Köleliğin Dünü ve Bugünü Semineri Yapıldı

Köleliğin Dünü ve Bugünü Semineri Yapıldı

Özgür-Der Antalya’da çarşamba derslerinde bu hafta “Köleliğin Dünü ve Bugünü” konusu ortak çalışma olarak dernek binasında sunuldu.

Yunus Elmas genel anlamda konuyla ilgili selamlama konuşması yaptı ve ilk sunum Emre Şahin tarafından sunuldu. Şahin sunumunun başında, köleliğin tarihinin insanlığın tarihi kadar eski olduğunu, Antik Yunan, Roma, Çin, Amerika, Firavunlar dönemi Mısır toplumlarının, cahiliye dönemi Araplarının ve diğer birçok toplum anlayışında ve toplumsal anlayışında kabul gören bir uygulama olduğunu, bir kölenin efendisi tarafından bir mal gibi kullanıldığını, siyahi insanların Afrika'dan Amerika'ya Tumberio (ölü taşıyıcıları) adı verilen gemilerle 30-40 günlük deniz yolculuğu yapılarak taşındığını, birçoğunun deniz yolculuğunda öldüğünü söyledi. Buna rağmen saygın olarak lanse edilen popüler batılı düşünürlerin ise köleliği eleştiren yazılarının olmamasının çok düşündürücü olduğunu ifade etti, günümüz dünyasını ele alarak geçmişle günümüz dünyasını karşılaştırdı. Günümüzde gönüllü köleliğin hakim olduğunu, psikolojik olarak özgür olduklarını ifade eden insanların bile bir yönüyle köleleştirildiklerini hatırlattı. İslam'ın köleliği, bir başkasına yapılan kulluğu ortadan kaldırmak geldiğini, tek olan Allah'a (cc) kul olmamız gerektiğini hatırlattı.

Bir sonraki konuşmacı Barış Hoyraz ise gönüllü köleliğin sacayaklarından birisi olan "Tüketim Köleliği" konusu üzerinde durarak, insanın tüketmek zorunda olduğunu söyledi ve biyolojik varlığını sürdürebilmesi ve korunabilmesi için yer, içer, giyinir, barınır ve korunur dedi. Bu ihtiyaçların çok normal olduğunu fakat insanların ihtiyaçlarını neye göre belirleyecekleri konusunda ortada somut bir şeylerin olmadığını, bu yüzden kapitalist sistemin örgütlü ve kasıtlı olarak insanları "tüketirseniz hayatta kalabilirsiniz" propagandası sonucu ihtiyacı olsun veya olmasın tüketmeye yönelttiğini hatırlattı. Alışveriş yapmanın (doing shopping) zaruri olan ihtiyaçlarımızı almak için, alışverişe gitmenin (going shopping) ise aslında ihtiyacımız olmasa da, boş vakit değerlendirme, eğlenme amaçlı yapıldığını hatırlatarak konuyla ilgili örnekler verdi. Artık eşyalarımızın eskimeden kullanılamaz hale geldiğini, alışveriş merkezlerinin adeta birer ibadethaneye döndüğünü, marka tutkunluğunun insanları gönüllü tüketen köleler haline getirdiğini hatırlatarak, israfın ve gösterişin insanları ve dolayısıyla toplumları felakete sürüklediğini, bununla ilgili olarak "israf" kavramının ne anlama geldiğinin iyi irdelenmesi gerektiğini söyledi. "Yiyiniz, içiniz ama israf etmeyiniz" (7 Araf 31) ayeti hakkında konuşarak sözlerini tamamladı.

Bir sonraki konuşmacı ise Özgür Aykan'dı. Aykan konuşmasında "Moda Köleliği" kavramı üzerinde durdu. Modanın sadece kıyafetle alakalı olmadığını, sanatta, edebiyatta, mimaride, konuşma tarzında, inanma biçimi vb. birçok alanda karşımıza çıktığını, insanların karşısında idoller oluşturulduğunu ve bunların örnek olarak lanse edildiğini söyledi. Toplumun daha fazla satın alması için de, her sene "moda renklerin" oluşturulduğunu, insanların da "demodeyim" psikolojisine sokularak ihtiyaç olmadığı halde sırf demode olmamak için tüketimin körüklendiğini hatırlattı. Bu konuda uyanık olunması gerektiğini, bizlerin tükettikçe kölelik düzeninin de devam edeceğini, ihtiyaçlarımız neyse onu iyice belirlemeden alışveriş yapmamamız gerektiğini hatırlattı. Daha sonra "moda" kavramının tarihçesi üzerinde durarak konuşmasını bitirdi.

Bir diğer konuşmacı ise Ercan Yeni idi. Yeni, "Beden Köleliği" konusu üzerinde durdu. Beden Köleliğinin; modern köleliğin, modern kültürün ürettiği ve yaygınlaştırdığı en önemli kölelik türlerinden olduğunu, biz Müslümanların ise bedenimizin Allah (cc) tarafından bizlere verilmiş bir emanet olduğu bilinciyle hareket etmemiz gerektiğini, bu bedeni hangi yolda kullandığımız konusunda hesaba çekileceğimizi, bunun için de bize vahiyle bildirilen kurallar dahilinde bedenimizi kullanabileceğimizi söyledi. Kapitalist kültürün ise, insanları dış görünüşlerine göre "güzel olanlar ve çirkin olanlar" kategorisine ayırdığını, insanların da güzelleşmek adına her türlü yolu denediklerini, maneviyatın geri plana itildiğini, dünyada ebedi kalınacakmış gibi bir imaj çizildiğini hatırlattı. Önceden "güzel olmak için zayıf olunmalı" gibi bir ibare yokken, şimdi ise "şişman olan çirkindir" gibi bir kural oluşmuş durumda dedi. Konuşmasını zihniyetimizi değiştirmediğimiz müddetçe, köleliğin asla bitmeyeceğini hatırlatarak bitirdi.

Sunumların sonunda konuyla alakalı iki kısa film izlenerek, konu bağlamında konuşuldu ve seminer sona erdi.

 

antalya-20151223-0.jpg

 

antalya-20151223-01.jpg

 

antalya-20151223-02.jpg

 

antalya-20151223-03.jpg

antalya-20151223-04.jpg

Önceki ve Sonraki Haberler