Müslüman Kadının Kimliği ve Başörtüsü

Müslüman Kadının Kimliği ve Başörtüsü

Müslüman Kadının Kimliği ve Başörtüsü konusunu Zehra Türkmen, 9 Mart Cumartesi Eynesil Özgür-Der’de,10 Mart Pazar Kemalpaşa Yeryüzü Kültür Derneğinde,10 Mart Pazar Borçka Diyanet-Sen’de sundu.

Özgür-Der Eynesil Temsilciliği’nin bayanlara yönelik düzenlediği seminerlerin ilki olan ‘Müslüman Kadının Kimliği ve Başörtüsü’ konulu semineri Zehra Türkmen sundu.

‘Müslüman Kadının Kimliği ve Başörtüsü’ konulu seminerin sunuculuğunu Eynesil Özgür-Der Kadın Komisyonundan Kadriye Çalık yaptı. Zehra Türkmen kısa takdiminden sonra sunumunu yapmak üzere kürsüye davet edildi.

eynesil-20130311-01.jpg

eynesil-20130311-02.jpg

eynesil-20130311-03.jpg

Hopa-Kemalpaşa Yeryüzü Kültür Derneğinin düzenlediği ‘Müslüman Kadının Kimliği ve Başörtüsü’ konulu semineri Zehra Türkmen sundu. Programın sunuculuğunu Ayşe Barsbay yaptı. Program Vildan Topaloğlu’nun Kuranı Kerim tilavetiyle devam etti. Yeryüzü Kültür Derneği Başkanı Şükran Yılmaz kısa açılış konuşması yaptı. Zehra Türkmen takdimi yapıldıktan sonra sunumunu yapmak üzere kürsüye davet edildi.

kemnalpasa-20130311-01.jpg

kemnalpasa-20130311-02.jpg

kemnalpasa-20130311-03.jpg

Artvin-Borçka Diyanet-sen’in Halk Eğitim konferans salonunda düzenlediği ‘Müslüman Kadının Kimliği ve Başörtüsü’ konulu semineri Zehra Türkmen sundu. Programın sunuculuğunu Kevser Türk yaptı. Program Cihan Çelik’in Kuranı Kerim tilavetiyle devam etti. Programda İmam Hatip öğrencilerinden İbrahim Aydoslu ilahi dinletisi yaptı. Zehra Türkmen takdimi yapıldıktan sonra sunumunu yapmak üzere kürsüye davet edildi.

borcka-20130311-01.jpg

borcka-20130311-02.jpg

borcka-20130311-03.jpg

Zehra Türkmen programda şunları söyledi;

Bugünkü egemen kültürü ve yaşam tarzını biçimlendiren kapitalist değerlerdir. Kapitalist anlayış, hayatı erkek egemen bir kültürle okur ve bireyselleştirdikleri insanları kendi tüketim pazarı için meta olarak görürler. Bu pazarda en fazla meta ve kışkırtma aracı kadın olmuştur. Küresel kapitalist sistemde kadın ya bir haz objesidir ya da erkeğin biçtiği kalıpları yerine getiren koşuya geç başlamış bir yarışçıdır. Bu kuşatma içinde kadın, genellikle kadınlığıyla birlikte özgün bir şahsiyet olarak algılanmaz.

İslam kadını istismar eden yolları kapamış, kadına olan fıtri ilgiyi özel ve mahrem hayatla sınırlandırmıştır. İslam, kadının düşünsel, kültürel, ekonomik, siyasi ve şahsiyetiyle ilgili insani ilişkilerinin genel ve sosyal hale gelmesini istemiştir. Kuranı Kerim kadına genel ve sosyal fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için ölçüler koymuştur. Buda el, yüz ve ayaklar hariç kadının dişiliğini örten tesettürdür. Tesettür erkek-kadın olsun rabbimizin bir emridir. Takva giden yolda bir araçtır. Ölçülerini de Rabbimiz Kuranı Kerimde belirtmiştir.

