Hüsnü Tuna'ya Sahip Çıkmayan Sorunları Nasıl Çözer?

Hüsnü Tuna'ya Sahip Çıkmayan Sorunları Nasıl Çözer?

Meclis’te iki büyük partinin uzlaşmasıyla üniversitelerde sürdürülen başörtüsü yasağını sona erdirmeye yönelik girişimler oligarşik zümrenin dozu giderek artan tehdit ve şantajlarına karşın geniş halk kesimlerince memnuniyetle karşılanmakta.

Meclis'te iki büyük partinin uzlaşmasıyla üniversitelerde sürdürülen başörtüsü yasağını sona erdirmeye yönelik girişimler oligarşik zümrenin dozu giderek artan tehdit ve şantajlarına karşın geniş halk kesimlerince memnuniyetle karşılanmakta. Bununla birlikte AK Parti ve MHP'nin uzlaşmasının, yasağın sadece yüksek öğretimde kaldırılması ile sınırlı kalması ise her açıdan sorunlu bir durum oluşturmakta.

Mümin kadınların inançlarının gereği olarak yerine getirdikleri başörtüsü emrinin yüksek öğrenim haricindeki eğitim kurumlarında ve çalışma hayatında görmezden gelinmesi çelişkili bir tutumdur. Bu çelişik tutuma gerek insan hakları ve özgürlükler konusunda duyarlı kuruluşlar, gerekse de kimi siyasilerin tepki göstermesi gayet haklı ve tutarlı bir yaklaşımdır. Bu bağlamda AK Parti Konya milletvekili Av. Hüsnü Tuna'nın yasağın kamuda çalışan personel için de kaldırılması gerektiğine dair sözlerini bir hakkın teslimi ve adil bir çabanın tezahürü olarak görmek gerekir. Ne var ki, bu sözlerinden dolayı AK Parti yönetiminin kendi milletvekili ile ilgili disiplin soruşturması başlatması girişimi de aynı oranda saçma bir davranış olmuştur.

Hüsnü Tuna'nın dile getirdiği yaklaşımın başta yasakçılığı temel misyon edinmiş holding medyası olmak üzere resmi ideoloji savunucusu çevrelerce gürültüyle karşılanmasını garip karşılamıyoruz. Halkın taleplerine, özlemlerine karşı kendi zümre egemenliklerinin mücadelesini verenlerin siyasetten, düşünceden ve en genelde de özgürlüklerden korkmaları ve bastırma çabalarına girişmeleri kendilerinden beklenir bir hareket tarzıdır. Garip olan bir yandan yasağın ve yasakçıların alanını daraltmaya çalışıp da, öte yandan yeni yasaklar ihdas edenlerin tavrıdır. Muhtemel bir kapatma davasına karşı tedbir adı altında bu yaklaşımı savunmak mümkün değildir. Siyasetçilerin temel bir insan hakkına dair açıklama yapma haklarının dahi kısıtlanmaya çalışıldığı bir ortamda siyasetin anlamının kalmayacağı görülmek zorundadır. Kaldı ki, bu tarz "tedbirlilik" ve "temkinlilik" yaklaşımlarının bugüne kadar laik oligarşik azınlığı pervasızlaştırmaktan ve daha da saldırganlaştırmaktan başka bir sonuç vermediği de artık görülmelidir.

Konya milletvekili Av. Hüsnü Tuna'nın konuyla ilgili görüşlerini destekliyor; AK Parti yönetiminin bu edilgen, pısırık yaklaşımını ise protesto ediyoruz. Köklü toplumsal sorunların bu tür tavırlar ve yaklaşımlarla çözülmesinin asla mümkün olamayacağını, halka özgürlük vaat edenlerin daha cesur olmaları gerektiğini bir kere daha hatırlatıyoruz.

 

Hülya Şekerci

Özgür-Der Genel Başkanı

Önceki ve Sonraki Haberler