Darbe İfşaatları Yine Görmezden mi Gelinecek?

Darbe İfşaatları Yine Görmezden mi Gelinecek?

Türkiye çok partili sisteme geçilmesinden bu güne kadar halk iradesinin ve siyasetin üzerine bir kabus gibi çöken darbe tehdidinden yakasını bir türlü kurtaramıyor.

Türkiye çok partili sisteme geçilmesinden bu güne kadar  halk iradesinin ve siyasetin üzerine bir kabus gibi çöken darbe tehdidinden yakasını bir türlü kurtaramıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaştığı bir dönemde oligarşik zihniyet çevrelerinin yine fazla mesai yapmaya başladıkları ve sürekli bir gerilim politikası ile siyaseti ve seçimleri belirlemeye çalıştıkları görülüyor. İşte böylesi karanlık girişimlerin yoğunlaştığı bir ortamda darbeci kirlilikle hesaplaşmanın önemi kendini daha fazla hissettirmekte.  

Nokta dergisinin bugün piyasaya çıkan sayısında yer verilen Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Oramiral Özden Örnek'e ait günlük notları bu somut duruma ışık tutmakta. Sözkonusu notlar Türkiye'de ordu içinde darbecilik olgusunun ne ölçüde yaygın ve kurumlaşmış bir hastalık olduğunun ilk elden belgeleri olarak görülmelidir. Daha önce kısmen basına yansıyan bu notlara ilişkin olarak Oramiral Özden'in açıkça yalanlama yoluna gitmemesi/gidememesi ve dolaylı ifadelerle şahsına ait günlük bilgilerinin doğruluğunu teyit etmesi konunun geçiştirilmemesi gerektiğinin bir delili olmalıydı. Ama olmadı! Merkezinde askerlerin yer aldığı pek çok olayda olduğu gibi başta hükümet ve yargı olmak üzere ilgili kurumlar, medya ve kamuoyu konunun üzerini örttü. Şimdi ortaya konan notlar ise artık hiçbir şekilde görmezden gelinemeyecek, üzeri örtülemeyecek boyutlarda bir skandal, müthiş bir kirlilik ve açık bir suç teşkil etmekte.  

Sözkonusu notlarda neredeyse tüm kuvvet komutanlarının darbe gündemli olarak çalışmalar yürüttükleri, cunta oluşturdukları, başta amirleri konumundaki Genelkurmay Başkanı olmak üzere hiyerarşi zincirini hiçe saydıkları, hükümeti devirme planları yaptıkları, kamuoyunda darbeye destek sağlaması için medya patronları ve çalışanlarıyla ve birtakım meslek örgütleri ve sendika şefleriyle temas içinde oldukları ilk elden itiraf edilmektedir.  

Şimdi soruyoruz: Bu kadar açık beyanlar, bilgiler ortadayken hala susulacak mıdır?  

Her konuda konuşma hakkını kendinde gören Genelkurmay doğrudan kendisini ilgilendiren bu korkunç ifşaatlar hakkında ne yapacaktır? Yoksa TSK, "Andıç" konusunda takındığı tavrı sürdürecek ve bu kez de cunta oluşumlarını es geçip, bu konunun medyaya kimler tarafından yansıtıldığını mı soruşturacaktır?  

Savcılar TCK'nın "anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs" olarak vasfettiği açık bir suç oluşumuna karşı yine harekete geçmeyecekler midir? Başbakan'ın 7 yıl önce bir radyo programında sarfettiği "sayın" sözünü inceleme başlatmak için yeterli bulan bir yargı mekanizmasının asker söz konusu olduğunda takındığı suskun, umursamaz tutum Türkiye'de "adalet" mekanizmasından bahsetmeyi gülünç kılmakta değil midir?  

Hükümet ve Meclis temsil ettiği halk iradesini teslim almaya yönelik zorbalık girişimlerini görmezden gelmeye devam edecek midir? Siyasilerin "aman ortam gerilmesin" gerekçesinin ardına sığınarak geliştirdikleri korkak, pısırık tutumun Türkiye'yi asla içinden çıkılamaz bir biçimde koyu bir diktatörlüğe sürüklediği ve darbecileri azgınlaştırdığı nasıl görülmez?   

Ve medya, meslek örgütleri, sendikalar ve en genelde kamuoyu bu çirkinlikleri, hukuksuzlukları daha ne zamana kadar bir kambur gibi sırtında taşımaya devam edecektir? Ortaya çıkan bu açık kirlilikten arınmak ve süngü gölgesinde sürdürülen "demokrasi" oyununda figüran rolünü reddetmek için tavır koyma onuruna ne zaman sahip çıkacaktır?   

Herkesi bu karanlık gidişata, bu kirliliğe "yeter" demeye ve ilgilileri sorumluluklarını üstlenmeye, çağırıyoruz. Darbe suçtur! Darbeciler ve işbirlikçileri yargılanmalıdır! 

Özgür-Der Genel Merkezi 

Önceki ve Sonraki Haberler