YAŞ'ta Yargısız İnfazlar Ne Kadar Sürecek?

YAŞ'ta Yargısız İnfazlar Ne Kadar Sürecek?

Özgür-Der, yargısız infaz geleneğini sürdürerek TSK mensubu 5 kişiyi “irticai faaliyet” suçlamasıyla ordudan ihraç eden YAŞ kararlarının Türkiye’deki hukuksuzluğun açık bir göstergesi olduğunu bildirdi ve ordunun kimliğinin ne olduğuna dikkat çekti.

 TSK mensubunun "irticai" faaliyetlerinden ordudan atılması hakkında bir açıklama yapan Özgür-Der, ordunun "şehitlik", "gazilik" gibi dini kavramları; "kurban kesmek" gibi dini bir ibadeti kendi yararına alabildiğine kullanmaya devam ederken "irtica" söylemini hiç hatırlamamasının açık bir ikiyüzlülük olduğunu belirtti. Ergenekonculara "müşfik" davranan TSK'nın, "irtica" suçlaması söz konusu olduğunda tereddütsüz cezalandırma yoluna gitmesinin ordunun kimliğini ve asıl işlevini net biçimde ortaya koyduğunu ifade eden Özgür-Der, Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın her YAŞ toplantısı sonrasında sergiledikleri acziyeti terk etmeleri ve "şerhli imza" komikliğine artık son vermeleri çağrısında bulundu.

 

Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklamanın tam metni:

 

YAŞ YARGISIZ İNFAZ HUKUKSUZLUĞUNU

DAHA NE KADAR SÜRDÜRECEK?

04 Aralık 2008

Yüksek Askeri Şura (YAŞ) "yargısız infaz" geleneğini sürdürdü ve son toplantısında TSK mensubu 5 kişinin yine "irtica" suçlamasıyla ordudan atılmasına karar verdi. TSK'nın "irticai faaliyet" suçlaması yönelttiği personeline karşı on yıllardır ısrarlı bir tarzda sergilediği bu tutum Türkiye'nin hukuk devleti olmadığının bir göstergesidir. Ortada açık bir haksızlık bulunmasına rağmen karar vericiler, bu haksızlıklara imza atanlar keyfi tutumlarını sürdürmeye devam etmektedirler. 12 Eylül Anayasası'nın hukuka aykırı maddeleri gerekçe gösterilerek yargısız infaza devam edilmekte; mağduriyete uğrayanların haklarını aramalarına izin verilmemektedir. Hukukun açık ilkesi olan "suçsuz ceza olmaz" kuralına karşın kendilerini savunma hakları ellerinden alınan insanlar neyle suçlandıklarını dahi bilmeden tüm sosyal-ekonomik hakları ellerinden alınmak suretiyle kapı dışarı edilmektedirler.   

Kamuoyu haklarında "irtica" suçlaması yöneltilen askeri personelin tek suçlarının dini duyarlılığa sahip insanlar olmaktan ibaret olduğunu bilmekte; namaz kılmak, eşi örtülü olmak gibi özellikleri nedeniyle bu insanların bu tarz bir zulme maruz kaldığını düşünmektedir. Öte yandan ordunun "şehitlik", "gazilik" gibi dini kavramları; "kurban kesmek" gibi dini bir ibadeti kendi yararına alabildiğine kullanmaya devam ederken "irtica" söylemini hiç hatırlamaması da açık bir ikiyüzlülük olarak algılanmaktadır.

TSK adları çeşitli yolsuzluk suçlamalarına bulaşmış, gayri ahlaki yaşantıları ve eylemleriyle kamuoyunda teşhir edilmiş askeri personeline; yine bu çerçevede Ergenekon olayında da görüldüğü üzere darbeci çeteye mensubiyetle suçlanan mensuplarına karşı bile gayet "müşfik" davranmaktadır. Bu tiplerle ilgili olarak ilişki kesmek için mahkeme hükmü bekleyen TSK'nın "irtica" suçlaması söz konusu oluğunda tereddütsüz cezalandırma tavrı sergilemesi Türkiye'de ordunun kimliğini ve asıl işlevini net biçimde ortaya koymaktadır.

TSK'nın kendisinden değişmesini beklemenin, hukuk dışı tasarruflarını sonlandırmasını ummanın beyhude olduğu açıktır. Bu noktada sorumluluk insan haklarına ve hukuka her alanda riayet edecek bir devlet yapılanması vaat eden Hükümet'e ve Meclis'e düşmektedir. Başbakan ve Cumhurbaşkanı her YAŞ toplantısı sonrasında sergiledikleri acziyeti terk etmeli ve "şerhli imza" komikliğine artık son vermelidirler. Aynı şekilde Meclis daha fazla ertelemeksizin Anayasa'da YAŞ kararlarıyla ilgili mevcut bulunan "hukuksuzluk" durumunu düzeltmeli ve çeyrek asırlık yanlışı bitirmelidir. Türkiye'nin özel koşulları, ordunun hassasiyeti gibi gerekçelerin ardına sığınılarak, hukukun en temel prensibi olan "Yargısız mahkûmiyet ve mahkûmiyetsiz ceza olmaz!" kuralı daha fazla iğfal edilmemelidir!

Özgür-Der Genel Başkanı

Hülya Şekerci

Önceki ve Sonraki Haberler