Özgür-Der Seminerlerinde Bu Hafta

Özgür-Der Seminerlerinde Bu Hafta

Özgür–Der‘in düzenlemiş olduğu hafta sonu alternatif eğitim derslerinin bu hafta ki ilk sunumunu Sıddık Beyazyüz, ikincisini de Hülya Şekerci gerçekleştirdi.

Sıddık Beyazyüz; "Ağır Bedelin Caydırıcılığı" başlıklı konuyu Tevbe Suresi 9/42 ayeti bağlamında işledi.

"Eğer yakın bir yarar ve orta bir sefer olsaydı, onlar mutlaka seni izlerlerdi. Ama zorluk onlara uzak geldi. 'Eğer güç yetirseydik muhakkak seninle birlikte savaşa çıkardık' diye sana Allah adına yemin edecekler. Kendi nefislerini helaka sürüklüyorlar. Allah onların gerçekten yalan söylediklerini biliyor." (9/Tevbe, 42)

Beyazyüz, bedel ödemenin öneminden bahsederek konuya giriş yaptı. Bedel ödemeden bir şeyin hak edilemeyeceğini ve ancak insanın inanınca bedeline katlanabileceği vurgusunu yaptı. Ayetinin siyak ve sibakının önemini vurguladıktan sonra konuya vâkıf olunabilmesi açısından Tevbe Suresi'nin 38 ve 49.ayetlerini okudu. 38-41. ayetlerin ana konularının Tebük Seferi olduğunu belirten Beyazyüz, şunları söyledi: "Tebük Seferi 'nin hazırlık aşamasında münafıklar,  halk arasında olumsuz propaganda yaparak hazırlıkları baltalamaya çalışıyorlardı. İşte bu ayetlerde şartların zorluğundan ve bu tür propagandalardan etkilenerek başlangıçta yavaş davranan Müslümanlara bir uyarıda bulunmuştur." Tebük seferi hakkında kısa bir hatırlatma yaptıktan sonra, Tebük seferi'nin Müslümanların derecelerini ortaya koyan bir mihenk olduğunu ve bu süreçte Müslümanların üç kısma ayrıldığını belirtti: Birincisi, Resulle beraber olan hakiki Müslümanlar; ikincisi, zayıf iradeli ve zayıf imanlı olanlar; üçüncüsü, zahiren Müslüman olup içlerinde nifak tohumu taşıyan münafıklar. Beyazyüz Tevbe suresi 38-39. ayetlerinde belirtildiği gibi savaş emri geldiğinde münafıklık belirtilerine kapılan zayıf Müslümanların can ve mal korkusunun ve dünya nimetlerinden yoksun kalma endişesinin ağırlığından, zayıf Müslümanların, adeta yere mıhlanırcasına kaldıklarını ifade etti. Bütün bunların yanı sıra münafıkların cihadda ve savaşta uğrayacakları can ve mal kaybının kat kat fazlasını kaybetmekten kurtulamayacaklarını belirten Beyazyüz, devamında ise" Gönüllü bir onur savaşının kendilerinden beklediği fedakârlıkların kat kat fazlasını onursuzluk canavarına sunmak zorunda kalırlar. Hangi ümmet cihadı terk etmiş ise, yüce Allah o ümmetin alnına onursuzluk, haysiyetsizlik damgası vurmuştur." diye konuştu.

Sıddık Beyazyüz, düşmana karşı savaşmayan ümmetin yerine Allah'ın başka bir toplum geçireceğini belirterek bu toplumun inançlarının gereğini yerine getiren ve bedel ödemekten çekinmeyen kimselerden oluşacağını açıkladı. Bu zaafların aşılmadığı takdirde korkuların, fobilerin tutsağı haline gelineceğini söyleyen Beyazyüz, bunun Allah'ın ölçüsü ile tam anlamıyla; tükeniş, kayboluş olacağına değindi. Tevbe Suresi 42. ayete ilişkin, sefere katılmak istemeyenlerin çıkar ilişkileri kurduklarını belirten Beyazyüz, münafıkların hareket noktasının Allah'ın rızası olmadığını, dünya malı olduğunu kaydetti. Uğrunda savaşabilecekleri herhangi bir davaları olmayan münafıkların, kapıldıkları bu hastalığın bir ruh hali olduğunu ve bunun sadece Hz Peygamber (s) zamanına ait bir hastalık olmadığından bahsetti. Beyazyüz, bunun hâlâ sürdüğünü ifade ettikten sonra bugün fiili bir savaşın olmadığını ancak burada bizim kendimize ait bir seferimiz olduğunu ve bu yolculuk için ne yapılması gerektiğinin değerlendirilmeye ihtiyacı olduğunu vurguladı.

