Antalya’da 17. Başörtüsü Eylemi

Antalya’da 17. Başörtüsü Eylemi

Antalya ve ilçelerinde faaliyet gösteren çeşitli sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu ADAP (Akdeniz Dayanışma Platformu) 17. Başörtüsü Özgürlük Eylemini bugün Antalya Kışlahan Oteli önünde gerçekleştirdi.

Basın Açıklamasının Tam Metni

Onlar tuzaklarını kurdular. Allah indindede onlar için bir tuzak vardır. İsterse onların tuzakları dağları yerinden oynatacak olsun. O halde sakın Allah'ı peygamberlerine olan vaadinden cayacak sanma. Hiç şüphesiz Allah her şeyin mutlak galibidir ve zalimlerden intikam alıcıdır.

Büyük olaylar ve zaferler tetikleyici bir etki bırakırlar. Tarihte ve sosyal olaylarda hiçbir şey bir diğerinden bağımsız değildir. Bedir'i, Hayber'i, Yermuk'u, Hacer'in İsmail için koşuşturmasından bağımsız saymak, tarihi doğru okumamak demektir. Samiri'yi, Karun'u, kitabı tahrif eden Ferisiler ve Sadukileri İsrail'in bugünkü varoluşundan ve zulümlerinden bağımsız telakki etmek bir zihin yanılgısı olsa gerek. Zaferler de isyanlar da etki ve tesir alanları oluştururlar.

Davos'taki ekonomik form, kırılgan dünyanın etkileşiminin en büyük örnekliklerinden birini gördü. Başbakan Erdoğan'ın, Gazze konulu panelde katil İsrail'in cani cumhurbaşkanına karşı gösterdiği onurlu tavrı takdir ediyor, bunun, Gazze direnişinin zaferinin sonuçlarından olduğunu gözlemliyoruz. Başbakan'ın bu tutumu mazlum halkların izzet ve onur isteklerinin bir sesi olmuştur. Dünya halkları bu duruşu büyük bir coşkuyla karşılamıştır. Aynı panelde konuşmacı olan Arap Birliği Genel Sekreteri'nin ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin suskunlukları ve acziyetleri İsrail'in niye bu kadar saldırganlaşabildiği sorusunun cevabı olmuştur. Erdoğan'ın tutumu Dünya halkları ve Türkiyelilerin haklı tepkilerinin dillendirilmesidir. Erdoğan, meydanların sesine kulak vermiştir. Erdoğan'ın bu çıkışı meydanlarda olmanın gerekliliğini ve meydanlarda bulunanların haklılığını ortaya koymaktadır.

Fakat biliyoruz ki Türkiye İsrail arasında 4 Milyar dolar olan ve İsrail tarafından 5 Milyar dolara çıkartılması hedeflenen ticaret hacmi sonunda, Terörist İsrail devletine akan paralar, Filistinli Müslüman kardeşlerimize silah ve bomba olarak dönmektedir. Biz bu masum insanların katliamına, vergilerimizle, paralarımızla ortak olmak istemiyoruz. Bir anlık heyecanlanıp sokaklara döküleceğiz, sonra yine masum insanları katletsin diye milyarlarca dolar paramız İsrail'e mi akacak ? Başbakana sesleniyoruz, "bebek katili" dediğiniz İsrail'e her türlü para akışını kesin, yoksa bizleri de paralarımızla bu katliama ortak etmiş olursunuz. İnsan hayatı para ile ölçülmez, Filistin için yapılan yardım programlarında halkımız bu mazlumlar için evlerini, sahip oldukları küçük büyük şeyleri, her şeylerini bağışladılar. Biz halk olarak bunun bedeli neyse ödemeye razıyız ama bizim paralarımızla bebeklerin ve Filistinli Müslümanların katledilmesine asla ve asla razı değiliz.

