Darbeciler Yargılansın!

Darbeciler Yargılansın!

Darbe planlayanların hâlâ iş başında olduğunu ifade eden Özgür-Der, bugün Fatih Saraçhane Parkı’nda darbecilerin yargılanması; Sarıkız, Ayışığı ve Ergenekon düzenine son verilmesi çağrısında bulundu.

Bugün Fatih Saraçhane Parkı'nda bir protesto eylemi düzenleyen Özgür-Der mensupları "Sarıkız, Ayışığı Organizatörleri Hâlâ İş Başında… Darbeciler Yargılansın!" yazılı bir pankart açarak darbeci paşalardan hesap sorulması çağrısında bulundular. "E-Muhtıra ve Darbe Günlüklerinin Hesabı Ne Zaman Sorulacak?", "Sarıkız ve Ayışığı'nın Mimarlarıyla Uzlaşma!", "Halkı Yargılayanlar Darbecilere Suskun!" yazılı dövizlerin taşındığı eylemde Özgür-Der'i temsilen Murat Özer, eylemin amacını açıkladı.

 

Emperyalizmin iktidarını yerli işbirlikçilerle yürüttüğünü belirten Murat Özer, Cezayir, Mısır ve Filistin gibi halkın oylarıyla iktidara gelen Müslümanların bu işbirlikçiler eliyle nasıl da darbeye maruz kaldıklarını anlattı. Bu darbecileri Türkiye'den de tanıdıklarını belirten Özer, bütün baskıcı karakterlerine rağmen işbirlikçilerin iktidarlarını korku üzerine kurduklarını belirtti. Çocukların Peygamberleri için şiir okumasını darbe gerekçesi kılacak kadar korkak olduklarını ortaya koyan Özer, darbecilerden hesap sorulmasını talep etmek üzere buraya toplandıklarını ifade etti.

 

Basın açıklamasında ilk sözü alan Av. Cüneyt Toraman, 27 Nisan Muhtırası üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hukukçuların hiçbirinin dava açmadığını belirterek gazete kupürlerini dayanak kılarak hukuksuzluğa imza atanlara göndermede bulundu. Hakim ve savcıların açık bir suç içeren darbe planlarına kayıtsız kaldıklarını vurgulayan Toraman, darbeciler karşısında susanların söz konusu Müslümanlar olunca hukuksuzlukları mesnet ederek cevvalleştiklerini ifade etti.

 

Özgür-Der Yönetim Kurulu üyesi ve Haksöz Dergisi yazarı Kenan Alpay da eylemde söz alarak 27 Nisan Muhtırası'nın sorumlularından hala hesap sorulamayışını bir hukuk skandalı olarak niteledi. Darbe planlarını teşhir eden Nokta Dergisi büyük bir baskıya maruz kalırken darbe tezgahlayan eski Jandarma Kuvvet Komutanı Org. Şener Eruygur'un şehir şehir dolaşarak darbe planlarını icra etmeye devam ettiğinin altını çizdi. Şener Eruygur'un yanı sıra Org. Özden Örnek ve Org. Aytaç Yalman gibi darbe tezgahlarında ismi geçen tüm "paşa"ların yargılanması gerektiğini vurgulayan Alpay, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

"Susurluk, Şemdinli, Atabeyler gibi Ergenekon çetesi de darbe ortamı oluşturmak amacıyla ülke genelinde geniş çaplı provakatif eylemlere giriştiler. Hrant Dink cinayetinden Danıştay baskınına, misyoner cinayetlerinden Cumhuriyet Gazetesi bombalarına, Cumhuriyet ve Ulusal Birlik mitinglerine kadar yapılan provakatif eylemler Sarıkız ve Ayışığı darbe planlarının icra edilmesinden başka bir şey değildir. Bu bağlamda söz konusu provakatif eylemlerin istenilen ortamı tam olarak sağlayamamasıyla beraber Yargıtay Başsavcısı'nın AK Parti'yi kapatma davasının devreye girmesi yüksek yargı kurumlarının darbe sürecinin devam ettirilmesinde önemli bir misyon yüklendiklerinin göstergesi oldu. Şu ana kadar Sarıkız ve Ayışığı darbe projelerinin failleri hakkında herhangi bir dava açılmamış olması, suç duyurularının mahkemeler tarafından kale alınmaması hukuk devleti, yargı bağımsızlığı söyleminin içinin ne kadar boş olduğunu bir kez daha tescil etmiştir."

 

1974'te Yunanistan'da hükümete karşı bir darbe tertipleyen Albaylar Cuntası'nın tüm mensuplarının halen cezaevinde olduklarını belirten Kenan Alpay, bugün Türkiye'de ise mahkum etmek ve yargılamak şöyle dursun darbecileri mahkemeye çağırıp ifadelerine dahi başvurulamadığını ifade etti. Türkiye'de halkın seçimler aracılığıyla adaletin ve güvenliğin tesisi için AK Parti Hükümeti'ne temsil yetkisi verdiğini söyleyen Alpay, sözlerini "AK Parti Hükümeti adaleti ve güvenliği gölgeleyici herhangi bir uzlaşma çabası içine giremez. Darbecilerden hesap sormak öncelikli sorumluluğudur." diyerek bitirdi.

 

Eylem boyunca "Darbeciler Yargılansın Gaspedilen Haklar Geri Verilsin!", "Halkı Değil, Darbeleri Yargıla!", "Ergenekon Çetesi Dağıtılsın!", "Darbeci Paşalar Hesap Verecek!", "Susma, Uzlaşma, Darbeleri Yargıla!", "Özden Örnek / Şener Eruygur Yargılansın!", "Darbeciler Yenilecek İslami Direniş Kazanacak!", "Susma Haykır Darbelerden Hesap Sor!" gibi sloganlar atıldı.

