Sakarya Özgür-Der: Danıştay Meşru Değil!

Sakarya Özgür-Der: Danıştay Meşru Değil!

“Kemalist olsun çamurdan olsun mantığı ile hiçbir değer tanımayan bu kararlar ile Danıştay kendi meşruiyetini de artık iyiden iyiye yitirmiş durumda.”

Özgür-Der Sakarya Şubesi Başkanı M. Baki Kızıltepe, Danıştay'ın ALES'e başörtülü girilebilmesiyle ilgili YÖK'ün düzenlemesinin yürütmesini durduran kararı hakkında bir açıklama yaparak baskılar karşısında sessiz kalmayacaklarını ifade etti.

İşte Danıştay'ı protesto eden Özgür-Der Sakarya Şubesi'nin açıklaması:

YÜRÜTME DURDURULDU! YÜRÜYÜŞE DEVAM…

Danıştay ALES sınavlarına katılacak olan adaylarda fiziksel teşhiste zorlanılabileceği iddiasıyla bir sendikanın yaptığı başvuruyu haklı bularak yürütmeyi durdurma kararı verdi.

Bu Danıştay'ın kendi içerisindeki tutarlılığını gösteriyor olsa da bugün itibariyle yargının hali pür melalini ve hukukun sadece Kemalist seçkinler için mümkün bir şey olduğunu bir kez daha ispatlayan bir delil anlamını taşıyor.

2007'de başörtülü bir öğretmeni "kötü örnek" gösteren kararıyla başlayan süreçte Danıştay bilerek ve isteyerek darbeci zihniyeti koruyup kollayan birçok kararda da pervasızlığını gösterdi. Bilhassa Yargıtay ile birlikte oluşturdukları kıskacı gerekli gördükleri hallerde iyice kısarak kaotik bir zemin oluşturmayı hedefliyorlar. Kemalist olsun çamurdan olsun mantığı ile hiçbir değer tanımayan bu kararlar ile Danıştay kendi meşruiyetini de artık iyiden iyiye yitirmiş durumda. Toplumun sinir uçlarında gezinen kararlara atılan imzaların daha önce tezgâhlanan saldırılarla birlikte düşünüldüğünde acaba bu sefer ne olacak sorusunu da akla getirmiyor değil.

Asırlardır geleneksel olarak başlarını örten ve son dönemde başörtüleriyle var olmak isteyen ve bunu İslami kimliklerinin açık bir simgesi olarak gören Müslümanların hassasiyetleri üzerinden ve bunu bir tahrike dönüştürerek tekrardan teybi başa sardırmak isteyenlerin yanılacaklarını kestirmek zor değil.

Danıştay'ın bu son kararı ile iş yargı ve hukuk boyutundan çok "yaşam hakkı" "nefes alma hakkı" boyutuna inmiş görünmektedir. Yürütmeyi durdurmanın gerekçesi olarak "fiziksel teşhiste sorun çıkması" gibi bir bahanenin arkasına sığınılması hiçbir hak ve hukuk tanımayan, Müslümanları bu topraklarda görmek istemeyen zorba bir zihniyettir. Bunlar yarın çok rahat bir şekilde pervasızca ve yüzsüzce sokakta gezen bir başörtülünün başörtüsüne de aynı gerekçe ve bahaneyle müdahale etmezler mi? Çarşıda pazarda başörtüsü tanınmakta güçlük oluşturuyor diyerek oralarda da yasağa başvurmak istemezler mi? Elbette ki isterler.

Danıştay'ın şahsında temsil edilen Kemalist bürokratik dayatmacı rejimin gemi azıya aldığını fark etmek hiç zor değil. Bunların ellerine fırsat geçse yapacakları ilk şeylerden birisi hiç şüphesiz başörtüsünü aşama aşama toplumun yaşamından çıkartmak ve Kürt coğrafyasında nükleer hayallere dalmak olacaktır.

Fakat şu iyi bilinsin ki insanların ırklarını yok saymak, dillerini bilinmezlikle örtmeye çalışmak, Müslümanların hayat haklarını ellerinden almak için tuzaklar kurmak gerçekleri yok saymaya çalışmaktan ya da başını kuma gömerek açıkta kalan yerleri ile dünyayı algılamaktan başka bir şey değildir. Bu toplum 28 Şubat'ta attıkları naraları unutmuş değil elbette. Cesaret aldıkları şey Hükümetin tavizkar ve uzlaşmacı tutumu ise Hükümetle birlikte Kuzey Afrika'ya dönüp bir baksınlar ve gördüklerini hep birlikte yorumlayıp akıllarını başlarına alsınlar. İnsanların olduğu gibi toplumların da bir sabır ve tahammül derecesi ve bir nirengi noktası vardır. 85 yılda iflas eden sistemlerinin başlarına geçmesi belki 85 gün bile sürmeyebilir.

Biz Özgür-Der Sakarya Şubesi olarak daha önce başörtülü bir öğretmeni kötü örnek gösteren kararından sonra Mayıs 2007'de de söylediğimizi bir kez daha tekrarlıyoruz: "Bu ülke birkaç kendini bilmezin canları sıkıldıkça halkın ve diğer tüm sivil unsurların üzerine karabasan gibi çöktükleri bir ülke olmaktan kurtarılmalıdır." Ne 28 Şubatlar ne 27 Nisanlar ne Yargıtaylar ve ne de Danıştaylar bizim sindiğimiz sustuğumuz tarihler veya karşılarında sustuğumuz kurumlar değildir. Tam tersine İslami kimliğimizle onurumuzu ve özgürlüklerimizi daha gür ve kararlı bir şekilde ortaya koyduğumuz zamanlardır ve kurumlardır.

Bizler müslümanız ve bundan duyduğumuz onur ve sadakat her şeyin üzerindedir.

ÖZGÜR-DER SAKARYA ŞUBESİ

Önceki ve Sonraki Haberler