Ayrıca başbakandan Irakta da Müslüman kardeşlerimiz bombalanırken aynı tepkiyi vermesini, Amerikalılara lojistik destek vermemesini bekliyoruz. Türk askerinin başına çuval geçirilirken de sünepe bir politika gütmeyi terk edebilmesini umuyoruz.

Suskunluk, zulme gizli destek vermektir!

"Türkiyesiz İsrail yaşayamaz. Türkiye'nin desteği olmadan İsrail'in bölgedeki varlığı da çok kolay olmayacaktır." Dışişleri bakanı Ali Babacan'ın bu sözleri, bir hakikati itiraftır. Varlığın kendisini tamamlayan parçaları da de ondandır. Babacan bu itirafıyla Türkiye'yi Siyonist İsrail terör devletinin bir cüzü haline düşürmüştür. Bu tutum başbakanın onurlu duruşuna gölge düşürmektedir. 

Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Erkân Mumcu'ya yönelik askeri yetkililer tarafından yapılan baskılar, bu gün gün yüzüne çıkmıştır. Askerin siyaset üzerindeki vesayetinin en açık örneği olan bu durum, son günlerdeki siyasal olaylarda kendisini hissettirmektedir. İsrail'le yapılan askeri anlaşmalar hakkında kendisine soru yöneltilen bir askeri yetkili, ülkenin menfaatlerini ileri sürerek bu anlaşmaların iptal edilemeyeceğini söylemiştir.

Başbakan'ın onurlu çıkışının somut sonuçlar haline dönüşememesi, katil İsrail terör devletiyle başta askeri alanlarda olmak üzere, yapılan hiçbir anlaşmanın iptal edilmemesi, hatta askıya bile alınmamış olması, Konya hava sahasının İsrail'in katil uçaklarına kapatılmamış olması vb. halkın ciddi taleplerinin yerine getirilmemiş olması ''Askeri vesayetin siyaset üzerindeki gücü bu kadar mı büyük?'' sorusunu akıllara getirmektedir. Bu vesayet hem iç siyasette hem de dış siyasette Türkiye'yi küçülterek onun menfaatlerine zarar vermektedir.

Başbakan'dan ve ülkeyi yönetenlerden, hem uluslararası hem de ülke içindeki tüm vesayetlerden kurtulup biran önce İsrail'le olan her türlü ilişkinin kesilmesini; halkımızın, İsrail müttefiki bir ülke görünümünün vermiş olduğu utançtan kurtarılması talebimizdir. Türkiye'nin İsrail'in müttefiki olmasına ne inançlarımız ne tarihimiz ne de halkımız müsaade etmeyecektir.

Filistin halkı yalnız değildir. Bugün Filistin halkı adına mücadele eden HAMAS, aynı zamanda tüm insanlık adına da savaşıyor. Bütün imkansızlıklara rağmen İsrail'e karşı insanlık adına, İslam'ın adaleti adına destansı bir şekilde direniyor ve bu direniş dünyanın dört bir yanında emperyalizme, kapitalizme ve Siyonizm'e karşı mücadele verenlerin yolunu aydınlatıyor. Biz Filistin halkıyla beraber İsrail'e, onun en büyük destekçisi ABD ve diğer batılı sömürgeci devletlere karşı insanlıktan yana direnmeyi seçtik. Bizler tüm insanlık adına savaşan HAMAS'ın yanında İslamî direnişi seçtik. Bizler vahşileşmiş ve gözünü tüm dünyayı kana bulamaya dikmiş katil İsrail'e karşı mücadele ederek insanca kalmayı seçtik.

