Batman'da "Menar Ekolü" Semineri

Batman'da "Menar Ekolü" Semineri

Batman Özgür-Der'de Bünyamin Sevim, bu hafta "Menar Ekolü" başlığı altında bir seminer sundu.

HAKSÖZ-HABER

Özgür-Der Batman Şubesinde "Menar Ekolü" başlıklı bir seminer yapıldı. Sunumu yapan Bünyamin Sevim ekolün 3 önemli ayağı olan Cemalettin Afgani, Muhammed Abduh ve Reşid Rıza'nın gerçekleştirmeye çalıştıkları ıslahat programlarına ve hayatlarındaki adanmışlıklarına bakıldığında ekolün nasıl bir çizgiye sahip olduğu hakkında yeterli bir bilgiye ulaşabileceğimizi ifade etti.

C.Afgani'nin geçtiğimiz asra damgasını vurmuş olan karizmatik bir alim ve mücadele adamı olduğu belirterek sözlerine başladı. Sevim, sunumunda şunları söyledi:

"Halen çokça tartışılan ve hakkında yazılan bir ıslahatçı olduğu ifade edilen Afgani'nin 17-18 yaşlarına geldiğinde çok sayıda (klasik ilimlerle beraber astronomi, tıp, mantık gibi) ilimle ilgili eğitim almış olup genç yaşta İslam coğrafyalarına yapmaya başladığı seyahatler onun müslümanların içine düşmüş oldukları durumla ilgili üzülüp düşünmeye sevk etmiştir. Amerika'dan İngiltere'ye Hindistan'dan Mısır'a kadar çok geniş bir alanda seyahat yapmış olan Afgani çok sayıda olaya karışmış. Genç yaşta İran ve Afganistan'da başvezirlik görevinde bulunacaktır. İttihad-ı İslam fikri nedeniyle ününü duyan II. Abdulhamit tarafından Osmanlı'yı kurtarma arayışları için İstanbul'a davet edilecektir. Daha sonraki yıllarda 'ömrümün en verimli yılları' diyeceği Mısır yıllarında yapmış olduğu sıra dışı ders halkalarında Sa'd Zağlul, Urabi Paşa gibi dönemin önemli siyasetçileri ve sonrasında da en önemli takipçisi olacak M.Abduh gibi kişiler katılacaktır.

Daha sonra Hindistan'da örgütleyeceği Urvetül Vuska adlı örgütün yayın organı olacak aynı isimli dergiyi çıkarmak için öğrencisi Abduh'u Paris'e çağıracaktır. Orda yayınladıkları dergi tüm İslam coğrafyasına dağıtılacak ve antiemperyalist, ıslahatçı, Panislamist çizgisiyle geniş bir yankı uyandırmaya başlayacaktır. İslami dergiciliğin ilk örneği de sayılabilecek olan dergi 18. sayıda gidişatından rahatsız olan batılı yönetimler tarafından yazarlarına hapis ve para cezaları verilecek, dağıtımı da engellenerek kapanmaya zorlanacaktır. Bundan sonra Sultan'ın isteğiyle İstanbul'a gelecek ve vefat ettiği 1897 yılına kadar burada kalmaya zorlanacaktır.

Abduh ise Beyrut'a Sultaniyye medresesine geçerek orada ders verecektir. Burada vermiş olduğu dersler daha sonra 'Tevhid Risalesi' adıyla basılacak olan kitabını oluşturacaktır. Abduh'un kafasındaki ıslahat programı üstadı Afgani'den faklı olarak öncelikle toplumun ve dinin ıslahıdır. Bunun beraberinde zaten siyaset kurumunu, idareyi ıslah edeceğini düşünmektedir. Ardından Mısır'a yargıç olarak atanan Abduh, bu tarihten itibaren kafasındaki ıslahat programını uygulamaya verecektir kendini. Bu kapsamda çok geniş bir alandan çalışmalar ortaya koyacaktır. Bir yandan Müslüman Hayırseverler Cemiyeti ve Arap Eserlerini Canlandırma Cemiyeti gibi kuruluşların kuruculuğunda aktif rol alacaktır, diğer taraftan Şeriat mahkemelerini, yönetimine gireceği Ezher Üniversitesini ıslah etmeye dönük ciddi çaba sarfedecektir. Ezher'de daha önce klasik ilimler dışında hiç bir şey verilmezken onun yoğun çabasıyla, okutulmayan Tarih, Mantık, Coğrafya gibi ilimler de okutulacaktır. Müellifi Mutezili olan Zemahşeri'nin Keşşaf'ını müfredata koyduracaktır. Başmüftülük makamına getirilecek olan Abduh burada yeni bir metotla yapmış olduğu tefsir dersleri daha sonra öğrencisi Reşid Rıza tarafından 'Menar Tefsiri' adıyla yayınlanacaktır.

