AYM'nin Gerekçeli Kararına Beyazıt'ta Protesto

AYM'nin Gerekçeli Kararına Beyazıt'ta Protesto

"Bu da Bizim Kararımız: Başörtüsüz Asla!" Başörtüsü düzenlemesini iptal eden AYM'nin gerekçeli kararı protestolarla karşılandı. İstanbul Beyazıt'ta İÜ önünde toplanan İslami kuruluşlar, Meclis'i yok sayan başörtüsü düşmanlarını protesto etti.

Özgür-Der, Anadolu Gençlik Derneği Üniversite Komisyonu, Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER), Hukukçular Derneği, ve Eğitim Bir-Sen'in gerçekleştirdiği eylemde "İnancımızı ve Kimliğimizi Yok Sayan Hiçbir Kararı Kabul Etmedik; Etmeyeceğiz!" ,"Zulüm Bitene Kadar", "Bürokratik Oligarşinin Dayatmalarına Teslim Olmayacağız! Haklarımızdan ve Özgürlüklerimizden Vazgeçmeyeceğiz!" yazılı pankartlar açıldı. Ellerinde "Allah'ın Emrini Kaldırmaya Mahkemenin Gücü Yetmez", "Anayasa Mahkemesi Oligarşinin Sesi!", "İstiklal Mahkemelerinin Ruhu Anayasa Mahkemesi'nde Yaşıyor!", "AYM'nin Gerekçeli Kararı Akla, Hukuka ve İslam'a Açık Bir Saldırıdır!", "Beyniniz de Dar(be)", "Yaşasın Başörtüsü Mücadelemiz!" yazılı dövizler taşıyan topluluk Anayasa Mahkemesi kararının "yok" hükmünde olduğunu ilan etti.

Anayasa Mahkemesi'nin temel haklara ve özgürlüklere karşı açık bir suç işlediğinin belirtildiği eylemde, askerî oligarşiye de yargı oligarşisine de özgürlüklerimizi teslim etmeyeceğimiz vurgulandı. İslam'ı bireysel ve toplumsal hayattan silme zorbalıklarına ve laiklik sopasıyla toplumu hizaya çekme, şekillendirme ve had bildirme teşebbüslerine karşı mücadele etmeyi sürdüreceklerini belirten konuşmacılar, siyasetin ve toplumun 12 Eylül darbe yasalarıyla rehin alındığına dikkat çekti.

Kur'an-ı Kerim'den ayetlerin okunmasıyla başlayan eylemin sunumunu yapan Murat Özer, öncelikle başörtüsünün Müslümanlar için taşıdığı değere işaret etti. Başörtüsünü laik düzenleri için tehlike olarak algılayan darbeci-çeteci-yasakçı zalimlerin Allah'ın emri hakkında konuşma haklarının olmadığını belirten Özer, AYM'nin akıl, mantık ve hukuktan nasibini almamış gerekçeli kararını asla tanımayacaklarını da sözlerine ekledi. Özer, Allah'a inanan Müslümanların özgürlüklerini direne direne kazanacaklarını ve Allah'ın emrini bireysel ve toplumsal hayatta yaşamlaştırmak için mücadele etmekten asla kaçınmayacaklarını ifade etti.

Eyleme katılan kurumlar adına sırasıyla Anadolu Gençlik Derneği Üniversitesi Komisyonu Başkanı Ömer Çalışkan, ASDER Genel Başkan Yardımcısı Gürcan Onat, Eğitim Bir-Sen 1 Nolu Şube Başkanı Emrullah Aydın ve Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci'nin birer konuşma yaptığı eylemde şu vurgular öne çıktı:

"Anayasa Mahkemesi'nin akla, hukuka ve İslam'a açık bir saldırı teşkil eden gerekçeli kararı biz Müslümanlar için 'yok' hükmündedir. Hukuk cinayetinin işlendiği bu kararla, toplumsal talepler ve Meclis yok sayılmıştır. Askerî bürokrasiden de güç alan AYM, kendini iktidar yerine koymuş, en temel haklara tecavüze yeltenmiştir. AYM, toplumsal gerçeği inkâr eden, hak ve özgürlükler bağlamındaki özellikle İslam'la ilgili toplumsal taleplere blokaj koyan bir kurum niteliğine bürünmüştür.

