Başörtü yasağına karşı öğrenci dayanışması

Başörtü yasağına karşı öğrenci dayanışması

Başörtüsü yasağı ve yasakçı zorbalar bugün İstanbul Üniversitesi önünde farklı ideolojik kesimleri temsilen Müslüman ve sosyalist öğrenciler tarafından protesto edildi.

SDP (Sosyalist Demokrasi Partisi) ve Özgür-Der mensubu öğrenciler tarafından organize edilen eyleme okula giremeyen başörtülü öğrencilerin yanı sıra okumakta olan ve arkadaşlarının gaspedilen haklarını talep eden öğrenciler katıldı. Zorbalığa, zulme, darbecilere, yasakçılara, Şemdinlici paşalara ve Ergenekonculara karşı öğrenci dayanışmasının sergilendiği eylemde başörtüsü yasağının yanı sıra Kürt sorunu; 301. madde ve düşünce önündeki engeller; resmi ideoloji; özerk ve özgür üniversite; anadilde, parasız eğitim; darbe düzeni ve militarizm gibi birçok konu da gündeme getirildi. Başörtüsü zulmünün turnusol kağıdı gibi safları ayrıştırdığının vurgulandığı eylemde bu zulme karşı ya yasakçılardan ve darbecilerden ya da özgürlükçülerden yana olunabileceği ifade edildi.

 

"Zorbalığa Hayır; Başörtüsü Yasağına Son!" ve "Yasakçılar Dışarı Bilim İçeri!" yazılı iki pankartın açıldığı eylemde ayrıca "Başörtüsü Yetmez; Tüm Yasaklar Kalksın!", "Postal Dışarı, Bilim İçeri!", "Yasakçılar Haddini Bilecek; Başörtümden Elini Çekecek!", "Ergenekon Rektörleri Dışarı; Üniversitelere Özgürlük!", "Başörtüsü Allah'ın Emri; Özgürlüğün Simgesidir!", "Hukuk Kılıfına Sarılmış Despotizme Geçit Yok!" yazılı dövizler taşındı.

 

Özgür-Der öğrenci gençliğini temsilen konuşan Zehra Ergül Kaya, 11 yıldır başörtüsü mücadelesini sürdürdüklerini ve hiçbir zaman yasakçılara teslim olmayacaklarını belirtti. Bu meydanlarda başörtüsü için olduğu gibi Kürt sorunu, militarizm, TCK 301, F tipi cezaevleri vb. birçok toplumsal olaylarda tavır belirlemek için de çok defalar toplandıklarını belirten Zehra Kaya, "Yasakçılar duysun ki biz buradayız, onurumuz ve özgürlüğümüz için direnmeye devam edeceğiz!" dedi. Başörtüsünün Allah'ın emri olduğunu söyleyen Zehra Kaya, yasakçı zorbaların asla kimliklerini teslim alamayacaklarının altını çizdi. Akademisyenlere de seslenen Zehra Kaya, kendilerinin çeteci oluşumların yanında yer aldıklarını belirtip özerk, özgür ve ilim yuvası haline getirilmiş bir üniversite talep ettiklerini; herkes için adalet istediklerini; siyasi düşüncelere yönelik baskıların olmadığı bir öğretim sisteminin işletilmesi gerektiğini ifade etti. Zehra Kaya, sözlerini, farklı ideolojik kesimlere mensup öğrenciler olarak yasakçılara ve darbecilerin karanlığında örgütlenenlere bu öğrenci dayanışmasıyla en anlamlı cevabı verdiklerini belirterek noktaladı.

 

SDP'li gençliği temsilen konuşan Öğrenci Postası mensubu Ozan Kaya, sosyalistler olarak başörtüsü konusunda bir vicdan muhasebesinin gerekliliğine işaret ederek sözlerine başladı. Başörtüsü yasağına karşı "ama"sız bir şekilde tavır alınmasının önemine değinen Ozan Kaya, ikirciksiz ve tutarlı bir tavrın özgürlüklerden yana alınan tavır olduğunu belirtti. Başörtüsünü yasaklayanların ve kılık kıyafet dayatmasında bulunanların militarist güçler olduğunu belirten Ozan Kaya, başörtüsünün yanı sıra öğrenci gençliğin diğer sorunlarını da gündeme taşıdı. Üniversitelerde soruşturmalarla muhalif öğrencilerin susturulmaya çalışıldığını belirten Ozan Kaya, parasız, bilimsel, anadilde eğitimin mümkün olduğu ve yasakların olmadığı bir üniversite istediklerini söyledi. Başörtüsü yasağına karşı çıkmamanın darbecilerle aynı safta yer almak anlamına geleceğini sözlerine ekleyen Ozan Kaya, son olarak öğrenci gençliğin tüm sorumlarını ancak bir arada yürüteceği ortak mücadele ile aşabileceğini belirterek konuşmasını bitirdi.

