GÖKBİR Platformu ırkçılık ve ifsad gündemiyle toplandı
GÖKBİR (Amasya Gönüllü Kuruluşlar Birliği) dönem sözcüsü Serdal Benli başkanlığında gerçekleştirilen toplantı Eğitim Bir-Sen toplantı salonunda yapıldı.
Toplantıda; Türkiye ve tüm dünyada yükselen Irkçılık ve ifsad konusu ele alındı.
Irkçılığın ve ifsadın tüm dünyada yükselişiyle birlikte ülkemizde de ne gibi sorunlara yol açtığı ve ortaya çıkan sorunların çözümün neler olacağı konusu müzakere edildi. İcra kurulunun Irkçılık ve toplumsal ifsad konusunu müzakeresi sonucunda yapılan tespitler ve çözüm önerileri özetle şöyle:
‘’Türkiye’yi son yıllarda çok yoğun bir ırkçı atmosfer kaplamış durumda. Nefes almayı bile imkânsız hale getiren, insanlık adına utanç duymayı gerektiren hadiseler ardı ardına sökün etmekte. Katliamdan, işkenceden, sefaletten kaçarak güvenli liman olarak gördükleri Türkiye’ye sığınmış çaresiz, mazlum insanlar medyada, siyaset meydanında, sokakta, hastanede, karakolda, okulda her yerde aşağılanıyor, hedef gösteriliyorlar.
Aşağılık Esed rejiminin destekçisi unsurlar katliamcı çeteye açıkça övgüler düzerken, bu çetenin zulmünden, vahşetinden bu ülkeye sığınmış çaresiz yığınları sürekli biçimde düşmanlaştırıyorlar. Tam manasıyla bir linç atmosferi yaygınlaştırılıyor. Allah’sız, kitapsız, vicdansız bir düzlemde yükseltilen ırkçı, şoven söylemler öncelikle muhacir kardeşlerimizi ama daha geniş planda ümmeti, kardeşliği, İslam akidesini hedef alıyor.
İktidar karşıtları muhalefetlerinin ana eksenine muhacir düşmanlığını koyup oradan iktidarı yıpratma çabası sürdürüyorlar ama iktidar kadroları ve destekçileri bu konuyu savunmak, muhacir düşmanlığının bir insanlık suçu olduğunu ifade etmek yerine ırkçı dalgayı yatıştırma çabası içinde gözüküyorlar. Muhacirler konusunda herkes konuşuyor, hiçbir şekilde söz hakkı olmayan, ilgisi de bulunmayan her kesim görüş serdediyor ama asıl konuşması gerekenler susuyor. Ne yazık ki ensar olma sorumluluğuyla hareket etmesi gereken bizler ne saldırıya uğrayan kardeşlerimize ne de kardeşlerimiz üzerinden hedef alınan, tahkir edilen dini değerlerimize yeterince sahip çıkabiliyoruz.
Gençlik ve bir bütün olarak toplum müthiş bir ifsad kampanyası ile karşı karşıya. Her türlü ahlaksızlık ‘özel alan’ etiketiyle kabul görüyor, normalleştiriliyor. Bırakalım hududullahı korumayı, şer’i sınırları, ölçüleri hatırlatmayı, genel ahlak ilkelerinin dahi aleni biçimde yok sayılmasını sessiz ve tepkisizce seyrediyoruz. Plaj rezilliğini gündemleştirmesi, tartışmaya açması gereken bizler yaşadığımız şehirlerde sokakların, meydanların plaja dönüştürülmesi karşısında sessiz ve tepkisiziz. Nehyi anil münker vazifesini unutmuş, hatta daha ötesi münker karşısında kalbimizle buğz noktasından dahi geriye düşmüş durumdayız.
Önümüzde zorlu bir süreç var. İslami kimliğimiz ve değerlerimiz gerek içeride gerekse küresel düzlemde sistematik bir saldırı kampanyasının hedefinde. Küresel ifsad ideolojisi bulaşıcı, yayılmacı eğilimi önünde büyük bir engel teşkil eden değerlerimizi etkisizleştirmek ve İslami hassasiyetleri çözmek için daha aktif ve saldırgan bir tutum sergilemekte.
Küresel ifsad ideolojisinin öne çıkardığı (LGBT, TOPLUMSAL CİNSİYET/CİNSİYETSİZLİK, TEŞHİRCİLİK) anlayışlarla bağdaşmayan, onları cahilî birer sapkınlık unsuru olarak tanımlayıp reddeden İslami anlayışımızın modern hayatta bir karşılığının olamayacağı, zamanın akışı karşısında hızla geçerliliğini yitirip kaybolacağı tezi giderek daha yoğun biçimde propaganda edilmekte.
Bir yandan da insanları insanilikten sıyırıp çıkaran, onları en basit, sıradan, hayvani dürtüleriyle tanımlamaya kalkan ırkçı-şoven anlayışın toplumun bilhassa lümpen kesimlerini yönlendirdiği ama bununla da kalmayıp geniş kitleleri bir şekilde etkileyebildiği bir düzeysizlik, bir vahşilik, bir ahmaklık ortamı giderek daha geniş bir alanda etkisini gösteriyor.
Tüm bu manzara karşısında Allah’a çağıran, sâlih amel işleyen ve ‘Ben Müslümanlardanım, biz Müslümanlardanız.’ diyenlerin şüphesiz seslerini daha fazla yükseltmeleri gerekiyor. Uğraşı alanlarımızı sürdürmek, çabalarımızı devam ettirmek vazifemiz, bunu yapacağız elbette ama daha geniş bir perspektiften yaşadığımız ülkeyi ve dünyayı değerlendirmek ve aynı kaygıları paylaştığımız kardeşlerimizle gücümüzü birleştirerek İslam’ın mesajını daha etkin kılmak için gayret etmek de öncelikli sorumluluğumuz olarak görmeliyiz.’’
ifsad başlığı adı altında Amasya’da yaşanan sorunların da ele alındığı toplantıda özellikle şehrin değişik mahallelerinde daha sık gözle görülür hale gelen tekel bayilerinin ve gece kulüplerinin, en başta gençlerimize ve şehrimizin manevi dokusana zarar verdiği ve bu konunun ayrıntılı olarak bir sonraki icra toplantısında ele alınarak ayrıntılı bir rapor halinde Amasya kamuoyuyla paylaşılmasına karar verildi.