AYM'nin bu duruşu, Danıştay ve Yargıtay'ın 12 Eylül ve 28 Şubat Askerî Darbeleri adına, laiklik sopasıyla toplumu hizaya çekme, şekillendirme ve had bildirme teşebbüsleriyle paralel bir duruştur. Açıktır ki Yüksek Yargı'nın bu duruşu toplumsal alanda sadece mağduriyet, güvensizlik ve nefret duygularını büyütmektedir. Yüksek Yargı yeni zulümlere dolayısıyla yeni mağduriyetlere imza atmaktan vazgeçmeli ve gecikmeksizin gasp edilen hakların iadesine çalışmalıdır. Halkı laiklik sopasıyla 'tedip' ve 'terbiye' etmeye kalkanlar her türlü hukuksuzluğu kendileri için meşru saymaktadırlar; bu yolda darbeler, muhtıralar, çete cinayetleri icra edilmiş, yetmediği yerlerde yargı yoluyla adalet, hak ve özgürlükleri gasp etmeye çalışmışlardır.

AYM'nin bu kararı da bu hukuksuzluk sisteminin bir uzantısıdır. Halk düşmanı, akıl ve vicdan yoksunu bir zihnin ürünü olarak tezahür eden başörtüsü yasağı, İslam'a olan kin ve nefretin bir sonucudur. İslami kimliğe savaş açanlara karşı İslami kuruluşlar, mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerdir. Müslümanlar olarak haklarımız ve özgürlüklerimiz için; darbeci-çeteci yasakçılara karşı mücadele vermeye devam edeceğiz! Başörtümüzden ve diğer haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz! Onlar ne karar alırlarsa alsınlar; bizim kararımız asla başörtümüzden vazgeçmeyeceğimizdir! Hangi mahkeme ne derse desin; boş ve geçersizdir!"

Konuşmacıların ardından eyleme katılan kurumlar adına ortak açıklamayı Muhammed Göçkün okudu. Açıklamanın tam metnini aşağıda okuyabilirsiniz.

Eylem boyunca "Anayasa Mahkemesi Oligarşinin Sesi!", "Zulme Boyun Eğmeyeceğiz!", "Cübbeli Darbe Düzenine Son!", "Kahrolsun Yargı Despotizmi!", "Yaşasın Başörtüsü Direnişimiz!", "Başörtüsü Onurumuz Koruyacağız!", "Başörtüye Uzanan Eller Kırılır!",  "İnancına Örtüne Kimliğine Sahip Çık!", "Darbeciler Yenilecek Direnenler Kazanacak!" şeklinde slogan atan topluluk tekbirlerle de Allah'ın emrini kimsenin engelleyemeyeceğini deklare etti. Enam Suresi 162. ayetin hep bir ağızdan okunmasıyla protesto eylemi sona erdi.

HAKSÖZ-HABER

BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:

GEREKÇELİ KARARIYLA ANAYASA MAHKEMESİ

TEMEL HAKLARA VE ÖZGÜRLÜKLERE KARŞI

YENİ BİR SUÇ İŞLEMİŞTİR!

23 Ekim 2008

TBMM'de 411 milletvekilinin onayıyla değiştirilen Anayasa'nın 10. ve 42. maddeleri Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından yok hükmünde sayıldı. AYM'nin Meclis'te 411 vekilin onayıyla "Üniversitelerde Kılık Kıyafet Serbestisi"ni mümkün hale getiren yasa değişimini Anayasa'nın değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerini dayanak kılarak iptal etmesi de aylar sonra açıklamış olduğu gerekçeli karar da hukuken ve ahlaken açık bir suçtur. AYM, üniversitelerde başörtüsü yasağını tahkim etmek için inancımızı, toplumsal talepleri, hukuku ve Meclis'i hiçe sayan ve gerekçeli kararları esas alan yeni bir usul icat etmiştir.

