Özgür-Der Seminerlerinde 19. Hafta

Özgür-Der Seminerlerinde 19. Hafta

Özgür-Der’in Alternatif Eğitim Dersleri’nde bu hafta Mehmet Ali Kaçmaz “ Kardeşliği Cahillik Zedeler”, Abdurrahman Aslan’ da dergilerden “Bilgi ve Hikmet ” başlıklı konuları işlediler.

"Ayetler Işığında Hayat" başlıklı ilk derste, Mehmet Ali Kaçmaz " Kardeşliği Cahillik Zedeler " başlığıyla bağlantılı olan Yusuf Suresi'nin 89.ayetini değerlendirdi.

Kaçmaz, Yusuf suresinin 89. ayetinden yola çıkarak İslam'ın sosyal yapısını üzerine kurduğu ilkelerin en önemlilerinden biri "iman kardeşliği" olduğunu belirterek konuyla ilgili kavramların tanımlarını yaparak konuşmasına başladı.

Kaçmaz, kardeşliği zedeleyen cahili özellikleri iki gruba ayırarak değerlendirdi.

A)Yusuf kıssası bağlamında kardeşliği zedeleyen cahili özellikler:

Kaçmaz, Hz Yusuf'un kardeşlerinin cahili özelliklerinden dolayı kuyuya atıldığını, bunun sonucunda toplumun cahili özelliklerinden dolayı köle gibi satıldığını, iftiraya maruz kalıp zindan da suçsuz yere yattığını söyledi. Bu gidişat içindeki en önemli noktanın Yusuf (as) mükemmel bir sabır örnekliği gösterdiğini ve Allah'ın onu yalnız bırakmadığını belirtti. Cahili özellikleri öncelikle Yusuf kıssasından çıkardığını söyleyen konuşmacı Yusuf'un kardeşlerinin cahili özelliklerini maddeler halinde Kur'an'dan ayetler (Yusuf 5, 9, 77, 15, 18, 22- Araf 27- Fatır6- Hicr 42)  okuyarak anlattı.

B)Diğer ayetler ışığında kardeşliği zedeleyen cahili özellikler:

1)Günümüz insanının en büyük problemlerinden birinin her şeye menfaat gözüyle baktıklarını belirten Kaçmaz, konuşmasına şöyle devam etti "Bir şeyin Allah için olabilmesi için öncelikle menfaat gözlüklerinin çıkarılması gerekir. Çıkarılmadığı takdirde aldatıcı bir birlikteliliğin oluşmasının ötesine gidilmeyeceğini ve bunun anlık getirilerinin olduğu görülse de, geniş perspektiften yani ahiret eksenli bir bakış açısıyla bakıldığında götürülerinin daha fazla olduğu görülmektedir."

2)Tasavvur inşasındaki hatalar:

Bu başlığı maddeler halinde değerlendiren tebliğci bu konuda öncelikli hatanın bilgilenme biçiminde ve bilginin kullanılmasında yaşandığını söyledi. Günümüzde kaynağın belirsizliği ya da kaynakların çokluğundan dolayı oluşan sıkıntılardan dolayı, kardeşlerin birbirini tekfir ettiğini ifade etti. Bilgilenme biçimindeki sıkıntıların haliyle "kavramlar"a da yansıdığını söyleyen Kaçmaz, kavramların ortak düşünenlerin birlikteliliğinin dili olmasına rağmen kardeşler arasında aynı kavramlar farklı şekillerle kullanıldığını, bunun da birbirini anlamamaya neden olduğunu sözlerine ekledi.

Kaçmaz, Tasavvur inşasındaki hatalar bağlamında konuyu Peygamber algısındaki hatalar, mala, mülke, eşyaya bakıştaki hatalar(2/261-Tevbe/44), gaybi konuların peşinde koşulması (Enam/50-12/102), hedef birliğinin net olmaması, kavmiyetçilikten, mezhepçilikten, cemaatçilikten, grupçuluktan uzak durmamak (Hucurat/13) şeklindeki hataları ayetlerle değerlendirdi. Konuşmacı kardeşler tarafından yerine getirilmeyen sorumluluklar konusunu, sorumluluktan kaçmak, öğüt ve hatırlatmaktan çekinmek(Nisa/63-Hud/46), başka diyarlardaki kardeşlerimize hakkıyla sahip çıkmamak(Tevbe/13), kardeşlerimizin arasını düzeltmemek(Hucurat/10) gibi konuları ayetlerle açıkladıktan sonra, yapılmaması gereken zaaflara da değindi.

