“Sivilleşme ve Sivil İtaatsizlik” tartışıldı

“Sivilleşme ve Sivil İtaatsizlik” tartışıldı

Özgür-Der Diyarbakır Şubesi'nin "Alternatif Eğitim Dersleri" kapsamında düzenlediği eğitim dizisinde bu hafta “Sivilleşme ve Sivil İtaatsizlik” tartışıldı.

Özgür-Der Diyarbakır Şubesi'nin "Alternatif Eğitim Dersleri" kapsamında on beş günde bir düzenlediği programların sekizincisi dernek binasında yapıldı. "Sivilleşme ve Sivil İtaatsizlik" üst başlığı altında tartışmaya açılan program, müzakereli seminer şeklinde yapıldı.

Seminerde, İhsan Koç, "sivilleşme tarihi", tanımı ve sivil itaatsizliğin nasıl yapıldığını örnekler vererek açıklarken, Mehmet Ülsen ve Tuncay Yerlikaya ise konunun müzakeresini yaparak katkılarını sundular.

Tarihi Arka Planı

Sivilleşme ve sivil itaatsizliğin tarihi arka planı üzerinde durarak konuşmasına başlayan İhsan Koç,  baskıya karşı direnişin tarihinin temel teorilerinin ortaçağ batı medeniyetinde ortaya çıktığını, bununla beraber ilk çağ medeniyetinde de bu olgunun görüldüğünü ve hatta eserleştirildiğini söyledi.

Bu bağlamda bilinen yanlış anlayışın aksine bireysel hak ve özgürlükler ve insan hakları gibi kavramların önce Yunan medeniyetinde oluşmadığına dikkat çeken Koç, ondan çok daha önce Çin ve Hint medeniyetlerinde de bu konunun işlendiği bilgisini örneklerle anlattı.

Şiddet İçermeyen Yasadışı Eylem

Sivil itaatsizliğin bir hak olarak ilkin Amerikan Bağımsızlık Bildirgesinde işlendiğinin görüldüğünü ifade eden Koç,  kavramın, vurgu yapılan bir anlayışa ise Fransız İhtilalinde ulaştığını söyledi.

Koç, 1846–1848 yılları arasında Amerikalı H. David Thoreau tarafından ilk olarak kullanıldığını belirttiği kavramı, tarihi vakıalar ve Thoreu'nun manifestosu ile ele alarak geniş, dar ve sade olmak üzere üç tanımda açtı: 

  • Geniş tanım: yasaya aykırı, kamuya açık, şiddetsiz ve vicdani bir eyleme girişme.

  • Dar tanım: üçüncü kişilerce açıkça görülebilir ve anlaşılabilir derecede haksızlık olarak algılanan devlet gücüne karşı kamuya açık olarak güç kullanmadan gerçekleştirilen protesto eylemi.

  • Sade tanım: yasaların değişmesini isteyen; aleni, şiddetsiz, vicdani ve siyasi yasadışı eylemler.

Başlıca Unsurları

Sivil itaatsizliğin başlıca unsurlarıyla konuşmasına devem eden Koç bunları, "yasaya aykırılık, şiddetsizlik, kamuya açıklık ve çiğnenen pozitif hukuk normunun yaptırımına katılma ve katlanma tutumu" alt başlıkları altında değerlendirdi.

Cezaevine Girme Hakkı!

Sivil itaatsizliğin tarihinden kısa kesitler sunan Koç şunları kaydetti; "Amerika'da Henry D. Thoreau, 1946 yılında "kelle vergisi" ödemeyi kabul etmediği için bir geceliğine cezaevine girdi.  Yerel polisin Sam Staples'in 'paraya sıkışıksan vergini ben ödeyebilirim' önerisi ve 'olup bitenden hoşlanmıyorsan istifa et' tehdidini reddetti. Dikkatleri kölelik karşıtı harekete çekebilmek için tutuklanmayı tercih ettiğini söyledi. Bir yakını tarafından borcu ödendi.  Thoreu bu duruma karşı çıktı. Cezaevinde kalmasının hakkı olduğunu söyledi. 'zorla çıkartılacağı' yanıtını aldı. Mecburen dışarıya çıktı. Olaydan sonraki ilk görüşmelerinde, kölelik karşıtı hareketin önde gelen isimlerinden Ralp Wald Emerson kendisine neden içeriye girdiğini sordu. Thoreu, 'sen ne diye girmedin?' diyerek anlamlı bir cevap verdi. Cezaevinden çıktıktan sonra eylemlerini ve cezaevine giriş öyküsünü merak eden kasaba halkına konferanslar verdi. Thoreu'nun bu konferanslarda anlattıkları daha sonra 'Resistance To Civil Government' başlıklı bir manifestoya dönüştü. Bu manifesto Türkçeye de, 'Sivil itaatsizlik' başlığıyla çevrildi."

Sivil İtaatsizlik ve Müslümanlar

Hindistan, Danimarka, Amerika ve Türkiye'deki sivil itaatsizlik eylemlerinden de örnekler veren Koç, Müslümanlar olarak kavrama yaklaşımımızı değerlendirdi. Gerekli görülmesi durumunda kavrama başvurulabilineceğini ifade eden Koç, bu noktada temel belirleyici olanın "kimliğimizi belirleyen temel ilkeler çerçevesinde bir usul belirleyip ona göre mücadele etmek" olarak özetledi.

Pasif Direniş Hakkı

İlk müzakereci olarak söz alan Mehmet Ülsen, sivil itaatsizliği tarihi gelişiminden bazı örneklerle "pasif bir direniş hakkı" olarak özetledi.

Konuşmasında Hindistan'da İngiliz sömürgesine karşı sivil itaatsizlik eylemlerini başlatan Mahatma Gandhi'nin mücadelesinden de bahseden Ülsen, Gandhi'yi sivil itaatsizliğe götüren nedenleri irdeledi ve bu eylemlerin neler olduğunu özetledi. 

Türkiye'deki sivil itaatsizlik eylemlerin örnekler veren Ülsen, eylemin ilk olarak 1995 yılında DSKG (Düşünce Suçuna Karşı Girişim) tarafından "Türk Ceza Kanununda Düşünceyi Suç Sayan Maddelerin Kaldırılması" amacıyla verildiğini söyledi.

"Zihnimizi Batı Düşüncelerinden Arındırmalıyız"

İkinci müzakereci olarak söz alan Tuncay Yerlikaya ise, eleştirel tarzda bir kez daha konuyu irdeleyerek Müslümanlar olarak yaklaşımımızın nasıl olması gerektiği noktasına odaklandı.

"Sivil itaatsizlik" kavramının Batı'ya ait bir kavram olduğunun altını çizen Yerlikaya, birey ve kurum olarak buna benzer düşüncelerden ayrışmanın ve İslam'ın temel ilkelerine dayanmanın gereğinden bahsetti.  

Öncellikle "zihnimizi Batılı düşünce kodlarından arındırmalıyız" diyen Yerlikaya, "sivil örgütlenme" ve "sivil itaatsizlik" gibi kavramların "içtihadi bir mesele" olduğunu dolayısıyla bu kavramların İslami kimliğe uygun olarak yeniden tanımlanmasının gerekli olduğunu ifade ederek sözlerini sürdürdü.

Katılımcılardan gelen katkı ve sordukları soruların cevaplanmasıyla seminer sona erdi.

Islah-Haber

Önceki ve Sonraki Haberler