan bize. Onun için biz yarım, kötürüm bir ümmet olduk. Huneyn savaşında, savaştan kaçan erkeklerin yüzüne tüküren, gözlerine kum atan, "nereye kaçıyorsunuz!" diye haykıran 16 savaşcı kadın müslümanın örnekliğinin yanında, uhud da, Sümeyra'nın ve nicelerinin kahramanlıklarına şahidiz. Tarihimizden ve günümüzden kahramanlar fışkırırken biz anlatamıyoruz, yazmıyoruz ve tarihe not düşmüyoruz.

Hucurat suresinde Allah "Müminler ancak kardeştir öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah' tan korkup sakının, umulur ki esirgenesiniz" diye buyurmaktadır. Müslim'de geçen bir hadis rivayetinde ise "Müslüman müslümanın kardeşidir, Ona zulüm ve kötülük yapmaz, onu tehlikeye, ateşe atmaz, kim bir kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah ta onun bir ihtiyacını giderir, kim bir müslümanın sıkıntısını giderirse, Allah ta ona karşılık ondan kıyamet gününün sıkıntılarından birini giderir, bir müslüman bir müslüman kardeşinin ayıbını örterse, kıyamet gününde onun bir ayıbını örter." buyurmuştur Hz Muhammed. Tarihte kardeşliğin en somut örneklerinden biri ensar muhacir kardeşliğidir. Başka bir rivayette "Cennete giremezsiniz iman etmedikçe, iman edemezsiniz birbirinizi sevmedikçe" buyurmuş, aslında bir formül paylaşmış bizimle Peygamber Efendimiz...

Esasında İslam bir kardeşlik deklarasyonudur ve bu özelliği ile müslümanların varlığını kardeşlik kongresine dönüştüren hac ibadetinde de görüyoruz. Saf suresinde 4. ayette " Allah kendi yolunda kurşunla kaynatılmış binalar gibi saf bağlayarak çarpışanları, mücadele edenleri, direnenleri sever." Bünyanün Mersus, tek bir bünye haline getirilmiş, kurşunla adeta kaynatılarak, birbiri içine girmiş binalar gibi saf tutarak yaşayacağız, çalışacağız, mücadele edeceğiz. Fakat maalesef pratiğe baktığımızda "pire için yorgan yakma" misali tahammülsüzlük almış başını gidiyor, kardeşlik hukukunun devamı için gerekli olan hoşgörü mefhumu işletilmiyor, hayatımızda ilişkilerimizde bu "hoşgörü"ye lazım olan alanı açmıyoruz. Biri ufacık kaş çattığında cemaatimizi, yapımızı ya da Allah korusun dinimizi terk ediyoruz. Hz. Vahşi İslamın sütunlarından biri olan Hz. Hamzayı şehit etti, sonrasında müslüman olduğunda Resulullah kendisini görmek istemediğini söylediğinde küsmedi, gitmedi. "O haklıydı" dedi, sabır ve sebat gösterdi. İslam kardeşliği noktasında adeta bir anıt gibi gözümüzün önünde duran Hz. Ebubekir de öyle bir arkadaş, öyle bir kardeş, öyle bir müslümandı ki koskoca İslam ordusunu tek başına finanse ediyor, donatıyor, bir kuruş parası kalmıyor, sana ne kaldı dediklerinde "Allah ve Resulu kaldı" diyordu.

İşte böyle bir kardeşliktir aslolan.

Seminer soru-cevap, katkılar ile son buldu.

 

Etkinlikler Haberleri

İstanbul Sözleşmesi Sadece “Şiddet” ile mi İlgili?
“Sistem İçi Araçların Kullanılması”
Bilgi, Sâbikûndan Olmak İçindir
“Geleneksel ve Modern Sapmalar”
Gaziosmanpaşa Özgür-Der’de İftar Yapıldı