Özgür-Der Bingöl'de “Cemaat Olmanın Zorunluluğu” konuşuldu

Özgür-Der Bingöl'de “Cemaat Olmanın Zorunluluğu” konuşuldu

Özgür-Der Bingöl Şubesinin düzenlediği 2024-25 dönemi aylık seminerler dizisinin beşincisinde, Bayram Tunç’un sunumuyla “Cemaat Olmanın Zorunluluğu” konu başlıklı seminer gerçekleştirildi.

Özgür-Der Bingöl Şubesi Konferans Salonunda başlayan seminer programı Abdurrezak Dervişoğlu’nun kısa bir giriş konuşmasından sonra yerini Bayram Tunç’a bırakmasıyla başladı. 

Tunç, konuya bazı kavramları açıklayarak ve özetleyerek giriş yaptı.“Toplumsal yapıyı tanımlayan cemiyet, ortak ilgi ve amaçlar doğrultusunda bir araya gelen bireylerden oluşuyor. Buna karşılık, cemaat kavramı, ortak bir inanç ve değerler etrafında birleşen grupları ifade eder. Cemaatlerde güçlü bir “biz” bilinci hakimken, cemiyetlerde bireysellik ve rekabet daha baskın bir unsur olarak öne çıkıyor. Fakat günümüz modern toplumlarında cemaat özellikleri yavaş yavaş yerini kaybederek cemiyet özelliklerini barındırır bir hale dönüştü. Aile yapıları cemaat özellikleri gösterirken, dernekte bu bağ zayıflayarak aile bağından kopuk bir cemiyet halini almış durumda. Bu nedenle, bir aidiyet bağının oluşabilmesi ve korunabilmesi için cemaat olunmalı ve tıpkı bir aile gibi aidiyet bağının güçlenmesi gerekiyor.” dedi.

Tunç, cemaat olabilmenin gereklilikleri için ise şunları dile getirdi; “Dini cemaatler, İslam’ın temel değerlerine bağlı kaldıkları ve ümmetin denetimine açık oldukları sürece, toplumda önemli bir rol üstlenebilirler. Şuurlu ve İslami bir yaşam tarzını teşvik eden bu yapılar, bireyleri ahlaki ve manevi açıdan destekleyen birer eğitim merkezi niteliği taşıyabilir. Aynı zamanda, modern hayatın bireyler üzerindeki baskısını azaltan, insanları yalnızlıktan kurtaran ve toplumsal dayanışmayı güçlendiren unsurlar olarak öne çıkabilirler. Cemaatler, bireylerin yaşadıkları topluma yabancılaşmasını önleyerek, farklı coğrafyalarda kolay uyum sağlamalarına katkıda bulunabilir. İslam’ın, yalnızca teorik bilgilerle değil, günlük hayatı şekillendirerek yaşanması gerektiği göz önüne alındığında, bu dönüşüm sürecinde cemaatlerin önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Dinî hassasiyetleri tabandan tavana taşıyan, toplumsal yardımlaşmayı sağlayan ve İslam kardeşliğini pekiştiren cemaatleşme, sağlıklı bir şekilde yürütüldüğünde toplumun birlik ve beraberliğini güçlendirebilir. Aksi halde, cemaatleşmenin yokluğu baskıcı devlet yapılarının gelişmesine veya seküler ideolojik hareketlerin yayılmasına neden olabilir.

Ancak tarih boyunca cemaatlerin her zaman doğru bir çizgide ilerlemediği, sapmaların da yaşandığı  bilinmektedir. Bu nedenle, her dini yapıyı meşru kabul etmek mümkün değildir. İslam tarihi boyunca ortaya çıkan ve “fırak-ı dâlle” olarak adlandırılan sapkın gruplar, bu tür olumsuz örnekler arasında yer almaktadır. Cemaatlerin meşruiyetini değerlendirmek için belirli kriterler göz önünde bulundurulmalıdır:

1.Kur’an ve sünnete bağlılık: İslam’ın temel kaynaklarıyla uyumlu bir inanç ve yaşayış biçimi benimsemek.

2.Hz. Peygamber’in örnekliği: Onun hayatını rehber edinmek, herhangi bir lideri ona eşdeğer veya üstün görmemek.

