Şefik Sevim ile ”Has Bi’hal” programı

Şefik Sevim ile ”Has Bi’hal” programı

Diyarbakır Bilgi ve Erdem Vakfı’nın 2022-2023 yılı Aylık “Has Bi’hal” programının ilk konuğu Şefik Sevim oldu.

Özgür-Der külliyesinde gerçekleştirilen programın moderatörlüğünü Tuncay Yerlikaya gerçekleştirdi. Farklı bir formatta interaktif şekilde gerçekleşen programda izleyiciler de soru cevap ve konuşmaları ile katkıda bulundular.

Tuncay Yerlikaya’nın, Şefik Sevim’e aile hayatı ve hayat hikâyesini sorması ile başlayan programda Şefik Sevim, “Çocukluğumuzun erken yaşlarında ev-kimlik ilişkisinin etkisini gördüğümüzü söyleyebiliriz. Köyde müstakil misafir odamızın olması, misafir ve yoksulların ağırlama, âlim, bilge kişilerle yoğun bir iletişim yaşamamız, pratik yaşamamızı etkilediğini söyleyebiliriz.”  Sözleri ile konuşmasına başladı. Ayrıca Sevim konuşması sırasında hem kendi yaşantısından örnekler vererek hem de genel kuralları hatırlatarak konuşmasına devam etti. “ Çevreye yük değil, çevrenin yükünü alan bir ilişki tarzının sosyal çevre ile ilişkilerimizde aileye ayrı bir anlam kattığını gördük. Geleneksel bir toplumda nüfuzlu aileler, fonksiyonel bir güç ifade ediyorlardı. Kız istemeler, barışlar, karz-ı hasen vb. Bu durum, süreç içerisinde sahip olduğumuz değerlerimizin de çevrede daha belirleyici bir duruma getirdiğini gördük. Kimliğin şekillenmesinde önemli bir imkân da sosyal çevredir. Ben İmam Hatip lisesinde okurken orada tanıştığım kişilerle İslami kimlik noktasında şekillenmeler yaşamaya başladım. Ayrıca Milli Türk Talebe Birliği vasıtası ile İslami eserlere daha kolay ulaşabilme durumuna geçmiştim. Bunun yanında köyümüzde kendimize ait bir caminin olması, medrese ortamının bulunması ve evimize gelip giden misafirlerin bana kattığı pek çok şey oldu.”

Konuşmasına şöyle devam etti Sevim, “Büyüklerimizin sahip oldukları hassasiyetler, ailede erken dönemde İslami konularda duyarlılığımızı arttırdı. 1977’nin başında 12 kişi ile köyümüzde “Müslüman Kardeşler Birliği” isminde bir dernek kurduk. Abdulfettah Tabbara, Abdurrezzak Nevfel’ in Allah inancı, Hasan El Benna’nın risaleleri gibi kitapları okumaya başladık. Hatta derneğimizin duvarlarına Tek Yol İslam, Hak Yol İslam gibi yazılar karaladık. 1977’de büyük ağabeyim Endüstri Meslek Lisesi’nde çıkan boykot olaylarında yaralanması aile ve akrabaların İslami hassasiyetlerini daha da güçlendirdi.”

Moderatör Tuncay Yerlikaya’nın İslami uyanış ile ilgili sorusuna Şefik Sevim, “ İslami hassasiyetleri merkeze alan mümin öbeklerin gösterdikleri çabalarda içinde yaşadıkları toplumun bağrında kendilerini gördükleri oranda ancak bir meşruiyet zeminini kazanabileceklerini kabul etmeleri gerekir. İslami uyanış sürecinde mümin topluluklar erken süreçte hizipsel/kliksel bir cendereye kendilerini sürüklediler. Cemaatsel disiplin her zaman bizi canlı tutar. Çünkü programlı bir hayat var, idealler var, hedefler var. Bu ruh ve atmosferle, hayatımız çok çeşitlilik kazanır. Bir sosyal çevrede veya bir mücadele geleneğinde öncelikle korunması gereken güvendir. Birçok yapılamaz denen ameller güven duygusuna dayanarak sergilenir. “

Yerlikaya, Sevim’e “Şahsınızda örnekler vererek yaşadığınız tecrübeleri bizimle paylaşır mısınız?” diyerek sözü Sevim’e bıraktı. Sevim; “İlk uyanış sürecimizdeki aktivitelerin apayrı bir hazzı vardı. Çünkü herkes gözü karaydı. Yorgun ve dargın kimse yoktu. Riskli gündemler, kirli enformasyon yoktu. Atamamın yapıldığı İskenderun’daki demir çelik işçileri ile aylık sohbetimiz vardı. Batman’da Cem kitabevini kurarken kimimiz nişanlıyken elimizdeki altınlar üzerinden borçlanarak, kimimiz kendisine anlam ve ifade eden özel aksesuarları satarak destek verdik. Davet ve tebliğ noktasında sevgi ve ilgiye muhtaç fıtratı temiz insanların olduğu Aydın’ın Söke ilçesinde öğretmenlik yaparken yatılı okulda olmamızdan dolayı öğrencilerimle çok yönlü ilgilenmeme vesile oldu. Evimizi öğrencilerime açtık ve onlarla hala devam eden bir hukukun kurulmasına vesile olduk. “

Moderatör Tuncay Yerlikaya, Şefik Sevim’e “Türkiye özelinde İslami çalışmalar içerisinde isim yapmak bir Şefik Sevim olmak kolay değil. Bunca yılın yaşanmışlıkların ardından bizlere tavsiyeleriniz nelerdir?” diyerek sözü son kez Sevim’e bıraktı. Sevim, “ Yaşadığımız önemli tecrübelerimizden sonra şunu söyleyebilirim. Geçmişimizde geçirdiğimiz çok hareketli, heyecanlı ve duygusal durumlardan dolayı, zamanın ruhu, insan gerçeğimiz, yaşadığımız ülkenin veya bölgenin hakikatlerini esas almak, kaldıramayacağımız bir yük yüklemek ve hesabı verilemeyecek pratiklerden kaçınma gibi önemli durumlarda hikmetli bir fıkıh çıkaramadık. Aslında ne şahıs merkezli katı hiyerarşik, ne de ilkesel disiplinlerden, Cemaatsel aidiyetlerden kopuk kuru bir STK cılık tarzının bizlere uymadığını gördük.“

Haber: Mehmet Ali Özkan

95d4110a-b0d2-4380-ac5e-f9b70202dac9.jpg

e7c239ec-45fe-4a04-a67e-ff69c8e12efa.jpg

 

Önceki ve Sonraki Haberler