Doğu ilimlerine olan vukufiyetiyle yetinmeyecek olan Abduh 44 yaşında Fransızca öğrenmeye karar verir. Böylece Batılı bir çok eserle de tanışmış olur. Avrupa’ya seyahatler yapar. Gustave Le Bon, Herbert Spencer gibi batılı düşünürlerle görüşecek, Tolstoy ile de mektuplaşacaktır. Siyasete değinmemesi şartıyla Rıza'nın teklifini kabul ederek, beraber Menar dergisini çıkarırlar. İskenderiye'de 1905 yılında vefat eder.

Abduh'un sıkı takipçisi Reşid Rıza ise üstadıyla tanışmadan önce almış olduğu eğitimin de etkisiyle zahidane, sufi bir yaşantıya sahiptir. Urvetul Vuska ile tanıştıktan sonra Abduh'un Beyrut'taki derslerine katılacaktır. Orada zihnindeki geleneksel algılardan yavaş yavaş uzaklaşacak olan Rıza, üstadının sıkı bir öğrencisi olacaktır. Afgani ile mektuplaşan Rıza çok istemesine rağmen onu vefatından önce göremeyecektir. 'Yolun işaret taşları gibi İslam'ın da işaret taşları vardır.' mealindeki hadiste geçen işaret taşı anlamına gelen Menar kelimesinden ilhamla aynı adla bir dergi çıkaracak ve üstadını beraber çıkarmaya ikna edecektir. Üstadı Abduh vefat edince Menar önceki çizgisine ilaveten siyasetle ilgilenmeye başlayacaktır. Hatta bu Rıza'nın mücadelesine de yansıyacaktır. Bu anlamda örneğin 1921'deki İngiltere ve Fransa'nın mandalığına itiraz etmek için Milletler Cemiyeti'nin Avrupa'da yaptığı toplantıya Filistin temsilcisi olarak gidecektir. Son olarak katılacağı siyasi toplantıya da onun en yakın dostu ve öğrencisi de olan Kudüs müftüsü Hacı emin el-Hüseyni'nin davetiyle Filistin'e gidecektir.

Rıza, tasarladığı ıslahat programı kapsamında açmayı düşündüğü akademiyi kurmak için Hindistan'da ünlü alim, Abduh'un da dostu olan Şibli Numani'nin yanına gider ve onun aracılığıyla müslüman Bombay tüccarlarından iyi para yardımı alır. Ardından Ravda adasında kurduğu Davet ve İrşad Akademisi'nde ümmetin ilme uzak bölgelerinden öğrenciler seçilerek önemli bir eğitimden geçirirler. Bu akademiden mezun olan kadroları da yine ihtiyaç duyulan bölgelere göndermeyi planlarlar. Bu akademiden mezun olan öğrencilerden bir de 'Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması' adlı eserin müellifi Ebu Reyye de vardır.

Rıza, siyasi çabaları kapsamında yapmış olduğu seyahatlerin birinde Kur'an okurken vefat edecektir. Vefatından sonra Suriyeli alim Behçet Baytar bir süreliğine Menar'ı çıkaracak ama tekrar ara verecektir. En son yakın dostu ve öğrencisi Hasan El-Benna tarafından bir süre çıkarılacak olan dergi eski kalitesini yakalayamayacaktır ve kapatılacaktır." 

Önceki ve Sonraki Haberler