"İnsanın Halifelik Görevi ve Liderlik"

"İnsanın Halifelik Görevi ve Liderlik"

Özgür-Der Antalya Temsilciliğinde bu hafta “İnsanın Halifelik Görevi ve Liderlik” kavramları konuşuldu.

Özgür-Der Antalya Temsilciliği'nde bu hafta "İnsanın Halifelik Görevi ve Liderlik" kavramları konuşuldu. Sunum Erkan Yeni tarafından dernek salonunda sunuldu.

Yeni sunumuna Ahzab Suresi 72. ayetin mealini okudu ve ayetle ilgili şu açıklamalarda bulundu: "Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara sunduk; onu yüklenmekten kaçındılar, sorumluluğundan korktular. Pek zalim ve cahil olan insan onu yüklendi."

Emanet, ilk bakışta insandan daha büyük, güçlü ve dayanıklı gibi görülen göklerin, yerin ve dağların taşıyamayacağı kadar ağır ve önemlidir. Bu ağırlık ve önemdeki emaneti insan yüklenmiştir. Çünkü o, bir yandan bunu yüklenecek kabiliyet ve yetenektedir. İnsan şuursuz ve cahil olmamalı, kimliğinin, kabiliyetinin ve yüklendiği emanetin farkında olmalıdır; bu konulardaki bilgisizlik büyük bir cehalettir. Taşıdığı emanetin hakkını yerine getirmeye de gayret etmelidir, onun hakkını yerine getirmemek büyük bir zulümdür.

Yeni, sunumunda aşağıdaki konular hakkında konuşarak şunları söyledi:

İnsanın yeryüzündeki halifeliği; Allah'ın (c.c.) mülkünde O'nun iradesi ve talimatına uygun şekilde yaşamaktır. İlahi kelama bakıldığı zaman, 'halife' kelimesinin insan için kullanıldığı yerlerde hep yeryüzüne izafet yapılarak kullanıldığı görüyoruz.

Kur'an-ı Kerim'de de Allah'ın (c.c.) Meleklere insanın yaratılacağı haberini verdiği, insana verilen nimetlerin sayıldığı ve bu nimetlerin başında da Allah'ın (c.c.) insana verdiği, yeryüzündeki iradesini gerçekleştirme vazifesi gibi konulardan bahsedilmektedir. Kur'an'da da açıkça görülmektedir ki Allah'ın (c.c.) ayetlerinde hep insanın Allah'ın (c.c.) değil, yeryüzünün halifesi olduğu gerçeğinin altı çizilmiştir.

Kur'an-ı Kerim'de insanoğlunun halifeliği ile ilgili ayetlerden bazıları şunlardır:

"Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek birini mi yaratacaksın? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemeyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi." Bakara Suresi 30. Ayet

"Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi denemek için kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O'dur. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır ve gerçekten O, bağışlayan merhamet edendir." En'âm Suresi 165. Ayet

"Andolsun, sizden önceki nice nesilleri peygamberleri, kendilerine apaçık deliller getirdikleri halde (yalanlayıp) zulmettikleri vakit helâk ettik. Onlar zaten inanacak değillerdi. İşte biz suçlu toplumu böyle cezalandırırız. Sonra da, nasıl davranacağınızı görmemiz için onların ardından sizi yeryüzünde halifeler kıldık (Onların yerine sizi getirdik)." Yûnus Suresi 13. ve 14. Ayetler

"Yine de onu yalanladılar, biz de hem onu hem de onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları (yeryüzünde) halifeler kıldık; âyetlerimizi yalanlayanları da (denizde) boğduk. Bak ki uyarılanların (fakat inanmayanların) sonu nasıl oldu!" Yûnus Suresi 73. Ayet

"Sizi yeryüzünde halifeler yapan O'dur. Onun için kim inkâr ederse, inkârı kendi zararınadır. Kâfirlerin küfrü, Rableri katında kendileri için ancak gazabı arttırır. Kâfirlerin küfrü, kendilerine ziyandan başka bir şey getirmez." Fâtır Suresi 39. Ayet