Müslüman Kadının Gelişen Rolü

Müslümanların Osmanlı sonrası çökmüş bir sosyal yapısı ve bulanmış bir kültürü vardı. Yeni kurulan rejim modernleşmeyi ve batılı yaşam tarzını yukarıda aşağıya dayatıyordu. Bakanlar, milletvekilleri ve devlet memurları değişimin öncüleriydi. Hanımlarının önce çarşafları çıkartılıyor, eşlerinin yanında resmi toplantılara katılıyorlar, tertip edilen cumhuriyet balolarında dans ediyorlardı.

1960–1970 yıllara kadar toplumda örtülülük bir kimlik değil, ancak geçmiş adetlerin yansıttığı o dönemde tam tesettürlü genç kıza rastlamak mümkün değildir. Bu dönemde Şule Yüksel Şenler laik yaşam tarzından etkilenmiş ve karasızlık içeren fiyonklu veya yarım baş başörtü modelini aşarak sıkma baş modelini gündemleştirmiştir. Amaç çıplaklık yok olsun, çıplaklık örtülsün.

Bu dönemde Şule Yüksel Şenler’in dört bir yanda konferanslar vermesi, tevhidi uyanış sürecinin Kuranı doğru anlama çabaları ve İran İslam inkılâbında kadınların ön planda olması, Seyyid Kutup, Mevdudi ve daha birçok ıslah önderinin kitaplarının Türkçeye çevrilmesi sosyal alanda Müslüman kadının gelişimine olumlu etki etmiştir.

Yeni dönemde genç kızların tesettür konusunda rahat meşrep takılmaları yozlaşmayı artırıyor. Bizler 28 Şubat sürecinde yaşanan mücadeleleri genç kuşaklarımıza anlatmamız lazım ki gelinen sürecin değerini anlasınlar.

Kadınlar Günü, Feminizm ve Müslüman Kadın

8 Mart Dünya Kadınlar günü neyi simgelemektedir? Öncelikle belirtmeliyiz ki, Avrupa’da ve Amerika’da ikinci sınıf muamelesi gören, itilen, kakılan, emeği sömürülen kadının haksızlıklara baş kaldırması, adil olana yönelmesi fıtri bir arayıştır. Ancak Batı’daki bu fıtri arayış giderek kadına ontolojik ayrıcalıklar kurgulayan feminizmle bağdaştırıldı.

Feminizm, eşit işe eşit maaş söylemiyle 1960’larda,sınırsız özgürlük anlayışıyla da 1980’lerde ortaya çıktı. Feminist hareketler 80’ler öncesinde ‘İlerici Kadınlar Derneği’ ile gündeme geliyordu.1984’de ‘Mor Çatı’ derneği kuruldu. Mor Çatı derneğinin o dönemde sloganı ‘İffetli Kadın olmak istemiyoruz’ dur.

Kuran’da belirtildiği gibi insan önce kadınsılığı ve erkeksiliği ifade etmeyen nötr olan tek bir nefisten yaratılarak çoğaltılmış ve farklılaşmıştı. Kulluk açısından kadın ve erkek aynı hak ve ödevlere muhataptı; ancak cinsler arasında mutlak bir eşitlik söz konusu değildi. Kadın ve erkek arasındaki biyolojik ve psikolojik farklılıklar birbirlerine tahakküm ve üstünlük kurmak için değil, tanışmaları ve hayatı renklendirmeleri için var edilmiştir.

Sonuç olarak; Başörtüsü, Müslüman kadının İslami kimliğini açıkça ortaya koyma iradesini ve moda gibi dayatılmak istenen vahiy dışı değerlere karşı onurlu bir direnişi ifade ediyor.

Başörtüsü her türlü zulme, ifsada, haksızlığa karşı inancını omuzlarında taşıma azmi içinde olan Müslüman kadının kimliğini ifade ediyor. Başörtüsü tüm kirlenmişliğe, bozulmuşluğa, sömürüye karşı takvayı kuşanan Sümeyye yürekli kadınları ifade ediyor. Başörtüsü vahiy karşıtı küresel kuşatmaya, küresel hazlara ve küresel saldırılara karşı küresel bir direnişi ve müslümanca yaşama iradesini simgeliyor.

Program soru cevap bölümünden sonra sona erdi.

 

Önceki ve Sonraki Haberler