TBMM 1 Yıldır AYM Kararıyla Yok Hükmündedir!

TBMM 1 Yıldır AYM Kararıyla Yok Hükmündedir!

5 Haziran Anayasa Mahkemesi’nin Anayasanın 10. ve 42. maddelerdeki değişikliği iptal etmesinin yıldönümü. AYM tarihli kararıyla Meclis’te 411 milletvekilinin oylarıyla kabul edilen Anayasa’nın 10. ve 42. madde değişikliklerini “yok hükmünde” saymıştı.

Özgür-Der tarafından yapılan basın açıklaması Anayasa değişiklerinin gündemde olduğu bu dönemde 5 Haziran 2008 tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararın tekrar okunması gerektiğini belirtti.

Basın açıklamasının tam metni:

Toplumun ve Meclis'in Siyasi İradesi Tam Bir Yıldır Anayasa Mahkemesi Kararıyla Yok Hükmündedir!

4 Haziran 2009

Yarın Anayasa Mahkemesi'nin Anayasanın 10. ve 42. maddelerdeki değişikliği iptal etmesinin yıldönümü. AYM 5 Haziran 2008 tarihinde açıkladığı kararıyla Meclis'te 411 milletvekilinin oylarıyla kabul edilen Anayasa'nın 10. ve 42. madde değişikliklerini "yok hükmünde" saymıştı. Bu şekilde Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki 367 saçmalığından sonra yeni bir yüksek yargı skandalına daha imza atılmış Türkiye'deki bürokratik-faşizan zihniyetin halkın iradesine ve siyasete karşı ne kadar pervasız, cüretkar olduğu bir kez daha ortaya konulmuştu.

Bütün bir toplumu ve siyaseti vesayet altına alma hakkını kendinde gören bürokratik oligarşi 27 Mayıs darbesinin ürünü Anayasa Mahkemesi marifetiyle bireysel ve toplumsal taleplere düşmanlığından bir şey kaybetmediğini açıkça ortaya koymuştur. Bu kararın arkasında duranlar siyasal ve toplumsal talepleri resmi ideoloji adına bloke etmeyi vazife edinip hukuk tarihinin utanç sayfalarında yer almayı göze almışlardır elbette.

Aslında bu kararın yıldönümünde Anayasa Mahkemesi'nin neyi iptal ettiği üzerinde bir kere daha düşünmek yararlı olabilir. Bilindiği üzere Anayasa'da açıkça Anayasa değişiklikleriyle ilgili denetim yetkisinin şekil unsurlarıyla sınırlı olduğunun belirtilmiş olmasına rağmen, Mahkeme'nin 10. ve 42. maddeleri Anayasa'nın değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerini dayanak kılarak iptal etmesi hukukun, aklın, mantığın iptal edilmesi anlamına da gelmektedir. Hukuksuzluk sadece Mahkeme'nin verdiği kararla sınırlı kalmamış; kararın yayınlanmasına da yansıtılmıştı. Anayasa'da açıkça belirtilen "İptal kararları, gerekçesi yazılmadan açıklanamaz!" hükmüne rağmen "çalınan minareye kılıf bulma" tutumuyla ancak beş ay sonra gerekçeli karar açıklanabilmişti.

Siyasetin ve Meclis'in yok hükmünde sayıldığı AYM kararı normal bir ülkede kıyameti koparması gerekirken gelinen süreçte sanki bu tür akıldışı uygulamalar hiç olmamış gibi yeni anayasa çalışmalarının gündeme gelmesi trajik-komiklikten öte hala yeterince ders alınmadığını göstermektedir. Özgürlük alanlarının genişletildiği, askeri ve sivil bürokrasinin geriletildiği bir anayasanın varlığına olan ihtiyaç izahtan varestedir. Ama öncelikli olarak bu yapılacak çalışmaların önünde askeri darbe ideolojisine ve stratejisine derin bir sadakatle bağlı "Mahkeme Duvarı" karşısında net durmak gerekiyor. Başörtüsü yasağı faşizan bir şekilde aynen uygulanmaya devam ederken sanki hiç böyle bir yasak yokmuş gibi davranarak yeni anayasa çalışmalarında bu konuyu hiç gündeme getirmeyerek yargı despotizmi aşılamaz.

Yapılacak yeni anayasa eğer özgürlükçü bir mahiyet taşıyorsa aynı mahkeme orta yerde duruyor ve tıpkı başörtüsü düzenlemelerinde olduğu gibi aynı şekilde yapılacak düzenlemeleri iptal etmesi de mukadderdir. Özgürlük alanlarını genişletme siyasetinin kuşdili anayasa maddeleri, örtülü-perde arkası çalışmalar ve çalıyı dolanma taktikleriyle yapılmayacağı açıktır.

Anayasa Mahkemesi'nin 5 Haziran'da verdiği kararın yıl dönümünde bir kez daha ifade ediyoruz ki; halkın temel hak ve özgürlüklerini resmi ideoloji adına yok sayan dogmalar, akıl ve mantık dışı kurallar, kararlar hukuk ve adalet olarak yutturulamaz. Siyaseti ve toplumu hizaya çekmeyi kendine misyon bellemiş yargıçlar bürokrasisinin hiçbir kararı inancımıza, özgür irademize sınır çizemez. Bürokratik oligarşinin hukuku, darbe müesseseleri eliyle ilelebet teslim alamayacağını hatırlatmak isteriz. Dinimizden, kimliğimizden, haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğimizi bu vesile ile bir kez daha ilan ediyoruz.

Hülya Şekerci

Özgür-Der Genel Başkanı

Önceki ve Sonraki Haberler