Sunumunun devamında, 44 ve 45. ayetlere dair şunları dile getirdi: "Allah'a iman ondan gelen cihad emrine imandır. Alla,  kendisinin istediği gibi iman eden, kendi yolunda cihad eden muttaki kullarını bilmektedir buyurarak cihad ile takva arasındaki ilişkiyi vurguluyor. Cihad bir Müslümanın kalbindekinin açığa çıkmasıdır. Cihad takvanın alametidir."

Beyazyüz, müşriklerin sergilemiş olduğu tutumların geçmiş kavimlerde yaşanan ineği kesmeye çalışan İsrailoğulları, Hz. Nuh'un gemisine binmeyenler, Hz. Salih'in devesini kesenler gibi olaylardan Kur'an'ın bizi haberdar ettiğini aktardı.

Beyazyüz, konunun şu maddelerle özetlenebileceğini belirtti:

1. Okuduğumuz ayetler değişik zaman ve mekânlarda aynı tavrı gösteren dönek ruhlarla yola çıkılamayacağını ifade ediyor.

2. Mücadele içinde olmayanların nasıl rezil ve rüsva olacaklarını, zorluklara göğüs germeyenlerin, bedel ödemekten kaçınanların ziyana uğrayacaklarını anlatıyor.

3. Hayatın imtihan olduğunu, bedel ödeyenlerin mutlak zaferini anlatıyor.

"Bugün de inanıldığı takdirde bir şeylerin olabileceğini" vurgulayan Beyazyüz, "Ayetler; zafere giden yoldaki taşlara, engellere, ihanetlere, sapmalara, çelmelemelere rağmen yılmadan sefere çıkanları, nehri geçerek (engelleri aşarak )hedefine ulaşacağının öyküsünü anlatır" açıklamasını da sözlerine ekleyerek sunumunu sonlandırdı.

 

İkinci derste, Hülya Şekerci Mart 1986 yılında yayınlanmaya başlayan KİTAP DERGİSİ'ni sundu.

Hülya Şekerci, Kitap Dergisi'nin Birleşik Dağıtım ile birlikte işlenmesinin gerekliliğini vurgulayarak sunumuna başladı. Birleşik Dağıtım'ın 1986 yılında BİR, İNSAN ve BEYAN yayınları öncülüğünde kurulmuş bir şirket olduğunu belirten Şekerci, dağıtımın kuruluş amacı ile ilgili; insanların kitaplara rahat ulaşamadığı dönemde kitapların dağıtılması noktasındaki sorunları çözmek ve insanlara rahatlıkla kitapları ulaştırmak olduğunu belirtti.  Birleşik Dağıtım'ın ilk etapta kitapların isimlerini, yayınevlerini,  fiyatlarını içeren bir kitap katoloğu çıkardığını, daha sonra 1 Mart 1986 yılında Kitap Dergisi'ni yayınladıklarını ifade etti. Şekerci derginin 36 sayfalık ilk sayısının sade bir mizanpaja sahip olduğunu  belirterek daha sonraki süreçlerde bunun yerini renkliliğe bıraktığını da ekledi. Derginin çıkış amacına dair  1. sayısında geçen "ÇIKARKEN" başlıklı yazıdan şunları aktardı:

"Aslında böyle bir dergiye hep ihtiyaç vardı ama şartlar şimdi elverişli hale geldi… Öncelikli olarak Kitap dergisi ne değildir? sorusuna cevap arayalım. Bu dergi haber, sanat, bilim, inceleme veya edebiyat dergisi değildir. Adından da anlaşılacağı gibi temel konusu kitap olan böyle bir derginin yayın hayatını yakından izlemek, yayıncılığın sorunları üzerinde durup çözümler aramak, aksaklıkları bir bir tespit etmek, gelecekteki çalışmalara ışık tutmak, başlıca görevleri arasında yer alır."

Şekerci, buna ilaveten; Kitap Dergisi'nin, yayınlanan ama ilgi gör(e)meyen kitapları okuyucuyla buluşturmak için bu kitaplarla ilgili eleştiri ve tartışmayı gündemleştirmek istediklerini söyledi. Derginin, telif ve tercüme faaliyetlerinin izlediği gelişmeler, Batı'da ve İslam dünyasında gelişen yayın hayatı ve kitapla ilgili her türlü bilgilendirme/sorunun işleneceğini amaçladıklarına değindi. 

