Diyarbakır'da "İsraftan Korunma” Konferansı

Diyarbakır'da "İsraftan Korunma” Konferansı

Özgür-Der Diyarbakır Şubesinin aylık konferanslar dizisinin beşincisi yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Özgür-Der Selahattin Eyyubi Konferans Salonunda yapılan aylık konferanslar dizisinde bu ay, Haksöz dergisi yazarı Yılmaz Çakır, “Modern Toplumda İsraftan Korunma” konulu bir konferans sundu.

Konferans, Nurullah Canpolat'ın okuduğu Kur'anı Kerimin Recep Doğru'nun mealini okumasıyla başladı.

Eta Pektaş'ın yönettiği programda, Yılmaz Çakır, dünyevileşme, tüketim ve bunlardan kaçınma yolları üzerinde yoğunlaştırdığı konuşmasında, lüks yaşamanın haram olduğunu, israfın panzehirini sürekli Kur'anı okumak, yeri geldiğinde bazı davranışlardan dolayı kişinin utanacağı insan topluluğu ile birlikte hareket etmek ve mücadele bilincini diri tutmak olarak özetledi.

Modernleşme, dini düşünceyi anlamsızlaştırıyor

Modern toplumda israfın dünyevileşmenin yansıması olarak karşımıza çıktığını ifade eden Yılmaz Çakır, dünyevileşmenin tanımını yaparak konuşmasına başladı. Dünyevileşmeyi; dini düşünceyi hayatın her alanından devre dışı bırakma, Tanrı, ahiret, ölüm gibi dini terimleri anlamsızlaştırma ve dini vicdanlara hapsetme diye nitelendiren Çakır, kavramın kötü olduğunu ve kesinlikle uzak durmamız gerektiğini söyledi.

Kur'an'da Dünya Nötrdür

Bu bağlamda Kur'an'ın dünyaya bakışını da sorgulayan Çakır, "Kur'an'da dünya; "yakın olmak" anlamına gelir. Mistik çevreler 'aşağılık olma' anlamı verseler de bu doğru bir tanımlama değildir. Dünya Kur'an'da nötrdür. Ahiretten önceki bir yaşam dilimini ifade eder ve bu anlamda ahiretin de tarlasıdır. Dünyevileşme ise dünyalı olmanın, dünyada yaşamanın ötesinde ahireti görmezden gelen bir yaklaşımdır."şeklinde konuştu.

Nimet ve Emanet

Bizlerin konuya "nimet" ve "emanet" kavramlarını merkeze alarak yaklaşmamız gerektiğinin altını çizen Çakır, "Müslümanlar için önemli olanın nimetten uzaklaşmak değil olması gerektiği şekilde kullanmaktır. Nimet bir imtihan aracıdır. İnsanın ıslahına da ifsadına da sebep olabilir. Müslüman kendisine verilenlerin bir emanet olduğunu, her şeyin gerçek bir sahibinin olduğunu da asla unutmamalıdır. İsraf her açıdan haddi aşmaktır. Bu konuda ölçü 'Yiyin, için ancak israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez' ayetidir."dedi.

Dünyevileşmeyi; ebedilik isteği,  heva-haz arayışı ve müstağnilik olmak üzere üç sınıfa ayıran Çakır, bu üç sınıftan müstağniliği ise bedeni müstağnilik,  okuryazar-fikri müstağnilik, ekonomik müstağnilik ve siyasi otorite müstağniliği olmak üzere dört maddede biraz daha açtı.  

Hayatın Her Alanında Dengeyi Esas Almalıyız

Hayatın her alanında dengeyi esas almanın gereği üzerinde duran Çakır, dengeli olmayı da dört maddede ele aldı:

 "1-İktidar ve egemenlikte denge: Günümüzde gücü ellerinde bulunduranlar, karadan, denizden ve havadan fesat çıkarmaktadırlar. Adam, dünyanın bir ucundan geliyor, Irak'ı işgal ediyor yüz binlerce insanı katledebiliyor. Bunların aksine müminlere Rabbimizin emri ise 'onlara yeryüzünde imkan ve güç verirsek, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler, iyiliği emrederler, kötülüğü yasaklarlar. İşlerin sonu Allah'a aittir.' Ayeti ile ortaya konmuştur.

2-Aile ilişkilerinde ve çocuk eğitiminde denge: Modernizmin dayattığı aile tanımlamalarının aileleri sağlıklı bir noktaya ulaştırmadığı görülmektedir. Bireyselleşme korkunç noktalara ulaşmıştır. 'Çekirdek aile' tanımı bile aranır hale gelinmiştir.  Artan boşanmalarda özellikle kadınlar ve çocuklar mağdur olmaktadır. Eşlerimizle ilgili hoşumuza gitmeyen taraflarına karşılık iyi taraflarını da olabileceğini bilmek teşvik edilen ölçüdür.

3-Eğlence anlayışında denge: Hayatı bir eğlence olarak algılayan, her anını zevk ve sefa merkezli yaşamaya çalışan zihniyet nasıl yanlışsa, eğlencenin her türlüsünü, müziği topyekun haram sayan anlayışta yanlıştır. İnsanların helal olan doğal ilgileri kısıtlanmamalıdır.

4- Eşyada denge: Eşya olayı çok önemlidir. Emperyalist devletler, sahip oldukları eşyayı sanki kendileri yoktan var etmiş gibi davranıyor ve müstağnileşiyorlar.   Burada unutulmaması gerekir ki modern teknolojinin icatlarının temelinde eski toplumların attığı adımlar vardır. O günkü insanlar Tanrı'sız değildi. Yani bilim denilen şey, dünyevileşenlerin bir mucizesi değildir. Zaten modern teknolojinin ürettiklerinin insanın menfaatine olup olmadığı da tartışılmalıdır. Bu noktada da dengeli olmak, ortaya konulan ürünün arkasındaki amacı ve felsefeyi de unutmadan sağlıklı bir bakış açısı geliştirmek gerekir. Bu noktada Rabbimizin denizde yüzen gemileri kendi ayetlerinden sayması manidardır."

İsrafın salt maddi olarak ele alınmaması gerektiğini de ifade eden Çakır, maddi israfa ek olarak, zaman, bilgi, yetenek, makam-mevki, otorite gibi noktalarda da israfların olabileceğini ve burada da dengeyi esas almamız gerektiğini sözlerine ekledi.

İsrafın Panzehiri

Son olarak modernizm ve israftan nasıl korunabilineceği sorusuna yanıt arayan Çakır bunu, sürekli Kur'an okuma, Müslümanlarla beraber olma ve mücadele bilincini diri tutma olarak özetledi.

Önceki ve Sonraki Haberler