Kur'an'da ümmet ile imam kelimesinin ilişkili olduğunu görmekteyiz. Biri anlaşılmadan ve gerçekleşmeden, diğerinin de anlaşılması ve gerçekleşebilmesi mümkün değildir. Zira ümmetin oluşumunda onlara belli bir düşünme, davranış ve yapı kazandıran imam (önder)dır. İşte bu sebeple, Allah her topluma, bir imam ve rehber olan peygamberler göndermiştir ki, toplumu karanlıklardan aydınlıklara çıkarsın, onlara kitapla yol göstersin, ışık tutsun, o toplum içerisinde kendisine iman edenlerin karşılaştıkları problemleri çözümlesin, tek kelimeyle hakka, hidayete yöneltsin, onların dünyalarını mamur ettiği gibi, ahirette de kurtuluşlarına sebebiyet verecek aydınlık ve nurlu yolu (sırat-ı müstakimi) göstersin. Allah bozulmaya yüz tutmuş/kokuşmuş cahili toplumlara peygamberler gönderir. Ellerinde kılavuz ve rehber (imam) olarak kitab vardır. Toplumlarını o kitaba iman etmeye ve onunla amel etmeye çağırırlar. İman edenlere, kitabı ve onun hikmetini öğretirler. Onlara bir takım kötü davranış ve düşüncelerden, nefsin kötü arzularından arındırarak, rehberlik ederler. Davet etmiş oldukları doğrularla insanları fiili olarak eğitirler, onlara kulluk bilincini vererek, bu bilince dayalı sahih davranışlarda bulunan salih bir toplumu, müslüman bir ümmeti oluştururlar.

İşte böyle bir ortamda; ahiret bilinci kalplerine yerleşmiş olan müslüman dava erleri sabrı kuşanarak, sorumluluk bilinci ile bir araya gelerek, küfür toplumu içerisinde yeniden bir ümmet oluşturabilsin, imameti ortaya çıkarabilsin: "Ve onların içinden, sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola iletip-yönelten imamlar (önderler) kıldık, onlar bizim ayetlerimize kesin bilgiyle iman ediyorlardı." (32/Secde, 24)

Bir yanda, cahiliyye toplumu içerisinde insanları hidayete, doğru yola davet edip-yönelten bir imam veya peygamber, diğer yanda ise peygambere veya muttaki imamlarla beraber Kur'an'a tabi olanları engellemeye çalışan ateş önderleri, ateşe davet eden imamlar:

"Biz onları ateşe çağıran İmam(önder)lar kıldık; kıyamet günü yardım görmezler." (28/Kasas, 41)

Onlar kıyamet günü yardım görmeyeceklerdir. Çünkü onlar insanların hidayeti anlamalarına engel olmuşlardır. Onlar kitabı tevil ve tahrife yönelerek, insanların vahyi anlamalarını engellemiş ve sapmalarına sebebiyet vermişlerdir. Peki ya onları destekleyerek yanlarında yer alanlar, onların zulüm ve işkencesinden korkarak uymak mecburiyetinde oldukları anlayışıyla hareket edenler kendilerini sorumluluktan kurtarabilecekler mi? Rabbim bizi saptıranlar bunlardı, bunlar bizim hakkı anlamamıza ve hakkı yaşamamıza engel olmuşlardı, bizleri bunlardan ayır, bunlardan ayrı değerlendir. Ahirette insan toplulukları imamları(önderleri)yla birlikte çağrılacaktır:

"Her insan grubunu imamlarıyla çağıracağımız gün, artık kimin kitabı sağ eline verilirse, onlar kitaplarını okuyacaklar ve onlar bir hurma çekirdeğindeki ipince iplik kadar bile haksızlığa uğratılmazlar." (17 İsra 71)

Evet, o gün insanlar ellerine tutuşturulan kitabı okuyacaklar. Eyvah, bu kitaba ne olmuş büyük küçük her şeyi en ince ayrıntısına kadar saymış dökmüş yazıklar olsun bize diyecekler, ama artık faydası yok. Orada haksızlığa uğratılmadan bizzat kazandıkları şeyler sebebiyle ateşe atılacaklar.