 

Anadolu Gençlik Derneği mensubu öğrencilerin de destek verdiği eylem boyunca sık sık "Herkes İçin Adalet Başörtüye Özgürlük!", "Yaşasın Öğrenci Dayanışması!", "Darbeciler Yenilecek Direnenler Kazanacak!", "Direniş Adalet Özgürlük!", "Yasakçılar Yenilecek Üniversiteler Bizimle Özgürleşecek!", "Cunta Dışarı Öğrenciler İçeri!", "Eşit Parasız Anadilde Eğitim!", "Darbeci Rektörler Yargılansın!", "Uyan Diren Özgürleş!", "Zulme Karşı Omuz Omuza!", "Yaşasın Halkların Kardeşliği!" "Militarizme Hayır Eğitime Özgürlük!" vb sloganların atıldığı eylem son olarak Yasemin Deliduman tarafından ortak hazırlanan basın bildirisi okunmasıyla sona erdi. Basın açıklamasının tam metni aşağıdadır.

 

HAKSÖZ-HABER

Foto: Muharrem Baykul

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Basın Açıklamasının Tam Metni:

HERKES İÇİN ADALET; BAŞÖRTÜSÜNE ÖZGÜRLÜK!

Üniversitelerde başörtüsü yasağı uygulamasını kaldırmayı hedefleyen anayasa değişikliğine rağmen rektörler eliyle gerçekleştirilen yasakçı zihniyetin hukuksuz uygulamaları devam ediyor. Yasal düzenlemeyle kapılarını açan bir kısım üniversite ise Danıştay'ın halkın iradesini yok sayan; insanların haklarını, inançlarını, kimliklerini ve taleplerini görmezden gelen kararıyla kapılarını başörtülü öğrencilere kapatmış bulunmakta. Türkiye'de temel haklar ve özgürlükler önünde ciddi bir bürokratik oligarşi barikatı bulunduğu gerçeği karşısında farklı ideolojik kesimlere mensup öğrenciler olarak adalet ve özgürlük taleplerimizi haykırmak için buradayız.

 "Üniversite öğrencileri başörtüleriyle okullarına girebilmeliler mi? Başörtüsü, laik cumhuriyet değerlerini sarsar mı? Üniversitelerde ayrımcılık ya da başı örtülü olmayanlar üzerinde bir baskı oluşur mu?" odaklı yürüyen başörtüsü tartışmalarına biz öğrenciler hak, hukuk, adalet ve özgürlük penceresinden yaklaşmaktayız. Bu yönüyle başörtüsünün yasaklanmasını açık bir hukuksuzluk olarak görüyor ve asıl ayrımcılığın yasakçılıkla neşvü nema bulduğunu belirtiyoruz. Kılık kıyafet dayatmasını ve eğitim/öğrenim hakkının gaspedilmesini zorbalık olarak tanımlıyor ve üniversitelerin kapılarının herhangi bir ayrım, sınır ve şart olmaksızın başörtülü öğrencilere açılmasını talep ediyoruz.

Egemenler nezdindeki başörtüsü tartışmaları, her şeyden evvel usulen mevzunun içini boşaltan bir tarzda sürmektedir. "Laikçi"ler, Kürt sorununda da yılmaz sürdürücüsü oldukları "korku siyasetleri"ni burada da sürdürmüşler ve medyanın da eliyle başörtüsünü adeta bir "öcü" gibi lanse ederek özgürlükleri gaspetme yoluna gitmişlerdir. Orducu, darbeci geleneğin bugünkü temsilcileri kurguladıkları bu korku siyaseti üzerinden kendileri ülkeyi bölerek gerginliğin bizzat kaynağı olmuşlardır. Oligarşi düzeni; yargısından askerine, sermayedarlarından medyasına, darbeci gençliğin örgütlendiği "sivil" görünümlü derneklerden akademisyen kimlikli üniversite bürokrasisine kadar halkın değerlerini tehlike olarak addetmiş ve halk düşmanı olduklarını bir kez daha göstermişlerdir.

