Bu Pis Kokular Çürümüşlük Değil de Nedir?

Bu Pis Kokular Çürümüşlük Değil de Nedir?

Özgür-Der: “Bürokratik iktidar seçkinlerinin iktidar alanlarını koruma uğruna açıkça kaostan medet ummaları bu ülkede halkın nasıl bir tehlike altında olduğunun somut ifadesidir.”

Yüksek yargının nasıl bir kirlilik içerisine sokulduğuna ilişkin iddiaları güçlendiren yeni bir ses kaydının ortaya çıkması üzerine bir açıklama yapan Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, bu ülkede hukukun değil, keyfiliğin cari olduğu eleştirilerinin bir kez daha doğrulandığını belirtti.

Ergenekon davası sanıklarını kollama çabalarından referandumun reddedilmesine, Abdullah Öcalan'a görev verilmesinden kaos üretmenin faydalarına kadar bir dizi konuda serdedilen ifadelerin "Ergenekon kardeşliği" iddialarını destekler mahiyette olduğunu ifade eden Kaya, oligarşinin bir kez daha açığa vurduğu halk korkusunun daim olmasını diledi.

Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklama:

BU PİS KOKULAR ÇÜRÜMÜŞLÜK GÖSTERGESİ DEĞİL DE NEDİR?

31 Ağustos 2010

Yüksek yargının nasıl bir kirlilik içerisine sokulduğuna ilişkin iddiaları güçlendiren yeni bir ses kaydı ile karşı karşıyayız. Dün internet sitelerine düşen ve bugün yazılı basında ayrıntılı biçimde yayınlanan kayıtlar yüksek yargının bizzat kendi mensupları eliyle kirletildiğini, sadece hukukun çiğnenmesine değil, siyasi operasyonlara da alet edildiğini ortaya koymaktadır.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi üyesi Hamdi Yaver Aktan ile başka iki Yargıtay üyesi arasında geçtiği iddia edilen konuşmalarda Ergenekon davası sanıklarını kollama çabalarından referandumun reddedilmesine, Abdullah Öcalan'a görev verilmesinden kaos üretmenin faydalarına kadar bir dizi konuda serdedilen ifadeler normal bir hukuk devletinde derhal soruşturma başlatılıp, ilgili kişilerin açığa alınmasını gerektiren vahim beyanlardır. Ne var ki, ismi geçen kişilerle ilgili herhangi bir işlemin yapılmayacağını ve Hamdi Yaver Aktan'ın koltuğunda oturmaya devam edeceğini tahmin etmemiz zor olmuyor. Buna karşın daha önce de yaşandığı üzere, bu kumpasa dikkat çeken, kamuoyunda bu vahim iddialarla ilgili oluşan soruları gündemleştirerek cevap arayanlar hakkında yine sindirme amaçlı davalar açılması ise kuvvetle muhtemel!

İddia edilen görüşmede dillendirilen bazı hukuka aykırılıkları ayrıntılarına girmeksizin hatırlatmakta yarar var. Ses kaydı, YSK'nın referandumu seçimle bir tutarak 120 günlük süre kararı vermesinin AYM'nin verebileceği bir iptal kararına zaman kazandırmak amaçlı olduğu iddiasını desteklemektedir. Bu durum ülkede hukukun değil, keyfiliğin cari olduğuna dair eleştirileri doğrulamaktadır.

Ergenekon sanığı İlhan Cihaner'in serbest bırakılmasında etkin rol oynayacak kişinin Yargıtay Başkanlığı ile ödüllendirileceğine ilişkin sözler yüksek yargıda liyakat kriterinin mahiyetine dair ilginç bir yaklaşım sunmaktadır.

Ulusalcı-devletçi zihniyetin şampiyonluğu yapan çevrelerin, Kürt ulusalcıları ile irtibatları ve bilhassa referandum sürecinde BDP'ye yükledikleri misyon laiklik temelinde buluşmalarının zor olmadığını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda Kürt halkı yobazlıkla itham edilirken, Kürt ulusal hareketinin temsilcilerine övgüler düzülmesi ve yine Öcalan'la kader birliği içinde olunduğu anlamına gelen sözler kamuoyunda uzun bir süredir dillendirilen "Ergenekon kardeşliği" iddialarını destekler mahiyettedir.

Bürokratik iktidar seçkinlerinin iktidar alanlarını koruma uğruna açıkça "kaos"tan medet ummaları bu ülkede halkın nasıl bir tehlike altında olduğunun somut ifadesi olmuş; egemenlerin çatışmadan, kargaşadan beslendikleri iddialarını güçlendirmiştir.

En önemlisi de aynı ses kaydında açıkça ifade edildiği üzere bu ülkede egemenlerin halk korkusu yaşadıklarının, halka güvenmediklerinin, halkı değersiz gördüklerinin bir kez daha beyan edilmesidir. Tam da halkoylaması arifesinde bir kez daha açığa vurulan bu durumu gayet anlamlı bulduğumuzun altını çiziyor, bürokratik oligarşinin halk korkusunun daim olmasını diliyoruz.

ÖZGÜR-DER

Önceki ve Sonraki Haberler