“Modern Kavramlara Müslümanca Bakmak”

“Modern Kavramlara Müslümanca Bakmak”

Sakarya Özgür-Der Şubesi tarafından “Modern Kavramlara Müslümanca Bakmak” başlığı ile gerçekleştirilen seminerlerin ikincisi dernek merkezinde yapıldı.

Murat AYDOĞDU’nun sunduğu seminerde Sosyalizm konusu incelendi. Sovyet Rusya’nın çöküşü ile başlayan süreçte Sosyalizmin taraftarlarını büyük ölçüde yitirdiği ve sosyalist mirasın neye tekabül ettiği ve bugün de neyi nasıl etkilediği birçok açıdan ele alındı.

Aşağıda seminerin geniş bir özetinden faydalanılabilinir.

SOSYALİST MİRAS

Sosyalizm, toplumu önceleyen, paylaşımcılık, Liberalizm ise bireyi önceleyen düşünce tarzıdır. Aydınlanma sonrası Batı siyasal literatürünün dört temel akımından ilk ikisi olan Milliyetçilik bir çeşit topluluk dayanışması ve Muhafazakârlık ise var olanı korumak olarak davranış biçimidir. Liberalizm ve Sosyalizm; Ekonomik ve siyasal anlamda bir toplum modeli olarak daha temel iki ana akımdır.

Çoğu durumda Sosyalizm, Komünizm ve Marksizm arasındaki farka dikkat edilmez. Sosyalizm daha geniş bir halka, Komünizm bunun içinde bir halka, Marksizm ise Komünizm’in içerisinde yer alan öznel bir akımdır.

Yüzyıllardır İnsanlar arasında yaşam standardı farklılıkları ve buna karşı alt tabakaların isyanları sosyalistler tarafından sahiplenilir.

Yine toplumsal yapıyı daha fazla önemseyen birçok düşünür bir takım ideal modeller öne sürdüler. Eflatun’un İdeal Devlet anlayışı, Farabi’nin Medinet-ül Fazıla gibi kurgusal düşünceler Batı dünyasında John Locke’nin Ütopya şehri gibi kurguları bu ideal model arayışının birer örnekleridir.

Bir Sosyalist miras’tan söz edeceksek; Sosyalizm’in iyi kötü sermayesini, mahiyetini ve kazanımlarını iyice belirlememiz gerek.

Endüstri devrimi sonrası ve Aydınlanma eksenli Batı dünyasında Sosyalizm Robert Owen ve Saint Simon gibi düşünürler tarafından bir Siyaset Felsefesi olarak kullanılmaya başladı. Daha sonra Marks tarafından Kapitalist iktisatçıların çalışmalarını değerlendirerek son şekline getirilen Sosyalizm, Batı dünyasında tamamı ile Pozitivist ve Materyalist form kazandı.

Sosyalizm bu Avrupa tarihi sürecinde, bu afakî ve enfüsi ayetleri okumaya çalışmıştı. Aydınlanma sonrası Batı siyasal literatüründe Sosyalizm, emekçilerin hâkim sermayedarlara ve iktidarlara karşı mücadelede önemli bir yere sahip oldu.

Yine söz konusu düşünürler tarafından sınıfsız komünal topluma geçmeden önceki aşamada bir devlet felsefesi olarak şekillendi. Özellikle Lenin döneminde Parti-Teşkilat-doktrin üçlüsü çerçevesinde ve sonrasında Stalin yönetimindeki Sovyetler Birliğinde Komünist Parti öncülüğündeki Komünist Enternasyonal (Komintern) toplumu tamamı ile kuşatan totaliter bir kimlik kazandı.

Çin/Mao modeli ve Euro-komünistlerin ayrışmasından sonra parçalanan Sosyalist ittifak SSCB’nin dağılması ile iki kutuplu dünyadaki süper güç özelliğini tamamen bıraktı.Lenin’in, üçüncü dünya ülkelerindeki ulusal kurtuluş savaşlarını desteklemesi ile Emperyalizme karşı mücadele eden halklar için bir seçenek haline gelen Sosyalizm Üçüncü dünya ülkelerinde önemli güç elde etti.

Günümüzde Latin Amerika’da hala etkin olsa da İki kutuplu dünyadaki gibi kendine güçlü müttefik bulamamsının sıkıntısını çekmektedir. Arap Dünyasında ise Arap ulusçuluğu ile harmanlanan yönetimler 19070’li yıllarda bir iki Arap devleti haricinde tamamında iktidar olsa da son yıllarda tamamen tasfiye edildiler.

Türkiye sürecinde de Kemalist kadroların tam anlamı ile Kapitalist siteme entegre olmalarına karşı yine de Kemalizm ile çatışmayı göze alamayan Sosyalistler, toplumsal tabakalarda yaygın desteği birçok sebeple alamadılar.

1960’lardan itibaren gelişen TİP Kemalizm’den devşirilmiş bir kurucu kadroya sahiptir.1935 de yayına başlayan Kadro Dergisi Kemalist’tir. 1961de Yön Dergisi ihtilalci komünisttir, 1967 Yön kapanır Devrim açılır. İP tam anlamı ile Komünist bir parti olmasa da TKP nin önemli bir kısmını kadrosuna aldı ve Türk solu için laboratuar vazifesi gördü. TKP Moskova yanlısıydı 1956 Macaristan olaylarından sonra etkisi azalmaya başlamıştı. Dünya ölçeğindeki tartışmalar TİP’E yansır. Bu dönemde DİSK hareketi ise işçi sınıfı ile sınırlıdır.

