Özgür-Der Antalya Seminerleri

Özgür-Der Antalya Seminerleri

Özgür-Der Antalya Temsilciliğinde 18 Kasım 2007’de başlayıp 18 Mayıs 2008’de sekizincisi ve sonuncusu gerçekleştirilen konferansın konuğu eğitimci-yazar Oktay Altın, konferansın konusu "Kur’an’da Şehitlik ve Siyasal Eylemliliğin Mantığı" idi.

Özgür-Der Antalya Temsilciliğinde 18 Kasım 2007'de başlayıp 18 Mayıs 2008'de sekizincisi ve sonuncusu gerçekleştirilen konferansın konuğu eğitimci-yazar Oktay Altın, konferansın konusu "Kur'an'da Şehitlik ve Siyasal Eylemliliğin Mantığı" idi.

Altın "Öncelikle şunu tespit etmemiz gerekir ki Peygamberimizin dönemi ile günümüzü kıyasladığımızda yaşadığımız durum aşağı yukarı aynıdır." diyerek söze başladı ve aşağıdaki konu başlıkları hakkında konuşmasını sürdürdü:

"Modern hayat olarak bugün kabul edilen hayat tarzı tahakkümcüdür, kendi bildiğini hayata tahakküm eder. Manuel'e göre insan kendisini hayatın hengamesinden çekilebilir, kendi başına yaşamını sürdürebilme imkanına sahiptir; yani sistemin, toplumun yaşam tarzı haline gelen dayatmalardan uzaklaşmak bir nevi uzlete çekilmekle mümkündür. Ama modern hayatta buna imkan yoktur. Biz ister beğenelim ister beğenmeyelim -ki beğenmediğimizi Müslüman olarak her ortamda dile getiriyoruz- toplumdan kendimizi soyutlayamayız. Kendi başımıza bir fert olarak hayatımızı sürdürme imkanımız yoktur, zaten buna inancımız da müsaade etmiyor. Yani toplumun inançlarımızla çakışan yönlerini değiştirmek ve düzeltmekle sorumluyuz.

Modernizm; kendi istekleri doğrultusunda toplumu dizayn etmek, tek tip insan modelini inşa etmek için, okul ve hayatı tek tipleştirmeyle başlar, cemaat yapısına düşmandır. Bireyselciliği benimser, dayatır ve bunu sağlamak için her yolu dener. Çünkü cemaat şuuruna sahip olan insan bireyciliği kabullenemez. Bundan dolayı bizler zulme karşı çıkma, sosyalleşme ve bireyin hakkını koruma bilincine sahip bir anlayışı geliştirmemiz gerekir.Müslümanlar kurallara bağlılığın ötesinde, kuralları değiştirmeye yönelik çabanın içerisinde olmalı, bunu müslümanın görevi olarak kabul etmelidirler.  

Müslüman'ın felaha, kurtuluşa ermesi için hayra çağırması, kötülükten men etmesi gerekir. mümin imar ve ıslah etmekle yükümlüdür. Bunu gerçekleştirmek içinde ferdiyetçilikten uzaklaşmak, topluluk yani cemaat haline gelmek gerekir. Kötülüklerden uzaklaşmak tek başına fazla bir anlam ifade etmez. Onun için kötülüklerden uzaklaşıldığı gibi uzaklaştırmak da müminin görevidir. Kötülüklerle mücadele etmeden, kendi kabuğuna çekilmenin İslami bir tavırla hiçbir alakası yoktur.

Rum suresinin verdiği bilinci taşımak zorundayız. Müslümanlar olarak dünyadan haberdar olmak, gelişmeleri takip etmek gibi bir sorumluluğumuz var. Filistin'de, Irak'ta, Afrika'da, Amerika'da  kısacası dünyanın her yerinde insanlara yapılan zulüm, eziyet ve işkenceye karşı duyarlı olmak zorundayız. "Onlardan bize ne!" deme hakkı yoktur bir müslümanın.  Dünyanın çeşitli bölgelerinde müslümanlara yapılan zülüm ve haksızlıklara karşı durmak, bulunduğumuz yerde onları destekleyici eylemlere öncülük etmek onlara maddi olarak yardım etmekten daha önemlidir. Bununla ilgili şahit olduğumuz birçok örnek vardır. Bu şekilde yalnız olmadıklarını, uzaklarda da olsa kendilerini destekleyen Müslüman kardeşlerinin olduğunun bilinciyle yollarına devam ederler. Bu onlara hem manevi güç hem de ciddi bir şekilde motive eder. Bizim yapacağımız en önemli şahitlik budur.

Şehitlik ve Şahitlik kavramlarını Rabbimizin murat ettiği şeklin dışında ve dar anlamda kullanıyoruz. Şehit ve şahit olan; zulme karşı duran, zulme rıza göstermeyen, Allah'ın emirlerini yerine getiren nehiylerinden sakınan, Müslümanların dertleriyle dertlenendir.  Böyle bir hayat sürdüren ve böyle bir hayat üzere hayatını feda eden şehittir. Şehitlik  tavır alabilmektir.

Resulullah, İslam'ı tebliğ ettiği andan itibaren zalimlerle mücadele etmeye başladı. Sayımız çoğalsın belli bir kitle olalım ondan sonra direnelim, mücadele edelim demedi. Kendisine emredilenleri yaptı, gerisini Allah'a bıraktı. Bazen dünyevi anlamda kaybetti ama bu kaybetme onu davasından geri adım atmasına, vazgeçmesine hiçbir şekilde sebep olmadı.

Bizler Müslüman olarak az da olsak, bir avuç da olsak dünyanın neresinde olursa olsun insanlara, müslümanlara yapılan/yapılacak olan her çeşit zulme karşı çıkmalı, direnmeli, eylem yaparak şahitliğimizi göstermeliyiz."

Dinleyicilerden gelen soruların cevaplandırılmasının ardından konferans sona erdi. Kapanış konuşmasında Özgür-Der Antalya Temsilciliğinin düzenlemiş olduğu seminer, konferans ve basın açıklaması vb. faaliyetlere katılan dinleyicilere ve konuşmacılara geldikleri için teşekkür edildi.

Önceki ve Sonraki Haberler