Meclis Yüksek Öğrenimle Sınırlı Bir Özgürlük Anlayışı İle Yetinmemelidir

Meclis Yüksek Öğrenimle Sınırlı Bir Özgürlük Anlayışı İle Yetinmemelidir

Yeni anayasa hazırlıkları bağlamında yoğun tartışmalara konu olan başörtüsü sorunu nihayet Meclis gündemine taşınma aşamasına gelmiş görünüyor.

Yeni anayasa hazırlıkları bağlamında yoğun tartışmalara konu olan başörtüsü sorunu nihayet Meclis gündemine taşınma aşamasına gelmiş görünüyor. Mecliste grubu bulunan iki partinin yıllardır sayısız insanın mağduriyetine sebep olan ve açık bir toplumsal yaraya dönüşen bu sorunun giderilmesine yönelik bir çaba içerisine girmesi şüphesiz olumlu bir adımdır. Toplumsal sorunların inkar ya da görmezden gelinmesinin başta siyaset kurumu olmak üzere tüm sosyal yapıda çürütücü bir etki yaptığı açıktır. Bu itibarla, oligarşik çevrelerin baskı ve dayatmalarına karşın Meclisin bu soruna ilişkin olarak inisiyatif almasını, her ne kadar çok geç kalınmış bir çaba olarak değerlendirmekle birlikte genel olarak desteklenmesi gereken bir girişim olarak görüyoruz.

Bununla birlikte bu aşamada, AK Parti ve MHP'nin birlikte yapmak istedikleri anayasa değişikliklerinin yetersizliğine dikkat çekmeyi de gerekli görüyoruz. Öncelikle MHP'nin hizmet alan ve hizmet veren ayrımı noktasındaki ısrarının ve AK Parti'nin de başörtüsü serbestisini yüksek öğrenimle sınırlayan yaklaşımının kabul edilmezliğinin altını çiziyoruz.

Doğrudur; üniversitelerde başörtüsü yasağı gerçekten de bugün dünyada eşi benzeri görülmemiş bir saçmalık, tam bir faşizan uygulamadır. Bu gayrı ahlaki, gayrı medeni, gayrı insani yasağın daha fazla vakit kaybedilmeden kaldırılması ve bu utanç tablosunun tasfiye edilmesi şarttır. Mamafih üniversitelerinde bile başörtüsü yasağı uygulanan Türkiye'nin başörtüsü utancı yüksek öğrenim alanı ile sınırlı değildir.

Bugün ülkemizde yüz binlerce, milyonlarca genç kız ve bayan inançlarının gereği olarak başlarını örttüklerinden dolayı ayrımcılığa, haksızlığa, zulme maruz kalmakta; yasak duvarlarıyla engellenmektedirler. "Kamusal alan" saçmalığının bir neticesi olarak insanlarımız "eğitimin ya da inancın", "işin ya da inancın" şeklindeki dayatmalarla muhatap olmakta ve en temel haklarından mahrum edilmektedirler.

Bu itibarla, başörtüsü yasağı adı verilen zorbalığın sadece yüksek öğrenimde kaldırılmasını yetersiz ve adaletsiz bir girişim olarak görüyoruz. Zorbalık her düzeyde engellenmeli; inancımızın, kimliğimizin bir tezahürü, zorunlu bir yansıması olan başörtüsü her yerde serbest olmalıdır. Müslümanlar olarak Rabbimizin emirlerini üniversite kampüsü ile sınırlandıran bir anlayışı kabul etmiyoruz.

Temel eğitim ve lise de dahil olmak üzere eğitim alanının her kademesinde ve gerek özel, gerek kamu hizmetinde çalışan bayanların tümü için başörtüsünün serbest olmasının inancımızın bir gereği olduğu gibi, inkar edilmesi mümkün olmayan temel bir insan hakkı olduğuna inanıyoruz. Bu itibarla Meclisi yarım özgürlük anlayışı ile yetinerek, yasakçı uygulamalara onay vermemeye ve oligarşik çevrelerin kuru gürültüleri karşısında tavizkar bir tutum takınmamaya davet ediyoruz.

 

 Hülya Şekerci

Özgür-Der Genel Başkanı

Önceki ve Sonraki Haberler