"İnsanın anlam Arayışı ve Yeryüzü Halifeliği " konulu seminer Tatvan Özgür-Der konferans salonunda Enes Ece'nin okuduğu Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Daha sonra Tatvan Özgür-Der Başkanı Metin Ava açılış ve selamla konuşması yaptı.
Metin Ava Konuşması:
Özgür-Der Tatvan Şubesi olarak 2025-2026 seminer dönemimizin açılış programına hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Bu yeni dönemin, Rabbimizin izniyle hayırlara vesile olmasını diliyor, katılımlarınızdan dolayı her birinize teşekkür ediyorum.
Geride bıraktığımız dönem, hem bölgemizde hem de ümmet coğrafyasında önemli gelişmelerin yaşandığı bir süreç olmuştur. Özellikle Gazze’de yaşanan insanlık dışı saldırılar, bir yandan yüreğimizi sızlatırken, diğer yandan ümmetin onurlu direniş çizgisini yeniden tüm dünyaya göstermiştir. Gazze halkı, zulme karşı gösterdiği sabır ve direnişle hepimize büyük bir ders vermektedir.
Bizler de Tatvan’daki kardeşlerimizle birlikte, bu süreçte elimizden gelen imkânlar ölçüsünde Gazze halkının yanında olduğumuzu göstermek amacıyla çeşitli faaliyetler yürüttük. Yardım kampanyaları, bilgilendirme toplantıları, farkındalık etkinlikleri ve dualarımızla bu büyük davaya katkı sunmaya gayret ettik. Rabbimizden niyazımız, bu gayretleri kabul buyurmasıdır.
Bugün burada, yeni bir seminer dönemine daha adım atıyoruz. Bu dönem boyunca:
- Kur’an merkezli bir bilinç inşası,
- Siyer ve tarih okumaları,
- Güncel gelişmelerin ümmet perspektifiyle değerlendirilmesi,
- Gençlik ve aile çalışmalarının güçlendirilmesi,
- Toplumsal dayanışmayı artıracak faaliyetlerin sürdürülmesi hedeflenmektedir.
Bu seminerlerin amacı yalnızca bilgi aktarmak değil; aynı zamanda düşünceyi derinleştirmek, bilinci diri tutmak ve ümmet bilinciyle hareket eden bir topluluk olmak için birlikte yürümektir. Rabbimizden niyazımız, bu yeni dönemi bizler için bereketli kılması ve çalışmalarımızı salih amellere dönüştürmesidir.Rabbimizden bu yeni dönemi hepimiz için hayırlı ve bereketli kılmasını niyaz ediyorum.
Daha sonra Araştırmacı yazar Abdulhakim Beyazyüz sunumunu yaptı.
Abdulhakim Beyazyüz sunumunda; insanın fıtratı gereği varlığın ve insanın mahiyetini, nereden gelip nereye gittiğini, bir amacının olup olmadığını vb hususları sorguladığını ve kendisince bu sorulara çesitli cevaplar verdiğini ifade etti. Bu cevaplamalarda, insanın sadece kendisinin akletme ve değerlendirme yetisine dayanarak yaptığında, bazı parça doğrulara ulaştığını, ama asla bütünlüklü bir hakikat anlayışına ulaşamadığını ifade etti. Nitekim bu düşünürlerin/filozofların insanın ne olduğuna dair değerlendirmelerine baktığımızda bunu görebiliriz; Bu düşünürlerin her biri, insanın bir boyutunu görme yanlışına düşmekten kendilerini kurtaramamışlardır. Bu çerçevede insanı, konuşan, düşünen, kendi bilincinin farkında olan, mücadele eden, eleştiren, çıkarını düşünen, deneyen, şüpheci, toplumsal vb olan bir hayvandır demişlerdir. Bunların tümünde bir parça haklılık payı vardır. Ama bu insanın mahiyeti, sorumluluğu, değeri, hedefi, geldiği yer ile gideceği yer hakkında tam bir açıklamadan da uzaktır. Bu doğaldır da.. Zira insan sınırlı bir varlıktır. Doğal olarak ulaşacağı bilgi de sınırlı olacaktır. Bu sebeple bugünkü çağın nihilist bunalımı, insan idrakine dayanan hakikat anlayışının duvara toslaması durumudur ve bunda şaşılacak bir şey de yoktur. Burnu kaf dağında olan ve kendini tanrının yeri koyan hadsiz, kibirli şımarık varlığın foyası meydana çıkmayacak mıydı? Diğer yandan birde vahyin bir anlam/insan tasavvuru ve tanıtımı var. Bu anlayışa göre, insan bütün eksikliklerden uzak ve bütün yüceliklerin kendisinde toplandığı, insanlığa iyilik yapmayı kendisine yasa haline getirdiği çok yüce bir varlık tarafından yaratılmıştır. Bu yüce varlık, insanı en üstün ahlaki bir mertebeye çıkarmak suretiyle, onu kendisine dost edinmeyi istemektedir. Bunun için olmazsa olmaz şart insanın da bu dostluğu ve yücelmeyi özgür iradesiyle istemesi şartıdır. Yüce Allah bunun için insanı yeryüzünün halifesi/yetkilisi kılmış, bu halifeliğin gereğini yerine getirmesi için de, onun mükemmel bir fıtrat üzere yaratmış, doğruyla yanlışı ayırt edebilmesi için aklı lütfetmiş, doğruyla yanlışı ayırt ettikten sonra tercih yapabilmesi için hür bir iradeyle donatmıştır. İnsanın kendi başına çözmekte zorlanabileceği temel soruların cevaplarını vahiyle kendisine bildirmiş, bu temel ilkelerin doğru bir şekilde anlaşılması ve modellenmesi içinde, içlerindeki en ahlaklı ve gayretli ve mükemmel insanı da peygamber olarak göndermiştir. Bu yüce zat bununla da yetinmemiş insana iyiliğe yönelmesi durumunda gaybi yardımlarla destek vermeyi, işini kolaylaştırmayı da kendisine yasa haline getirmiştir. Abdulhakim Beyazyüz bunları ifade ettikten sonra, şöyle dedi; Bu sahadan sonra tercih bize aidttir. Ya Allah'ı yok sayarak kendi başına insanın mahiyetini, amacını, değerini yok sayan anlayışı benimseriz, yada yüce Allah'ın bizi yüceltmek istediği dostluğuna razı oluruz. Tercih bize aittir.