Ehliyetli olan, layık olan lider olacaktır. Lider olan, liderliğin hakkını verdiği sürece o makamda kalacak, hakkını veremediği zaman da oradan ayrılmasını bilecektir. Müminlere dua örneği sunan bir ayette liderlik bilinci şöyle dile getirilir: "Rabbimiz, bize göz aydınlığı eşler ve çocuklar lutfeyle ve bizi müttakîlere önder yap!" (25 Furkan 74)

Peygamberimiz, üç kişi olduğunuzda içinizden birini imam seçin buyurarak yönetim ve yöneticinin önemine vurgu yapmıştır. Öte yandan hepiniz yöneticisiniz ve hepiniz yönettiklerinizden sorumlusunuz buyurarak da içerisinde yaşadığı toplumda her insana görev düştüğünü beyan etmiştir. Bu yönlendirmesi ile Peygamberimiz, her mümini yönetime ortak olmaya davet etmiştir. Başka bir hadiste "Hiçbir gölgenin/korumanın olmadığı bir günde Allah'ın arşının gölgesi/koruması altında bulunacak olan sınıfın en başında Adaletli idareci zikredilerek" konunun önemine dikkat çekilmiş ve bir yandan yönetime katılmaya, hatta yönetimin en başında yer almaya teşvik edilirken diğer yandan yönetici olmanın sorumluluğuna işaret edilmiştir. Peygamberimiz, kendisi fetanet sahibi olması yanında, ilahî donanımla desteklendiği halde ashabı ve eşleri ile istişare etmiş ve danışan kazanır, danışmayan kaybeder buyurmuştur.

Lider makamına getirilecek olan kimsede öncelikle bulunması gereken şartlar şunlardır: İnanç, ilim, liyakat, dirayet, cesaret, adalet…

Hz. Ebu Bekir hilafete seçildiği gün yaptığı şu tarihî konuşmasında çok önemli mesajlar vermiştir:

"Ey insanlar! Ben sizin en hayırlınız olmadığım halde başınıza geçmiş bulunuyorum. Eğer iyilik yaparsam bana yardımcı olunuz, kötülük yaparsam beni doğrultunuz. Doğruluk emanettir, yalan ihanettir. İçinizdeki en zayıfınız, hakkını alana kadar yanımda en güçlünüz olacaktır. Cihadı terk eden millet zelil olur. Toplumda fuhşun yaygınlaşması, toplumsal belaların gelmesine sebeptir. Allah'a ve peygamberine bağlı kaldığım sürece bana itaat ediniz, aksi durumda bana itaat etmeniz gerekmez."

İlk halifenin bu anlamlı sözlerinden, yönetime gelen kişinin diğer insanlardan farklı olmadığı, onlardan biri olduğu anlaşılır. Ardından o, kendisinin hiçbir konuda sorgulanamaz ve dokunulmaz olmadığını belirtip sürekli denetlenmesini istiyordu. Daha sonra adalet, sadakat, cihad, iffet ve itaat gibi erdemlere dikkat çekmiş ve bu konulardaki kararlığını belirtmiştir.

Hem "imam" hem de "ümmet" kelimeleri 'üm' kökünden gelmektedir. "Ümmü" anne demektir. Anne vasfıyla Kuran liderliği güç ve kuvvet üzerinden değil merhamet ve şefkat üzerinden tanımlanmıştır. Çünkü anne şefkat ve merhameti temsil eder. Buradaki anneliğin cinsiyetle alakası yoktur. Baba da şefkatli ve merhametli olabilir. Fakat merhamet ve şefkatte önde olan her davranışta annelik öndedir.

Hangi lider şefkat ve merhameti davranışlarının ve yönetiminin temeline almışsa o imam olmayı hak etmiştir. Şefkat ve merhametin olmadığı yerde lider olmaz zalim olur. Kur'an anlattığı peygamberler üzerinden bizlere liderlik modelleri gösterir. Hepsi de güzel modellerdir fakat tarzları farklıdır. Farklı olmasının nedeni farklı zamanların farklı üslupları vardır. Bunlara bakarak çeşitli dersler almalıyız. Bizler almış olduğumuz derslere uygun olarak davranış sergileyip, güzel örneklikler sergilemeliyiz. Müslümanlar olarak en önemli görevlerimizden birisi de budur.

Sunum dinleyicilerden gelen soruların cevaplanmasının ardından sona erdi.

 

Önceki ve Sonraki Haberler