 

Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci'nin son olarak konuyla ilgili basın bildirisini okuduğu eylem tekbirlerle sona erdi.

 

HAKSÖZ-HABER

Foto: Sabiha Çimen

 

 

  

 

Eylemde okunan basın bildirisinin tam metni:

 

Sarıkız ve Ayışığı Organizatörleri Hâlâ İşbaşında…

Darbecileri Yargılamamak Açık Bir Darbe Politikasıdır!

 

26 Nisan 2008

27 Nisan E-Muhtırası'nın üzerinden bir yıl geçti. Her ne kadar 22 Temmuz seçimleri ile AK Parti'nin daha büyük bir oy oranı ile hükümeti kurması ve Abdullah Gül'ün bütün engellemelere rağmen cumhurbaşkanı olması söz konusu muhtırayı başarısız kılmışsa da halen bu muhtırayı yayınlayanların yargılanıp cezalandırılmamaları hukuken ve ahlaken kabul edilemez. Klasik bir tahakküm aracı olan darbe ve muhtıraların faillerinin cezalandırılmamış olması arkadan gelenleri daha bir pervasızlaştırmakta, toplumun geniş kesimlerini ve siyasi kurumları da daha fazla baskı altına almaktadır.

 

Hukuk Devleti ve Yargı Bağımsızlığı klişe söylemlerinin içi boş bir söylemden ibaret olduğunu bir kez daha tescil eden gelişmelerden birisi de 2004 yılında başını kuvvet komutanlarının çektiği fakat başarısız kalan Sarıkız ve Ayışığı darbe planlarının deşifre olması ile ortaya çıkan gelişmelerdir. İsimler, şemalar, kod isimleri, işbirlikçi aktör ve kurumlarına kadar bir darbenin tüm unsurları olanca açıklığıyla kamuoyuna mal oldu. Fakat darbe organizatörleri, bırakın yargılanmayı bilgilerine başvurmak için bile mahkemeye çıkarılamamıştır. Tersine darbe planlarını deşifre eden Nokta Dergisi kapatılmış, yayıncılar mahkemelerde adeta süründürülmüştür. Bütün bir kamuoyu tarafından bilinmesine, üstelik darbe planları ile ilgili dokümanların DKK Org. Özden Örnek'in bilgisayarından çıktığı bilirkişi tarafından da onaylanmasına rağmen şimdiye kadar hiçbir adli-idari soruşturmanın açılmamış olması halka ve hukuka karşı işlenmiş ağır bir suçtur. Darbeciler Cumhuriyet ve Ulusal Birlik Mitingleri altında örgütlenip şehir şehir, meydan meydan dolaşırken savcı ve hakimler darbe ortamı oluşturmak için plan yapanları değil de bu planları deşifre edenleri yargılamıştır.

 

Ergenekon örneğinde görüldüğü gibi TSK içerisinde örgütlenmiş ve sivil-siyasi uzantıları ile provakatif olarak her dönem ülkede kaos-çatışma politikalarını icra etmekte olan cuntalar toplumsal-siyasi tüm meşru talepleri baskı altına almaktalar. "Bağımsız Yargı Masalı"yla toplumun geniş kesimlerini temel haklarından mahrum eden, doğal ve meşru talepleri bastırmakta oldukça mahir olan Atatürkçü Savcı ve Hakimler nedense halka tahakküm eden iktidar sınıflarının iktisadi-siyasi-silahlı her türlü gayri meşru icraatı karşısında tamamen aciz bir tutum sergilemekteler. Hukukun üstünlüğü, bağımsız yargı, demokratik seçim vs gibi sözlerin özellikle darbe politikalarının tavan yaptığı süreçlerde açık birer paspas haline getirildiğine şahit olan toplum "Herkes yargı sürecine saygı göstermeli!" gibi mantıksız ve çürütücü söylemlerle teslim alınmak isteniyor. Ancak hukuk ve ahlak dışında seyreden bu yargı süreçlerine kamuoyunun bir kuzu gibi teslim olmasını beklemek boşunadır.

 

Bir taraftan toplumsal çatışmaları hızlandırmak için çeteler eliyle tertiplenen cinayet, bombalama, çatışma sahneleri diğer taraftan toplumun siyasal yönelimlerini bloke etmek üzere harekete geçirilen parti kapatma davaları… Hukuk, adalet, halkın iradesi, siyasi tercih vd pek çok değerin sadece "sözde" bir değerinin olduğu, gerçekte tüm söylemlerin zıddıyla kaim kılınmak istendiği bu vasat devlet içinde örgütlenmiş çeteler eliyle ikame edilirken başta yargı olmak üzere diğer kurumlar da olan biteni ya seyretmekte ya da olabildiğince ağırdan almaktalar.

 

Halka karşı örgütlenen cunta-çete adındaki darbeci oluşumlara karşı adli ve idari tedbirler almadan, bu ağır suça teşebbüs edenleri cezalandırmadan hiçbir temel hakkımız garanti altına alınamaz. AK Parti Hükümeti gerek kapatma davası gerekse Ergenekon isimli cuntanın faaliyetlerine karşı gerekli tedbirleri almak, hukuk dışı tüm oluşum ve girişimlerin önünü kesmek üzere halktan temsil yetkisi aldığını unutmamalıdır. Adaleti ve güvenliği tesis edemeyen siyasi irade, temsil yetkisini kaybetmeye mahkumdur.

 

Özgür-Der

Önceki ve Sonraki Haberler