Özgür-Der'den Ömer el-Beşir Açıklaması

Özgür-Der'den Ömer el-Beşir Açıklaması

İSEDAK toplantısı nedeniyle Türkiye’ye gelen Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in tutuklanması çağrıları hakkında bir açıklama yapan Özgür-Der, Darfur sorununun emperyalist güçlerin inisiyatifine terk edilemeyeceğini ifade etti.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin çifte standartlı tutumunun kabul edilemeyeceğini belirten Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, yaptığı açıklamada ve küresel emperyalizmin dünyayı bir de "hukuk" kılıfıyla şekillendirmeye çalıştığına dikkat çekti. Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'den de İSEDAK toplantısı vesilesiyle Darfur'da yaşanan insanlık dramı ile ilgili devletin payının ne olduğu hususunda bilgilendirmesinin istendiği açıklamada, Sudan devletinin Darfur meselesinde takındığı ketum tutumu terk etmesi ve bölgeyi uluslararası gözlemcilere, insan hakları örgütlerine ve medyaya açmasının şart olduğu vurgulandı.

Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklama:

DARFUR SORUNU

EMPERYALİST GÜÇLERİN İNSİYATİFİNE TERK EDİLMEMELİDİR!

7 Kasım 2009

İstanbul'da bugün başlayacak olan İslam Konferansı Örgütü Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) toplantısı, Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir tartışması dolayısıyla yoğun biçimde gündemleşmiş bulunuyor.  Darfur bölgesinde devlet destekli "etnik temizlik" kampanyası yürüttüğü ve yüz binlerce Darfurlunun ölümünden sorumlu olduğu iddiasıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından hakkında tutuklama kararı verilen Ömer el-Beşir'in Türkiye'de gözaltına alınarak UCM'ye teslim edilmesi isteniyor. Başta AB olmak üzere değişik çevrelerce ısrarlı biçimde dillendirilen bu talebin ilk bakışta insan hakları duyarlılığını yansıtan haklı ve mantıklı bir talep gibi görünse de arkaplanı itibariyle ciddi birtakım çelişkiler içerdiği de malumdur.

Öncelikle UCM'nin teşkili konusunda ciddi bir tutarsızlığın mevcudiyeti görmezden gelinemez. UCM sözleşmesini imzalamadıkları için bazı ülkeler yaptırım dışı kalırken, aynı "hak" kimi ülkelerden esirgenmektedir! Nitekim bütün dünyada yoğun insanlık suçlarına imza atmış ve halen de işgal, işkence, zulüm uygulamalarının en vahşi örneklerini icra eden ABD ve İsrail gibi güçleri bağlamayan UCM sözleşmesi, imza atmamasına karşın Sudan aleyhinde uygulanabilmektedir. Bu çelişkiyi aşmak için uydurulan formül de BM Güvenlik Konseyi'nden karar çıkartmaktır! 5 emperyalist devletin "veto hakkı" gibi ayrıcalıklı bir konuma sahip oldukları BMGK aracılığıyla UCM Sözleşmesine imza atmasa da üzerinde mutabakata varılan ülkelerin UCM'ye sevki mümkün kılınmaktadır. Bu yolla küçüklere ayrı, büyüklere ya da büyüklerin himayesindekilere ayrı hukuk uygulaması meşrulaştırılmak istenmektedir ki, bu açık bir çifte standart ve küresel emperyalizmin dünyayı bir de "hukuk" kılıfıyla şekillendirmesidir!

Öte yandan Sudan'ın Batı ile ilişkilerinin gerilmesiyle birlikte Darfur meselesinin yoğun biçimde dünya gündemine taşınması ve ardından yaptırım kararlarının gelmesi dikkat çekicidir. Bu durumda Sudan devletinin insan haklarını ihlal ettiği için mi cezalandırılmak istendiği, yoksa emperyal statükoya aykırı davrandığı için mi bu tür mekanizmalar aracılığıyla boyun eğdirilemeye çalışıldığı sorusu ister istemez kamuoyunun zihnini meşgul etmektedir.

Darfur'da yaşananların bir insanlık dramı olduğu kuşkusuzdur. Şüphesiz binlerce insanın ölümüne, yüz binlercesinin göç etmesine yol açan olayların üzeri küresel ya da bölgesel iktidar çekişmeleri veya çıkar çatışmaları söylemiyle örtülemez. Darfur'da nelerin yaşandığı; Sudan devletinin yaşanan zulümlerde payının ne olduğu; Sudanlı yetkililerin iddia ettikleri gibi olayların topluluklar arası bir hesaplaşma mı yoksa devlet destekli bir etnik temizlik operasyonu mu olduğunun mutlaka aydınlatılması gerekmektedir. Tüm bu soruların açıklığa kavuşturulması için ise öncelikle Sudan devletinin Darfur meselesinde takındığı ketum tutumu terk etmesi ve bölgeyi uluslararası gözlemcilere, insan hakları örgütlerine ve medyaya açması şarttır.

Bu noktada İSEDAK toplantısının Darfur meselesini konuşmak ve Sudan devletinin yaşanan acılardaki payını sorgulamak için gayet uygun bir fırsat olduğunu düşünüyoruz. İSEDAK toplantısı için bir araya gelen devlet temsilcileri ve İSEDAK sekreteryası Sudan devletinden bölgeyi gözlemcilere açmasını talep etmeli ve Darfur sorununun bütün boyutlarıyla ortaya konulması için bağımsız bir komite teşkil etmelidirler. Müslüman bir topluluk olan Darfur halkının yaşadığı sıkıntıları ve acıları görmezden gelmek ve sorunu emperyalist güçlerin inisiyatifine bırakmak kabul edilemez.

Netice itibariyle Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, Darfur meselesiyle ilgili olarak iddialara açıklık getirmeli, hesap vermelidir. İSEDAK toplantısı bu konunun gündemleştirilmesi için önemli bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Şüphesiz İSEDAK toplantısı için bir araya gelen ülkelerin ve başta da ev sahibi Türkiye'nin insan hakları sicilinin hiç de temiz olmadığı bilinmektedir. Mamafih İslam coğrafyasında yaşanan sorunların gündemleşmesi noktasında başlatılacak böylesi bir girişimin ileriye doğru atılmış bir adım olması ümit edilir.

ÖZGÜR-DER

Önceki ve Sonraki Haberler