Diyarbakır’da “N.Topçu ve N.F.Kısakürek” Semineri

Diyarbakır’da “N.Topçu ve N.F.Kısakürek” Semineri

Özgür-Der Diyarbakır Şubesi'nin seminerler dizisi “Nurettin Topçu, N. F. Kısakürek ve Büyük Doğu” konusuyla devam etti.

Özgür-Der Diyarbakır Şubesinin bu yıl "Türkiye'de İslami Hareket Tecrübeleri"ni konu edindiği seminerler dizisinin altıncısı dün akşam Özgür-Der Selahattin Eyyubî Konferans Salonunda gerçekleştirildi.

Yavuz Karaoğlu'nun, "Nurettin Topçu, N. F. Kısakürek ve Büyük Doğu"  konulu sunum yaptığı seminerde genel olarak, Nurettin Topçu ve Necip Fazıl Kısakürek'in hayatı, düşünceleri, etkilendikleri ve etkiledikleri kişiler, mücadeleleri, "Büyük Doğu" fikrinin oluşumu ve hedefi üzerinde duruldu.

Nurettin Topçu ve Hareket Dergisi

Çıkardığı ilk muhalif dergi "Hareket Dergisi"nde Mustafa Kemal rejimine getirdiği eleştiriler nedeniyle soruşturma ve sürgünlere uğradığını söylediği Nurettin Topçu'nun hayatı hakkında verdiği kısa bilgi ile konuşmasına başlayan Yavuz Karaoğlu, "1909'da İstanbul'da doğmuştur. Erzurumludur. İstanbul'da başladığı lise hayatını Fransa'da Bordo lisesinde psikoloji eğitimi alarak sürdürür. Sorbon Üniversitesinde felsefe eğitimi alır. Anadolucu akımın önde gelen isimleriyle görüşür. Bunların Fransa'daki cemiyetlerine ve toplantılarına katılır. Anadoluculuk fikri burada oluşur. Felsefe eğitimi sırasında, Hareket Felsefesinin kurucularından Moris Blondel ve Hallaç-ı Mansur ile alakalı yaptığı çalışmalarla bilinen Luis Masinon gibi isimlerle tanışır, tostluklar kurar... İslam'la tanışmasına bir tarikat şeyhi vesile olur."dedi. 

Nurettin Topçu denince akla Hareket Dergisinin geldiğini kaydeden Karaoğlu, Sorbon'daki doktora hocasının Hareket Felsefesinden esinlenen Hareket Dergisinin, TC tarihinde milli şeflik rejimine açıktan eleştiri getiren ilk muhalif basın organı olduğunu, "çalgıcılar" isimli yazısında Mustafa Kemal şahsında bir liderin nasıl putlaştırıldığını anlattığını, bundan dolayı fişlenmeye başlandığını söyledi.

Nurettin Topçu'nun düşüncesi…

1950'li yıllarda Topçu'da "Anadolu milliyetçiliği" fikrinin ağır bastığını, bu amaçla milliyetçi derneklerle "Türk Milliyetçiler Derneği"ni kurduğunu ve zamanla milliyetçilerin adeta manevi lideri konumuna yükseldiğini ifade eden konuşmacı, Türkiye'nin ABD eksenine kaydığı 1951 yılından itibaren ise "İslam sosyalizmi-Anadolu sosyalizmi" fikrini savunmaya başladığını, bundan dolayı milliyetçi kesimle arasında kırılmaların yaşandığını dile getirdi.

Karaoğlu Topçu'nun düşüncesi hakkında ise kısaca şöyle konuştu: "Topçu 'Turancılık ve ümmetçilik milli hedeflere zararlıdır' diyor. Türk milliyetçiliği ve İslam inancının ayrıştırılamayacağını savunur. Batılılaşma ve modernizme karşıdır. Şehre karşı köyü öncelemektedir. Komünizme ve anarşizme karşı mistik sosyalizmi savunmaktadır. O'na göre sosyalizm çağımızın şeriatıdır. İslam ile mistik sosyalizmi eşit görmektedir." 