Bizler öğrenciler olarak, bugün söz hakkının kendimizde olduğunu ilan ediyor ve halk düşmanlarının ülkenin kaderini belirlemesinin karşısında yer aldığımızı ifade ediyoruz. İttihat Terakki'den Tek Parti Yönetimi'ne, 27 Mayıs'tan 12 Mart'a, 12 Eylül'den 28 Şubat'a; Susurluk'tan Şemdinli'ye, Atabeylerden Ergenekon'a darbecilerin gölgesinde örgütlenenler karanlık dünyalarına biz öğrencileri alet edemeyecekler. Başörtüsünü yasaklayarak, Kürt halkının meşru taleplerini yok sayarak, 301. madde ile düşünce önünde büyük bir barikat oluşturarak, muhalif düşünenleri F tipi hücrelere tıkarak, eğitim adı altında Kemalist resmi ideolojiyi genç beyinlere aşılayarak, üniversitelerde tek-tipçi ve ezberci bir eğitim sistemi dayatarak bizi teslim almaya çalışanlar bilsinler ki özgürlüklerimizi asla teslim alamayacaklar.

Açıkça ifade etmeliyiz ki bu ülkede tehdit ve gerginlik kaynağı olanlar başörtülü öğrenciler değil; bir avuç azınlık olan oligarşik güçlerdir. Gerginliğin kaynağı aranıyorsa bir yandan sınırları da aşarak ülkenin gençlerini bölgedeki kirli savaşta birbirlerine kırdıran, öte yandan laikliği korumak adına özgürlüklere savaş açan darbeciler ve hukuksuzluğun mimarı yasakçılara bakmak yeterli olacaktır. Darbe anayasasıyla ve iç hizmet kanunuyla tahkim edilen militarist anlayış ve askeri vesayet rejimi tasfiye edilmeden ve ülkedeki tüm hukuksuzlukların sorumlusu olan darbeciler/yasakçılar yargılanmadan bu gerginliğin ortadan kalkacağı da yoktur.

Altını kalınca çiziyoruz ki öğrenci gençliğin sorunları aleni ve ortaktır. Kurtuluşun yolu da 'bir aradalık'tan geçer. Haksızlık, zulüm, hukuk, özgürlük hepimizin derdidir. Herkes için adalet ve başörtüsüne özgürlük talebi ortak vurgumuzdur. Parasız eğitim, özerk ve özgür bir üniversite hepimizin talebidir. Resmi tarih ve Kemalist resmi ideolojinin ne kadar bilimsellikten uzak olduğu, tek-tip düşünen robot bireyler yetiştirmeyi güttüğü görülmelidir. Üniversite yönetimlerinde biz öğrencilerin, üniversitelerin gerçek sahiplerinin ne kadar söz sahibi olabildiği ortadadır. Soruşturmalar, bilim yuvası olması gereken üniversitelerdeki polis ve özel güvenlik birimlerinin baskısı, özgürlükten bahsedenin kafasına indirilen polis copu hepimizin sorunlarıdır. Yurtlar, yemekhaneler, kira derdinden bahsetmek ise malumun ilamıdır. Yanı başımızdaki öğrenci arkadaşlarımıza karşı bizi düşmanlaştırmak isteyen şoven politikalar da hepimizin derdi olup anadilde eğitim/öğrenim talebi meşru bir haktır.

Bizler, anayasada da tanımlanan öğrenim hakkının önünde hiçbir 'ama'nın olamayacağını belirtiyoruz. Kimse kılık-kıyafeti veya dini inancının gereklerini yerine getirdiği gerekçesiyle bu hakkından mahrum edilemez diyor ve başörtüsünün yasaklanmasını "zorbalık" olarak addediyoruz. Ve bizler özgürlükler sorununu, ikirciksiz ve ayırt edilemez bir mesele olarak kavrıyoruz. Özgürlük mevzubahsinde "Şu kadarı olur, o kadarı olmaz!" diyen mantığın tam karşısında dikiliyoruz.

SDP Öğrenci Gençliği

Özgür-Der Öğrenci Gençliği

Önceki ve Sonraki Haberler