İsrail'in barbarlığı zalimlîğin de ötesînde bîr şeydir, israil haydut devlet haline gelmiştir. Batılı bir gazeteci, "GEZEGENİMİZDEKİ PEK ÇOK İNSANIN SÖYLEMEK İSTEYİP DE DİLE GETİREMEDİĞİ ŞEYİ TÜRKİYE BAŞBAKANI DİLE GETİRMİŞTİR" diyerek, İsrail'in haydut devlet olduğu gerçeğini, başbakanın söylemi üzerinden gündeme taşımıştır. Dünya insanlarına tercüman olan Başbakan'ın bu yerinde çıkışından sonra, Türkiye Hükümeti, iş bu noktaya gelmişken. bu onurlu davranışı sadece sözle ifade etmekle yetinmeyip, katillere haddini bildirmek adına, kamuoyunun günlerdir gündeme taşıyıp, hükümetin dikkatine sunduğu şu ciddi yaptırımları uygulamalıdır:

Elçisini Telaviv'den çekmeli, lsrail Büyükelçisini de sınır dışı etmelidir.

İsrail ile Suriye arasındaki arabuluculuk görevinden çekilmelidir.

Savaş suçlusu konumundaki İsrailli yetkililerin İnsan Hakları Mahkemesinde yargılanmaları konusunda gereken prosedürü başlatılmalı, savaş tazminatı ödettirilmelidir.

İsrail ile yapılan tüm siyasi askeri ve ekonomik anlaşmalar iptal etmelidir.

Konya'da eğitilen İsrail pilotlarına yönelik eğitim uçuşları yasaklanmalıdır.

Güney Lübnan'daki İsrail'in güvenliğini sağlayan Türkiye'ye ait askeri birlik geri çekilmelidir.

Halkımıza da İsrail mallarını boykot çağrımızı tekrar hatırlatıyoruz.

Bilelim ki , İsrail mallarını almak demek, masum çocukların, kadınların, sivil halkın üzerine misket ve fosfor bombalarının yağdırılmasına  katkıda bulunmak, katliam ve cinayetlere ortak olmak demektir.Ve dünya bu cinayet ve katliamlara sahne olurken kız çocuklarının ve ev hanımlarının okumaları yönünde teşvik ve tavsiyelerde bulunulan bir dönemde asli görevi eğitim olan sendikal bir kurum durumundaki EGÎTÎM-SEN Açık öğretim Lisesi Sınavlarına katılan başörtülü hanımların başlarını açmadıkları yönünde malum gazetelere ihbarlarda bulunmaktadır. Adı geçen sendika üyeleri hızını alamayıp, Millî eğitim Bakanlığının sınavlara başı açık girme mecburiyetini kaldıran yönergesinin yürütmesinin durdurulması için Danıştaya dava açmışlardır. İslam'a ve İslamı hatırlatan her şeye karşı bu "Ebu Leheb" düşmanlığının hem yerel hem küresel anlamda nasıl benzer refleksler gösterdiklerinin deşifre edilmesinin gerektiğini düşünüyoruz. Yaşanan olaylar göstermiştir ki Gazze'yi savunmak Başörtüsünü savunmaktır.

Yaşasın Gazze direnişimiz

Yaşasın başörtüsü direnişimiz

Yaşasın şanlı intifada

1 Mart Pazar günü saat 13:30 da yine burada 18.sini yapacağımız basın açıklamasında buluşmak üzere hepinizi Allah'a emanet ediyoruz. Tam 17 aydır Antalya'nın çeşitli ilçelerinden gelip burada seslerini duyuran:

DİYANET-SEN ANTALYA ŞUBESİ, EĞİTİM-BİRSEN ANTALYA ŞUBESİ, RADYO MERCAN, ÖZGÜR-DER ANTALYA ŞUBESİ, ES-DER ANTALYA ŞUBESİ, ANTALYA RİBAT TEMSİLCİLİĞİ, ENSAR VAKFI SERİK ŞUBESİ, AKAD DERNEĞİ (MANAVGAT), ANÇED DERNEĞİ (ALANYA), SEBİLAY DERNEĞİ (ALANYA),FİNİKE DİN GÖREVLİLERİ DERNEĞİ VE İLK-DER ISPARTA ŞUBESİ'ne katılımlarından dolayı teşekkür ediyoruz. Allaha emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Haberler