Eynesil’de "Tevhid ve Şirki Ayrıştırmak" Semineri

Eynesil’de "Tevhid ve Şirki Ayrıştırmak" Semineri

Özgür-Der Eynesil Temsilciliğinde, ‘Bir Furkan Eylemi; Tevhid ve Şirki Ayrıştırmak’ konulu semineri Hopa Yeryüzü Kültür Derneğinden Eğitimci Bahattin Yılmaz sundu.

Özgür-Der Eynesil Temsilciliğinde ,'Vahiyden Hayata' ana başlıklı seminerlerin ilki olan 'Bir Furkan Eylemi; Tevhid ve Şirki Ayrıştırmak'konulu semineri Hopa Yeryüzü Kültür Derneğinden Eğitimci Bahattin Yılmaz sundu.

Yeryüzü Kültür Derneğinden Eğitimci BahattinYılmaz Şunları söyledi;

İnsanın yaratılış amacı sadece Allah'a ibadet etmek yani kulluktur. Kulluğun temelinde ise doğru-sahih iman yatmaktadır. İmanın nasıl olması gerektiği konusu tevhid ve şirk konusunu eksene almaktadır. Ancak şirk bulaşmamış bir iman, Allah katında iman olarak kabul edilebilir.

Gerçek manada mü'min olabilmek için "La ilahe illallah, Muhammedun Rasulullah" cümlesinin manasını kavrayıp, benimsemek ve dil ile de söylemek gerekmektedir. Ardından bu sözün gerektirdiği şekilde yaşamak, hayatımızın her anında ölene dek bu sözün gereğini yerine getirmek gerekmektedir. Kelimeyi tevhidin Türkçe anlamı şudur: "Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed O'nun Rasulüdür." Bu durumda ilah kavramını anlamak gerekmektedir. İlah kelimesi Arapça olup, kök olarak tabiatüstü kudret ve otorite sahibi, sevgi ve korku ile sığınma ve ibadet edilme ihtiyacı duyulan, aklın kavramasından ve gözlerden gizli olan varlık manasına gelir. Yerleri ve gökleri ve gayb âlemini yoktan var eden ve her iki âlemde yarattığı tüm varlıklar üzerinde mutlaka geçerli olan kanunlar koyan, her iki âlemde tek güç ve kudret sahibi olup, bu mutlak hâkimiyeti bütün varlıkları kuşatan, bu nedenle kendisine kulluk edilmeye layık tek varlık olan Allah'tır.

Göklerde ve yerde olanların tamamı tevhidin en büyük delilidir. Çünkü bu muhteşem âlem, kendisini yaratan ve ayakta tutan, tüm varlıklar üzerinde hâkimiyeti olan âlemler üstü bir varlığa ihtiyaç duyar. Yerlerin ve göklerin ayakta durup bozulmaması, yüce Allah'tan başka küçük de olsa güç kudret sahibi başka bir varlığın olmadığının en büyük delilidir. Gerek bu dünyanın gerekse gayb âleminin mahiyeti, insanın yaratılış sebebi, bu dünya hayatının anlamı, ölüm ve ötesi, ahiret hayatı gibi sorulara Kuran'ın verdiği cevaplardan oluşan varlık ve hayat bilincine "tevhidi dünya görüşü" demekteyiz. 

Kelimeyi tevhidin anlamını kavramak, onu kabul etmek ve söylemek, Kuran'ı okuyup anlamak, peygamberi tasdik etmek-sevmek dünyada ve ahirette kurtuluşa ermek için yeterli değildir. Kuran'dan hidayet bilgilerini elde eden bir müslümanın bu bilgileri kullanarak hayatının her anında yaşaması gerekmektedir. Buna Kuran Salih amel demektedir.

Kuran, iman ve Salih ameli birlikte zikretmektedir. Buradan iman ve Salih amelin tek başlarına bir şey ifade etmediğini anlamaktayız. Bir müslümanın Salih amel işlemesi demek, onun İslama uygun bir takım işler yapması değil, bütün hayatının islama uygun olması demektir. Salih amel, kişinin tevhidi kavradığının ve iman ettiği iddiasının bir kanıtıdır. İnsanların iman iddiaları ancak ameline bakılarak dikkate alınmaktadır. Âlemler üzerinde tek hâkim ve otorite olan ilah, Allah'tır.

İnsanlar tevhid gerçeğinden habersiz ve anlamının idrak edilmemiş olmasından ötürü Allah'ın varlığını kabul etmenin kelimeyi tevhidi gerçekleştirmek ve Müslüman olmak için yeterli olduğunu sanmaktadırlar, ancak bu Müslüman olmak için asla yeterli değildir. İman ancak tevhidi bilince sahip olunup şirkten kaçınılırsa olur. Böyle bir imandan da yüksek ve dalları her yöne yayılmış ve her daim güzel ve faydalı meyve veren bir ağaç misali her daim salih amel üreten bir islam yükselebilir. Şirk karışan bir iman ise, her an yıkılmaya aday, acı ve faydasız meyveler veren bir ağaç gibi olup, ne dünyada ve nede ahirette bir fayda sağlamaz.

Program Hopa Yeryüzü Kültür Derneğinin Kemalpaşa 'da ki faaliyetleri üzerinden tecrübe aktarımıyla sona erdi.

eynesil-20141221-02.jpg

Önceki ve Sonraki Haberler