“Güncel Siyasette Kemalizm ve Müslümanlar”

“Güncel Siyasette Kemalizm ve Müslümanlar”

Akhisar Özgür-der temsilciliğinde düzenlenen programda Özgür-Der İzmir Şubesi başkanı Nurcan Büyük, “Güncel Siyasette Kemalizm ve Müslümanlar” konusunu anlattı.

Öncelikle gündemdeki Kudüs sorunu hakkında müslümanların duyarlılığını olumlu bulduğunu belirterek başlayan Nurcan Büyük herşeye rağmen müslümanların hayatiyet belirtisi gösterdiğini söyledi. Büyük güncel siyasette kemalizmle müslümanların imtihanı hakkında özetle şunları anlattı:

Türkiye, siyasal ve iktisadi olduğu kadar dini ve kültürel olarak da kemalist iktidar sınıflarının baskısı altında yaşamış bir ülke. Ülkede yaşanan sorunları üreten ve sorunların çözümsüzlüğünü muhafaza eden kadrolar "bedenen" ithal malı değildi. İslam'a karşı pozitivizmi, ümmete karşı ulus kimliği, toplumsal adalete karşı Türkleştirilmiş sermaye sınıfının hâkimiyetini zora dayalı politikalarla mümkün kılanlar Kemalist kadrolardı. Sömürgeci Batı'nın ulus devlet ve ulus toplum modelini bu topluma silah zoruyla dikte edenler zihnen, kalben ve duygusal olarak ithal malıydı. İslam kültürüne ve toplumuna yabancıydılar. İktidarlarının bekasının toplumu kendine yabancılaştırmaktan geçtiğine inandılar.

İbadet anlayışından ticaretin işleyişine, tarih yazımından kılık kıyafete, alfabeden müzik kültürüne, mimariden spor anlayışına kadar hemen her konuda laik-ulusal kimliği inşa adına birey ve toplumu kendine yabancılaştırıcı girişimlerin hepsi bir 'devlet politikası' olarak icra edildi. 'Resmi İdeoloji', anayasa ve yasalar üzerinden, eğitim öğretim imkânları da kullanılarak bilginin, ahlakın, sanatın hatta dinin anlaşılması ve yaşanmasına dair temel kıstas olarak dayatıldı. Bu dayatmalar sıradan değil sistematik ve gayet istikrarlı dayatmalardı.

Öte yandan abartılı bir kurtarıcı figürü olarak Atatürk 1930 yıllarda bir din kurucusu gibi gösterilmiştir. Edip Ayel, şiirinde M. Kemal'e peygamber ve Allah diyerek hitap ediyor: "Cennetse bu yurt, sen onu buldundu harabe/ Bir gün olacaktır anıtın Türklüğe Kâbe / Zindan kesilen ruhlara bir nur gibi doldun / Türk ırkının en son ulu peygamberi oldun / Tutsak seni lâyık, yüce Tanrıyla müsavî / Toprak olamaz kalp doğabilmişse semavî / Ölmez bize cennetlerin ufkundan inan ses / İnsanlar ölür; Türklüğe Allah olan ölmez."

Kemalettin Kamu'nun "Ne örümcek ne yosun / Ne mucize ne füsun / Kâbe Arabın olsun / Çankaya bize yeter" şiirindeki "örümcek", "mucize" , "füsun" kelimeleri de M. Kemal'in "Allah fikri" üstüne yazdığı el yazıları ve fikirlerinden iktibas edilmiştir. Bu şair, "Tanrı, peygamber diye nedir, kimdir bilmeden / Taptığımız ne varsa, hepsi onda şekil aldı" mısralarındaki fikirleri de yine M. Kemal'in el yazılarından ilham alarak yazmıştır.

İlhami Bekir'in mısralarındaki mübalağalı ifadeleri belki M. Kemal dikte etmemiştir. Fakat fikirleriyle, el yazılarıyla sebep olduğu belli: "İlk adam, mavi gözlerle baktı toprağa /Toprağın haritasını çizdi bayrağa / Allah değil, O yazdı alın yazımızı."

Nurettin Artam, M. Kemal'i "Tanrılaş Atam" diyerek ululaştırıyordu: "Millete can veren, vatan yaratan / Tanrının göklere dönüşü gibi / Her zaman ırkıma büyük Baş Atam / Tanrılaş gönlümde, tanrılaş Atam."

M. Kemal, hakkında yazılan şiirlerin anlattığı düşüncelerin öncüsü ve "öznesiydi." Hakkında yazılan abartılı şiir ve övgülere karşı çıkmamış ve soruşturmaya tâbi tuttuğu görülmemiştir.Tan tersi bunları yazanlara çoğu zaman mükafatlar vermiş, bir çoğunu milletvekili yapmıştır.

Bu hakikatler ortadayken Atatürk'ten milli muhafazakar bir profil çıkarmaya çalışmak beyhude bir çabadır. Cumhurbaşkanının pragmatik bir tutumla reel siyaset içinde son 10 Kasımda yaptığı konuşmaların yetişen nesilde yol açacağı sorunlar görmezden gelinemez. Müslümanlar için doğru tutum her şartta hakkı söylemektir.

Program sorulan soruların cevaplanması ve yapılan katkılarla son buldu...

nurcanbuyuk2.jpg

 

Önceki ve Sonraki Haberler