İlk sayıda "Ayın Kitabı" isimli bölümden söz eden Şekerci, bu bölümde her ay bir kitabın seçildiğini ve değişik kişilere sorular yönelterek tartışıldığını söyledi. Şekerci, dergide ilk olarak, " İslam'da Dini Düşüncenin Yeniden Doğuşu, Muhammed İkbal" kitabının tanıtıldığını söylerken, dergide kitapların  "neye göre "seçildikleri ile alakalı sadece "Ayın kitabı olarak işlemeye değer bulunmuş bu kitapların belli özellikler taşıması tercih edilecektir. Bu sayıda ele aldığımız bu kitap bu bağlamda özellikleri olan bir kitaptır." açıklamasının geçtiğini ,ancak kitapların ne tür özelliklerinin olması gerektiği hususunda bir beyanda bulunulmadığından bahsetti. Devamında ise Teknolojinin Ötesi/Ersin Gündoğan, Martin Lings/Hz. Muhammed 'in Hayatı gibi kitapların tanıtıldığını zikretti.

 Şekerci, ilk sayıda Fikir yayınları sahibi Nihat Armağanla bir röportaj yapıldığını ve bu röportajda Armağan'ın "Türkiye'de kitap okuma oranının gelecekte daha da artacağını, o günlerde beş bin basan yayınevlerinin ileride yüz binin üzerinde satmasının mümkün olduğunu" belirttiğinin altını çizerken, bugün bu rakamlara ulaşılamadığı, aksine geriye doğru gidildiği değerlendirmesini yaptı. Şekerci derginin devamında kitapla ilgili sorunları ele alan KDV yazısının, İslam dünyasından yayın haberleri başlığında ise Ürdün, Cezayir, Suriye, Mısır, Suudi Arabistan, Kuveyt, Çin halk Cumhuriyeti gibi ülkelerden yayın haberleri olduğunu, Haberler başlığında yasaklanan ve çeviri yapılan kitaplar ile ilgili bölümlerin bulunduğunu belirtti. İlk dört sayının tamamen kitaplar ve sorunlarıyla ilgili olduğunu belirten Şekerci, daha sonraki sayılarda gündeme ilişkin konuların da gözlemlendiğini ifade etti.  Şekerci 2.sayıya dair Ali Bulaç 'ın Türkiye Yazarlar Biriliği ile ilgili "Mesleki Teşekkül "başlıklı bir yazısının olduğunu, bunun haricinde kitap tanıtımları ve yayın evleri sahipleriyle "Niçin yayınevinize bu ismi seçtiniz?" başlığıyla röportajların yer aldığını söyledi. Derginin üçüncü sayısında ise Ali Bulaç'ın oryantalizm ile ilgili bir yazısının bulunduğunu, o dönemde çok bilinmeyen oryantalizm kavramının gündeme getirildiğini belirtti.

Derginin 4. sayısında, siyasi bir dergi olan Nokta Dergisi'nin İslami yayınlardaki artışla ilgili bir dosya hazırladığını ve "İrticanın hortladığı" fikrini gündemleştirdiğini; Kitap dergisinin de bu sayıyı Nokta'ya cevaplara ayırdığını bildirdi.  

Şekerci, derginin teknik nedenlerden dolayı sürekli geç çıktığını belirtikten sonra derginin açıklamaların da bir misyon belirtmediklerini de sözlerine ekledi. Dergiyle bereber birleşik dağıtımının en çok satan kitap listesinin verildiğini ve listede bulunan kitaplardan bazılarının şunlar olduğunu belirtti:

"Kur'an'a Göre Dört Terim, Mevdudi; İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence, İhsan Süreyya Sırma; Cumhuriyete Giden Yol, A. Dilipak; Şeytan ve Dostları, M. Alagaş; Mekke Resullerin Yolu, Ali Ünal; Meseleler ve Çözüm Yolları;  Tarih ve Toplum, Mutahhari; İslam'ın Hareket Metodu…"

Derginin 10 yıl sürdüğünü ve 1996 yılında kapatıldığını söyleyen Şekerci, "Bir misyon ya da cemaat dergisi değil. Bu nedenle rahat. Bir görüşü  karşı görüşüyle beraber yayınlıyor. Kime ne kadar etkisi olduğu bilinmiyor. O gün fazla tartışılmayan, beyin jimnastiği denebilecek tartışmalar var. Derginin en belirleyici yazılarını Ali Bulaç yazmaktadır. Bunun dışında Yalçın Çetinkaya, Kadir Canatan, İbrahim Sadri gibi yazarlar yer almaktadır." diyerek dinleyicilerin de soru ve katkılarıyla sunumunu sonlandırdı.

Haber: Sündüz Altuntaş

Önceki ve Sonraki Haberler