Kardeşinin ayıbını örtmemek, deşifre etmek(Nur/14), kardeşine merhametle yaklaşmamak, kendini müstağni görmek, şiddeti ve tekfirciliği çözüm olarak görmek, izzeti başka insanlarda aramak(Nisa 139) gibi zaafları ayetler ışığında izah eden Kaçmaz konuşmasını şöyle bitirdi: "Müminler ancak kardeştir emrine riayet edebilmek için önce mümin olmalı, sonra kardeşlerimize öğüt verip onlarında müminler olmasını sağlamalıyız. Kardeşlik dayanışması ve vahdetin tüm Müslümanlarla hemen gerçekleşecek kısa vadeli bir çözüm olmadığını ve yine bunun imkânsız olmadığını da bilerek, önce kendimizden başlayarak rabbimizle olan irtibatımızı artırmalı ve kardeşlerimizden de bunu istemeliyiz. Unutmamalıyız ki bir toplum kendi durumunu değiştirmedikçe, Allah o toplumun durumunu değiştirmez". (Rad 13/11)

Bilgi ve Hikmet Dergisi:

"1980-2000 Yıllarında İslami Dergilerin Misyonu" başlıklı ikinci dersin konuşmacısı Abdurrahman Arslan "Bilgi ve Hikmet Dergisi"ni anlattı.

Sorumluluğunu Ali Bulaç'ın, Genel Yayın Yönetmeni'liğini Abdurrahman Arslan'ın yürüttüğü Bilgi ve Hikmet Dergisi 1993' de çıkıyor.

Konuşmasına derginin başlangıç sürecine değinerek başlayan Arslan, Merter'de matbaası olan Ahmet Şişman'ın bir ekibi olduğunu ve Ali Bulaç'ı arayarak üç aylık dergi çıkarma teklifinde bulunduğunu söyledi. Bunun neticesinde Bulaç'ın kendisini arayarak beraber çalışma teklifinde bulunduğunu belirtti.     

Dergiye gönderilen yazıların çoğunun Ali Bulaç tarafından düzeltildiğini söyleyen Arslan, gönderilen yazıların önemli kısmının yeterli nitelikte oylmadığını, bu yazıları gönderenlerin çoğunlukla akademisyen olduklarını, bu şekilde gönderilen birçok yazıyı fotokopisini çekerek o kişilere "yayınlanmaya değer görülmedi" notuyla geri iade edildiğini anlattı.

Modern dünya ile nasıl savaşabiliriz düşüncesiyle yola çıktıklarını ama derginin her sayısında işin ne kadar zor ve kapsamlı olduğunu fark ettiklerini söyleyen Arslan, bu dergiyi çıkartırken başlangıçta bir çok şeyi konuşmadıkların için hak edenin hakkını veremediklerini örneğin sanat konusunda kendi aralarında bu konuyu konuşamadıklarını ifade etti. Daha sonraki sayılarda kendi aralarında konuyu gündeme getirip, yeni bir zemin oluşması için "sanat nedir?" gibi genel konuları bu işi bilenlerle konuşarak yazmaları için teklifte bulunduğunu söyledi.

Bu bağlamda modernizm konusunda da yazacak birilerine ihtiyaç olduğunu bu konuda sıkıntı yaşadıklarını belirten Arslan, modern dünyanın köklerini eleştireceksek aynı zamanda kendi köklerimize de inip eleştiri yapmamız gerekiyordu. Bu konuda Ali Bulaç ile konuştuğunu bununla ilgili yazacak birilerine ihtiyaçlarının olduğunu belirtince Ankara'da uzatmalı öğrenci olan Ömer Çelik'in dergide yazması için teklifte bulunulduğunu kaydetti.

İlk sayının başlık konusu "İslam'ın Modern Dünyaya Cevabı Nedir?" idi. Bu başlığın o gün için çok iddialı olduğunu söyleyen konuşmacı ilk sayıda dergiye "Yeni bir dünya için yeni bir anlayış" başlıklı yazısından dolayı İzlenim dergisi tarafından ciddi eleştirilerin yöneltildiğini ifade etti. Bu eleştirilerin kendine değil de direk olarak Ali Bulaç'a yöneltildiği ama bunun yanında Ankara'dan örneğin İlber Ortaylı ve Hilmi Yavuz gibi kişilerden iyi tepkiler aldıklarını, bu tebriklerin onları cesaretlendirdiğini aktardı.

Arslan, derginin yedinci sayısında yazısının iki gün gecikmesi nedeniyle, üç aylık olan o sayı için yazısının beklenilmeyeceği kendisine belirtilince bunu bir uygunsuzluk hali olarak algılayıp dergiden  ayrıldığını ifade etti. İlerleme konusu olan yazısının daha sonra başka yerde yayınlandığını söyledi. Genel olarak Dergide İslami bir dil kullanılmadığını, laik bir dil kullanıldığını belirten konuşmacı derginin misyonunun AKP'nin bugün ki anlayışıyla örtüşen bir yapıda olduğunu, hatta AKP için dillendirileni Malezya örneği fikrinin o gün ki dergiden alındığını vurguladı. Toplam 12 sayı çıktıktan sonra derginin kapandığını söyleyen Arslan, dinleyicilerden gelen soruları cevaplandırarak sunumunu bitirdi.

Münevver Sofuoğlu / Haksöz Haber

Önceki ve Sonraki Haberler