Malumun ilamına malum vaveyla!

Malumun ilamına malum vaveyla!

Ali Babacan’ın sözleriyle ilgili bir açıklama yapan Özgür-Der, Müslümanların da özgürlük sorununun bulunduğu şeklindeki sözlere gösterilen azgın tepkinin bu sözlerin ne kadar doğru olduğunu gösterdiğini belirtti.

Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın Brüksel'de Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi'ndeki "Türkiye'de sadece gayrimüslim azınlıklar değil, Müslüman çoğunluk da dini özgürlükleriyle ilgili sıkıntılar yaşıyor" şeklindeki sözleri laik kesimlerden tepki alırken Özgür-Der, ülkede Müslümanların yaşadığı hukuksuzluklara ve zulümlere işaret etti. Açıklamada önemli bir gerçeği ifade eden Ali Babacan'ın tespitlerinin sadece sözde kalmaması ve mevcut haksızlıkların bir an önce ortadan kaldırılması yönünde de adımların atılması gerektiği vurgulanarak, hükümetin halktan aldığı yetki ifa etme sorumluluğu bir kez daha hatırlatıldı.

Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklamanın tam metni:

Dışişleri Bakanı Ali Babacan'a Gösterilen Tepki Müslümanlara Yönelik Tahammülsüzlüğün İspatı Olmuştur!

MALUMUN İLAMINA MALUM VAVEYLA!

31.05.2008

Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın Brüksel'de Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi'nde dini özgürlüklerle ilgili bir soruya verdiği cevaptaki Türkiye'de sadece gayrimüslim azınlığın değil, Müslüman çoğunluğun da özgürlük sorununun bulunduğu şeklindeki sözlerine gösterilen azgın tepki bu sözlerin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Siyasetçisinden medyasına laik kesimin Ali Babacan'a karşı saldırıya geçmeleri yaptıkları zulümlerin, haksızlıkların "dışarıdan" görünmesinden duydukları korkudur. Türkiye'de her fırsatta halka ve onun değerlerine saldıranlar yaptıklarının yanlarına kâr kalması mantığıyla en küçük itiraza dahi tahammül edemiyorlar. Ali Babacan örneğinde olduğu gibi sadece bir cümle bile malum zevatın 'Bakan istifa!' naralarıyla ortalığı velveleye vermesine yol açabiliyor.

Deniz Baykal'dan Ertuğrul Özkök'e, Süleyman Demirel'den Fatih Altaylı'ya kadar Ali Babacan'ı mahkum etmeye çalışan malum zevat pişkince bir tutumla tıpkı papağan gibi aynı kalıp cümlelerle Türkiye'de Müslümanların ne kadar özgür olduklarını ispat etmeye çalışıyorlar. Türkiye'de cami sayısını, ezanın okunmasını, hac serbestliğini, televizyonda mevlit okunmasını örnek vererek adeta herkesin zekâ düzeyinin kendileri gibi olduğunu varsayıyorlar. Şunu açık ve net bir şekilde belirtmekte yarar var: Türkiye'de Müslümanlara ait haklar asla mevcut sistem tarafından bahşedilmiş özgürlükler değildir; tersine uzun mücadeleler ve bedeller ödenerek elde edildiği yakın tarihi bilen insaf sahibi hiç kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçektir. 

Laik oligarşik sistemin bugün açık olan camilerin tıpkı başlangıç yıllarındaki gibi kapatılmasını ya da ahır haline getirilmesini istediği; hacca ilişkin bakış açısının ise Önder Sav'ın ifadeleriyle örneklendiği malumdur. Bütün bunları yapamıyorsa camiyi, haccı vb. bütün İslami değerleri ve pratikleri kontrol altına almaya çalışmaktadır. Düzene uygun bir din anlayışının yerleşmesi için en küçük İslami pratiği dahi serbest bırakmamaktadır. Artık kabak tadı veren "İslam en güzel Türkiye'de yaşanıyor!" sözü düzen sahiplerinin zulümlerini örtmekten başka bir amaç taşımamaktadır.

Türkiye'de Müslümanların özgürlüklerinin kısıtlandığına dair örnek isteyenler; çocuklarımızın Kur'an eğitiminden yasalar nedeniyle mahrum edilmesini, camilerde özgür bir şekilde İslam'ın anlatılmasının engellenmesini, imam-hatiplerin önündeki engelleri, her gün okullarda çocuklarımıza resmi ideoloji etrafında örülmüş cahili değerlerin zorla dayatılmasını göremezler. Bir futbolcunun inandığı değerler doğrultusunda sarf ettiği basit bir cümle etrafında koparılan gürültünün ne anlama geldiğini bilmek istemezler. Sadece başörtüsü zulmü nedeniyle yüz binlerce, milyonlarca insanın yaşadığı derin zulmü görmez gelmeleri ise malumun bir başka ilamı olacak.

Halkın yarısının oyunu alan bir parti hakkında açılan kapatma davasının gerekçeleri dahi laik oligarkların içine düştükleri absürt durumu göstermeye yeter. Hem dersini bilmiyor hem herkesten şişman olanların elbette ikna olmaya niyetleri yoktur. Bu bağlamda önemli ve olumlu bir gerçeğin ifade edilmesi bağlamında Ali Babacan'ın tespitlerinin sadece sözde kalmamasını ve mevcut haksızlıkların bir an önce ortadan kaldırılması yönünde de adımların atılmasını talep ediyoruz.

Hülya Şekerci

Özgür-Der Genel Başkanı

Önceki ve Sonraki Haberler