Asker ve bürokrat Kemalistlerle yapılmak istenilen Madanoğlu cuntası denemesi 12 Mart Askeri darbesi ile başarısız oldu. 68 Avrupa gençlik hareketlerinin motivasyonu ve Küba’da Castro ve Che örnekliğindeki öncü savaş stratejisi ve daha önemlisi Madanoğlu cunta denemesi başarısızlığı etkisi ile 70’li yıllarda Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Sinan Cemgil, İbrahim Kaypakkaya gibi idealist gençlerin gerilla savaşı denemelerine sebep oldu. 80 darbesi ile tamamen darbe yiyen Sovyetlerin çözülmesi ve Türkiye’de güçlenen ve iktidara gelen Muhafazakâr, Milliyetçi ve Liberal ittifaklı İktidarlar karşısında Kemalizm’e geri dönüş yaşadı. Öte yandan Kaypakkaya gibi istisnaların dışında bir Kemalizm eleştiri de getirilmemişti. Yine Entelektüel sol düşünürlerin büyük kısmında Kemalizm konusunda net ve ayrı düşünceleri olmasına karşılık bu kitlesel değildir.

Sosyalizm mirasını Potansiyel, Entelektüel, Kültürel, Metodolojik, İdeolojik ve mücadele geleneği olarak ayrı kategorilerde incelemekte fayda vardır.Sol’un bu süreçte Dünya genelinde önemli bir potansiyeli vardır. Bu potansiyel Avrupa’da zayıflamış, Doğu Avrupa’da daha ağır bir zayıflama göstermiş, İslam coğrafyasında (Türkiye dâhil) ise tamamen silinmiş durumdadır. Latin Amerika’da ise daha da güçlenmesine karşılık Global dünyada müttefiksiz kalmıştır.

Türkiye’deki potansiyel mirası ağırlıkla Ulusalcılaşıp Kemalistleşirken, önemli bir kısmı Kürt Ulusal Hareketine yönelmiş, Entelektüel bazı kesimleri ise kitle ile bağı kesilmiş halde Liberal kanatla iletişim halinde görülmektedir. Türkiye sol potansiyelinin mirasına konanlardan söz edilirse ağırlıklarına göre şu sıralamaya oturtabiliriz. Bu arada özellikle belirtmek gerekir ki Kürt Ulusal hareketi de değişim içerisindeki süreci okumakta ve Konjonktür şartlarına uyum sağlamak için Sosyalist yapıdan uzaklaşma yolları aramaktadır.

Türk Ulusalcılığı

Kürt Ulasalcılığı

Liberaller

Klasik Marjinal Örgütlenmeler

Arayış içerisinde ve kitleden kopuk sol aydınlar/entelektüeller

Müslüman sol özentisi

Kültürel potansiyel her ne kadar Dini değerlere yabancı olsa da beşeri bir bilgi birikimidir, bu literal entelektüel birikim İslam dünyasında incelenmektedir. Türkiye dâhil birçok ülke de Müslüman entelektüel üstünlük yer değiştirmektedir.

Batı kültürel değerlerin tanınıp araştırılmasının yararına karşılık bunun benimsenmesi ya da içselleştirilmesi tamamen sekülerleşme olup, Kültür Emperyalizmi kapsamında yıkıcıdır. Batı materyalist Kültürü giremediği üçüncü dünya ülkelerine Sosyalizmin içerisinde sızmaktadır. Nitekim Ülkemizde Kürdistan genelindeki sekülerleşme, hem de Ulus modelle birlikte bu kadrolar tarafından oluşturulmuş ve hala güçlü bir şekilde sürmektedir. Bu kabul edilecek miras değildir. Diğer yandan Türkiye genelinde muhalif Müslüman gençleri az da olsa etkileyen bir metodolojiyi de kapsayan etkiden söz edilebilir. Dünya siyasal tarihinde başarısız olan bir metodoloji ve kültürel yapılanmanın mirası da olumsuzdur.

İdeolojik miras oluşumundan kökenleri itibarı ile Müslüman değerlere yabancı ve düşmancadır. İttifak yapmalar konusunda her iki taraftan da barışık bir söylem ya oluşmamış ya da çok zayıf kalmıştır. Sosyalist Modeli uygulayan devletlerdeki totaliter uygulamalar nedeniyle de Müslüman Dünya tarafından olumsuz izlenime sahiptir.

Mücadele geleneği açısından Kapitalizm eleştirilerinde yer yer örtüşse de, İslami muhalefetin miras’a ihtiyacının olmadığı köklü bir tarihi ve Sosyalizm’den çok önceleri başlayan geleneği vardır. Geleneksel direniş odaklarının yanında Müceddidi/Öz’e dönüşçü İslami hareketlerin bile çıkış tarihleri Sosyalizm’in İslam dünyasına sızmasından önceye rastlar. Yine de bu Sosyalist mücadele geleneğinin Avrupa ve Latin Amerika ayaklarında sosyal bir boşluk değerlendirilmelidir. Doğrudan İslami değerlerle çatışma içerisine girmeyen bu bölgeler için olumlu bir Sosyalist miras’tan söz edilebilir.

Sakarya Özgür-Der seminerleri önümüzdeki ay Kapitalizm ve Liberalizmin işleneceği seminerle devam edecek.  

Önceki ve Sonraki Haberler