Yeterince düşman üretemediniz de daha fazlasına mı ihtiyaç duyuyorsunuz?

Yeterince düşman üretemediniz de daha fazlasına mı ihtiyaç duyuyorsunuz?

Özgür-Der'den ilgili bakanlıklara: "İktidar kadroları, toplumsal yapıda daha fazla mağduriyet ve bunun neticesi olarak daha büyük huzursuzluk ve düşmanlık üreteceği açık kararlar ile nereye varmaya çalışıyor?"

Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (Özgür-Der) yaptığı basın açıklamasında, hükümetin organlarının aldıkları yasakçı kararlarla sosyal hayata getirdikleri zorlukları göremediklerini ifade etti. 

Rıdvan Kaya imzalı "Yeterince düşman üretemediniz de daha fazlasına mı ihtiyaç duyuyorsunuz?" başlıklı basın açıklamasında Özgür-Der:

 

İçişleri ve Milli Eğitim Bakanlıklarının özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlere yönelik başlattığı yasakçı uygulama KHK zulmünün kamudan özel alana da taşınması anlamına geliyor. İktidar kadrolarının, toplumsal yapıda daha fazla mağduriyet ve bunun neticesi olarak daha büyük huzursuzluk ve düşmanlık üreteceği açık olan bu tür kararlarla nereye varacaklarını göremiyor olmaları ise gerçekten ne büyük körlük!

Aradan geçen tam beş yıla rağmen 15 Temmuz travmasını hala atlatamayan Türkiye’de normalleşme beklentisi uzadıkça uzarken devlet gücünü kullanan odakların tehdit unsuru olarak algıladıkları kişi ve çevrelere karşı hukuk dışı yaptırımlar uygulamasının sonu ise bir türlü gelmiyor.

Skandal sayılabilecek son uygulama Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerle ilgili olarak gündeme geldi. Pek çok ilde kendilerine iletilen emniyet istihbarat raporlarına dayanarak İl Milli Eğitim Müdürlükleri illerinde faaliyette bulunan özel eğitim kurumlarını çeşitli terör örgütleriyle ‘iltisaklı’ oldukları gerekçesiyle bünyelerinde çalışan pek çok öğretmenin iş akitlerini fesh etmeye mecbur bıraktı. Siirt, Şırnak, Bingöl, Batman vb. birçok ilde çok sayıda öğretmenin bu yüzden işsiz kaldığı öğrenildi. Bir tür “özel eğitim KHK’lısı” konumuna düşürülen bu insanların bundan sonra resmi kurumlarla bağlantılı herhangi bir yerde çalışabilmeleri mümkün olmayacak.

Ne yazık ki bu kararı alanlar sadece Bingöl gibi küçük bir ilde dahi 150’den fazla öğretmenin iş akdinin feshine yol açan bu uygulamanın yalnızca çalışanları sefalete sürüklemekle kalmayıp okul yönetimlerini ve velileri de zor duruma düşüreceğini ise umursamadılar. Tam eğitim yılı başlamışken yapılan bu uygulama ile sayısız insan iş bulmanın zaten giderek imkânsız hale geldiği bir ortamda doğrudan sefalete sürüklenirken, eğitim-öğretim süreçleri ise ciddi manada baltalanmış oldu.  

Haklarında resmen herhangi bir cezai işlem yapılmadığı gibi sonuçlanmış bir mahkeme kararı da bulunmadığı halde İl Emniyet Müdürlüklerinden iletilen istihbari bilgilerle iş akitleri fesh edilen bu öğretmenlerin maruz kaldıkları uygulama hiç şüphesiz hukuk devleti olma iddiasıyla asla bağdaştırılamaz. Kimisinin hakkında yargılama devam ederken, kimisinin ise herhangi bir mahkeme süreci de olmaksızın sadece birtakım iddialar, dedikodular esas alınmak suretiyle binlerce insanın daha işsizliğe mahkûm edilmesinin toplumsal huzursuzluğu daha da artıracağı açıktır.

Ne yazık ki KHK’ların yol açtığı derin yara hala kapanmamış ve kanamaya devam ederken yapılan bu uygulama vicdan ve merhametten bir hayli uzaklaşıldığı gibi gelinen noktada hukukun da hiçe sayıldığının yeni bir göstergesi olmuştur. İnsanları aleyhlerinde hukuken geçerli bir delil olmaksızın kamudan çıkartmanın, binlerce, on binlerce insanı işsizliğe mahkûm edip, aile fertleriyle birlikte cezalandırmanın, geniş bir kitleyi muhalif olmaktan da öteye iterek düşmanlaştırma siyasetinin akla, vicdana, hukuka ters düştüğünün hala görülmemesi çok şaşırtıcıdır.

Gelinen noktada çok yönlü zararları net bir şekilde ortaya çıkmış bu siyasetin artık etraflıca tartışılmasını, sorgulanmasını beklerken karşılaştığımız bu yeni uygulama tam bir basiretsizlik tablosu sunmaktadır. Ve daha kötüsü de bu tür haktan, adaletten uzak işgüzarlık mahsulü uygulamalarla ıslah çağrılarının karşılıksız kalmaya mahkûm olduğuna ve işleyişin düzeltilme ihtimalinin bulunmadığına yönelik tespitler adeta teyit edilmektedir.

Hangi devlet kurumunun, nasıl bir akıl yürütmeyle başlattığını bilmediğimiz ama mevcut hukuksuzlukları derinleştirerek mağduriyetlerin katlanmasını getireceği kesin olan mezkur uygulamanın acilen geri çekilmesinin ve öncelikle özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerle ilgili yürütülen cadı avına son verilmesinin aklın, vicdanın ve hukukun gereği olduğunu hatırlatıyoruz.

Rıdvan Kaya

Özgür-Der Genel Başkanı

Önceki ve Sonraki Haberler