Necip Fazıl: Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum

"Kaldırımlar"da başladığı ve "Büyük Doğu" uğruna "çile" içerisinde yaşadığını söylediği Necip Fazıl Kısakürek'in hayatı hakkında verdiği kısa bilgi ile konuşmasına devam eden Karaoğlu, "Osmanlı'nın yıkılışı ve yeni devletin kuruluşuna şahit oluyor. 1904'te doğduğu İstanbul'da bir konakta yetişiyor. Köken olarak Maraşlı… İstanbul Edebiyat Fakültesinde felsefe eğitimi aldı. Ayrıca Paris Sorbon Üniversitesinde felsefe eğitimi görüyor. Birbiriyle ilişki kurulamayacak iki ayrı hayat yaşıyor. Tümüyle bohem bir hayat yaşayan Necip Fazıl'ın Nakşî şeyhi Abdulhakim Arvasi ile tanışmasıyla hayatında yeni bir evre başlar. Kendisi bu tanışmayı, 'tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum / gökyüzünden habersiz uçurtma uçurtmuşum' dizeleriyle özetler. Şöhretini ait olduğu ayrıcalıklı ve entelektüel zümrede kazanır."dedi.   

Milli Marş Arayışı ve "Büyük Doğu"

Nacip Fazıl'ın "Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi, Tohum, Bir Adam Yaratmak" gibi önemli eserlere imza attığını kaydeden Karaoğu "Büyük Doğu"nun ise şöyle doğduğunu söyledi: "İslami kimliğini hazmedemeyenlerce 'İstiklal Marşı' yerine yeni marş yazması istenir. Rıfkı Atay'ın teklifiyle Atatürk'e sunulmak üzere yeni bir milli marş olarak 1937'de 'Büyük Doğu' marşını yazar.  İlginçtir; Kemalist rejim için yazılan ''Büyük Doğu' daha sonra İslamcı dünya görüşünün adı olacaktır. Siyasi fikirleri 'Büyük Doğu Dergisi'nde yazdıklarıyla billurlaşmaya başlar. Büyük Doğu Dergisi, edebiyat ve sanatın her türüyle bütün bir topluma hitap eder. Şiir, tiyatro, makale, senaryo, çizgi, tarih, sosyoloji, felsefe, politika, yönetim, eleştiri, inanç dünyası, tasavvuf vs. hemen her konuda yayın yapmıştır. Toplumun her kesiminin ilgisini çeken dergi, muhalif yaklaşımını ve Necip Fazıl'ın 'idologya'sını hemen hemen her kesime ulaştırarak geniş kitleleri harekete geçirip düşünmeye sevk etmeyi başarmıştır."diye konuştu.   

Geleneğe bağlı modern form arayışı

Necip Fazıl'ın İslami anlayışının ve bunun şekillendirdiği siyası tavrının anlaşılması için "İdologya Örgüsü"ne bakılması gerektiğine dikkat çeken konuşmacı, idologya'da, Tanzimat'tan beri savrulan ve özünden uzaklaşan aydın duyarlılığına eleştiriler getirilerek, kendince vahiy merkezli toplumsal bir mutabakat zemini arandığını ve insana toplumsal ve siyasal pratikler önerildiğini belirtti.

Karaoğlu, geleneğe bağlı modern bir form çabası içerisinde olduğunu ifade ettiği Necip Fazıl'ın düşüncesini ise şöyle özetledi: "O'na göre her şey Doğudan gelmiştir. Batının maddeciliğine bulaşmadan önce her şey anne sütü kadar berraktır. Büyük doğudaki insanın yolculuğu Orta Asya'dan başlar… Büyük doğunun siyasal ve toplumsal değişim tasavvurunun temelini 'onlar nefislerinde olanı değiştirmedikçe, Allah bir kavmin durumunu değiştirmez' ayetinde görür.  Klasik ehlisünnetçidir. Eşarı ve Maturidi itikatta tanıdığı iki mezheptir. Dört mezhep dışındaki anlayışları zararlı görür…  İdealize ettiği Müslüman tipinde bir inkılâp beklemektedir. Bir tür gelenek içerisinde yenilenme arayışındadır."

Önceki ve Sonraki Haberler