3.Ashab-ı kiramın yolu: Peygamber sahabelerinin izlediği yöntemi takip etmek, İslam tarihine onların mirasıyla yaklaşmak.

4.Meşru yorum çerçevesi: Dinî ve tarihî olayları değerlendirirken kelamî ve usulî ölçülere sadık kalmak.

5.Ümmet bilinci: Müslümanların birliğine ve kardeşliğine hizmet etmek, ümmetin menfaatlerini gözetmeden siyasi ittifaklar kurmamak. Bir cemaatin problemli olup olmadığını belirleyen bir diğer önemli unsur ise bireyleri daha geniş topluluklardan, özellikle ailelerinden koparıp koparmadığıdır. Aileyi tehdit veya rakip olarak gören yapılar, bireyi yalnızlaştırarak kendisine bağımlı hale getirmeye çalışabilir.

Sağlıklı cemaatler ise bireyin ailesi ve ümmet bütünlüğüyle bağlarını koparmadan aidiyet duygusunu pekiştiren yapılardır. Özetle, aklı ve iradeyi özgür bırakan, ümmetin ortak aklına değer veren, eleştirel düşünceye açık, dışlayıcı değil kuşatıcı, hem zahiri hem de manevi yönü önemseyen ve İslam’ın sahih geleneğini muhafaza eden cemaatler, dini yaşamın önemli bir parçası olarak değerlendirilmelidir.” dedi.

Tunç, cemaat olmanın faydalarına değinerek şunları da ekledi; “Cemaatlerin toplumsal dayanışma ve bütünleşmeye katkıları üzerine yapılan değerlendirmeler, bu yapıların bireyler ve toplum üzerindeki olumlu etkilerini gözler önüne seriyor. Cemaatlerin yoksulluk, eğitim ve sağlık gibi alanlarda ortak projeler geliştirdiği ve bu sayede toplumsal gelişime katkı sunduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bugün derneğimiz toplumsal birlikteliği artırarak bireylerin yalnızlaşmasını önleyen bir cemaattir. Hayatın getirdiği bireyselleşmeye karşı direnç noktasının ilk alanı aslında burası. Kur'an'ın, toplumsal yaşamın temeline ilişkin barındırdığı ayetlerden bir tanesi Ali İmran suresi 103. Ayettir. “Ey mü’minler! Hepiniz birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve ayrılığa düşmeyin. Allah’ın size olan şu nimetini hatırlayın; Hani siz birbirinize düşmandınız, derken Allah kalplerinizi kaynaştırdı da O’nun bu nimeti sayesinde kardeş oldunuz.” Bu ayet gibi birlik bilincinin olduğunu vurgulayan daha birçok ayet bulunmaktadır. İslam’da cemaatin yeri de çok önemli olduğundan birçok ibadetimizi ortak iman ve amaç doğrultusunda bir araya gelerek yapıyoruz. Aynı kıbleye yönelen, aynı peygambere inanan Müslümanların birlik içinde hareket etmeleri ne kadar güzel.” dedi.

Tunç, İslam tarihinde cemaatleşmenin önemine dikkat çekerek şunları söyledi ve sözlerini noktaladı; “İslam tarihinde cemaatler sayesinde ümmet bilincinin canlı tutulması sağlandı. Ancak her cemaatleşmenin meşru olmadığına da dikkat çekmek isterim. Bugün en çok istediğimiz cemaat olgusu Kur'an ve sünnete bağlılık, peygamber örnekliğine sadakat ve İslam ümmetinin birliğine hizmet eden cemaatlerin yoğunlukta olması. Ancak bireyleri aile ve ümmet bağlarından koparan, dışlayıcı ve ayrıştırıcı cemaatleşmelerin tehlikelerine de dikkat çekmemiz gerekiyor. Bu yüzden İslam’ın manevi ve sosyal yönünü bir arada tutan, ümmetin ortak değerlerine sahip çıkan cemaatlerin dini yaşantıyı daha fazla koruyacağı kanaatindeyim. Allah bu gibi cemaatlerin sayısını arttırsın ve bizlere bu şuurda salih ameller kazanmayı nasib etsin.

Program katılımcıların katılımı ve sorularıyla sona erdi.

 

a-103.jpg

b-096.jpg

c-079.jpg

d-055.jpg