AYM'nin temel hak ve özgürlükleri baskı altına alma ve yok hükmünde sayma girişimleri yeni ve şaşırtıcı bir durum değil. Tersine, AYM açıklamış olduğu bu gerekçeli karar ile kuruluş ilkelerine ve tarihi misyonuna gayet uygun davranmıştır. Çünkü AYM, bu gerekçeli kararı ile siyaseti ve toplumu 12 Eylül darbe yasaları adına rehin aldığını bir kez daha ilan etmiştir. AYM'nin açıkladığı bu gerekçeli karar yüksek yargı bürokrasisinin askeri darbe ideolojisine ve stratejisine derin bir sadakat duyduğunu, bireysel ve toplumsal haklara ise hasmane bir tutum takındığını gösteren bir duruştur.

TBMM'de 411 milletvekilinin onayıyla gerçekleştirilen Anayasa değişikliğini yok hükmünde sayan kararını hızlı bir biçimde kamuoyuna ilan eden AYM, ancak dün itibariyle bir gerekçeli karar yayımlayabilmiştir. Anayasa'da açıkça belirtilen "İptal kararları, gerekçesi yazılmadan açıklanamaz!" hükmüne rağmen AYM yaklaşık beş ay sonra gerekçeli kararı açıklayabilmiştir. Bu durum kendileri açısından hem bir çelişki hem de bir suçtur. Ayrıca AYM üyelerinin hukuk, mantık ve ahlak ilkeleriyle bağdaştırılması mümkün olmayan kararına ancak beş ay uğraştıktan sonra bir kılıf bulabildiğine bir delildir. Fakat sorun burada bitmiyor. Bilakis AYM'nin açıkladığı bu gerekçeli karar ile hukuk, siyaset ve toplumsal taleplerin meşruiyeti ve bu taleplerin yaşanılabilir kılınması için yasama ve yürütmenin yargının gölgesinde kalmaya mahkûm olup olmadığı da tartışılacaktır.

AYM, toplumsal gerçeği inkâr eden, hak ve özgürlükler bağlamındaki tüm toplumsal taleplere savaş açan bir kurum niteliğine bürünmüştür. AYM, telafisi mümkün olmayan büyük hak gasplarının faili ve garantörü konumundadır. AYM'nin, Danıştay ve Yargıtay'ın 12 Eylül ve 28 Şubat askerî darbeleri adına, laiklik sopasıyla toplumu hizaya çekme, şekillendirme ve had bildirme teşebbüsleri açıktır ki sadece mağduriyet, güvensizlik ve nefret duygularını büyütmektedir. Yüksek Yargı yeni zulümlere dolayısıyla yeni mağduriyetlere imza atmaktan vazgeçmeli ve gecikmeksizin gasp edilen hakların iadesine dair çalışmalıdır.

İnsanların en temel hak ve özgürlüklerini yok sayan, resmi ideoloji için makbul vatandaşlar üretmeye endekslenmiş akıl ve mantık dışı kurallar hukuk diye, adalet diye yutturulamaz. Kutsal devlet mitolojisi adına bireysel ve toplumsal tercihleri hizaya çekmeyi kendine misyon bellemiş yüksek yargı bürokrasisi ne aklımıza ne inancımıza ne de özgür irademize sınırlar çizemez. Vesayet rejimine de, İslam'ı bireysel ve toplumsal hayattan silme zorbalıklarına da karşı çıkıyoruz. Askeri oligarşiye de yargıçlar oligarşisine de teslim olmayacağımızı; dinimizden, kimliğimizden, haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. 

ADALETİ SAVUNANLAR DERNEĞİ • ANADOLU GENÇLİK DERNEĞİ ÜNİVERSİTE K.  

EĞİTİM BİR-SEN  •  HUKUKÇULAR DERNEĞİ  •  ÖZGÜR-DER

Önceki ve Sonraki Haberler