Sivas’ta Suriye İntifadasına Destek Eylemi

Sivas’ta Suriye İntifadasına Destek Eylemi

Suriye Direnişin 3. Yılı ve Halepçe katliamının 25. yılı Sivas'ta unutulmadı.

Özgür-Der Sivas Temsilciliği tarafından düzenlenen eylemde Suriye İntifadası selam Özgür-Der Genel Bşk. Yardımcısı Kenan Alpay'ın da katıldığı basın açıklamasında Baas zulmünün altı çizilerek yaşanan dezenformasyon sürecinin ve vicdansızlığın 2 yıldan beri ısrarla sürdürüldüğü işlendi. Basın açıklaması Süleyman Ceran tarafından okundu. Daha sonra Süleyman Kurşun tarafından yapılan dua ve sloganlarla açıklama sona erdi.

sivas-20130317-1.jpg

sivas-20130317-2.jpg

sivas-20130317-3.jpg

sivas-20130317-4.jpg

Basın Açıklamasının Tam Metni:

SURİYE’DE DESTANA DÖNÜŞEN İNTİFADA 3. YILINDA!

Hemen aşağımızda, Hatay’dan bir adım ötede Suriye halkı tüm yokluklara, sıkıntılara, akıl almaz zulümlere ve dünyanın umarsızlığına rağmen Esed ve Baas diktatörlüğüne direniyor.  15 Mart 2011’de Deraa’da başlayan ve tüm Suriye sathına dönüşen ahlaki ve hukuki zemin üzerine inşa edilen direniş destanı 3. Yılına girdi. Esed diktasının 24 ayda 70.000 ölü, onbinlerce kayıp, yüzbinlerce tutuklu ve milyonlarca muhacirden oluşan devasa bir insanlık suçu bilançosu oluşturdu.

Bununla birlikte bugüne kadar, başta farklı beldelerden Suriye’ye giderek fiilen cephede yer alan ve şehit düşen kardeşlerimiz olmak üzere, elden geldiğince Suriye İslami direnişine omuz verme gayretlerinden geri kalmayan, çeşitli faaliyetlerle kardeşlerine destek olma sorumluluğunu üstlenen Müslümanların çabaları ümmet kimliğinin bir tezahürü olarak tarihe kaydedilmiştir. Rabbimiz ümmet bilinciyle kardeşlik sorumluluğunu yerine getirmek için sarf edilen küçük büyük her ameli aziz kılsın, bereketlendirsin, katında kabul buyursun.

Hiç şüphesiz hepimiz Allah rızası için ortaya koyduğumuz çabaları daha fazla güçlendirmek, yaygınlaştırmak, kardeşlerimizin kanlarıyla yücelttikleri direniş bayrağını daha yukarılara taşımak için çabalarımızı yoğunlaştırmak gerektiğinin farkındayız. On binlerce şehit ve yüz binlerce tutsağa, milyonlarca muhacire rağmen direniş azminden taviz vermeyen Suriye halkıyla dayanışmamızı daha güçlü bir tarzda haykırmalıyız.

İşte bu nedenle bugün, Suriye’de katledilen on binlerin çığlığı olabilmek için buradayız. “Rabbimiz katından bir yardımcı gönder” diye haykıran zavallı kadın, çocuk, yaşlıların seslerini duyurabilmek için buradayız. Yanı başımızda yaşanan vahşeti kabullenmediğimizi, zalimi lanetlemekten vazgeçmediğimizi, kardeşlerimizin acısını paylaştığımızı ilan etmek için buradayız. İnsanlığımızı yitirmediğimizi, gördüklerimiz, duyduklarımız, şahit olduklarımız karşısında hiçbir şey olmamış gibi davranma ayıbına, onursuzluğuna razı olmadığımızı haykırmak için buradayız. Dört duvar arasında kıldığımız namazın Suriye’de yaşanan vahşet karşısında sessiz kalamayacağımızı emrettiği için buradayız.

Şüphesiz ki Suriye halkı adalet ve özgürlük mücadelesinde yalnız bırakıldı. Zalim rejime karşı destansı direnişi sistematik bir tarzda hem içeride hem de dışarıda samimiyetsiz, tutarsız yaklaşımlarla gölgelenmeye ve kirletilmeye çalışıldı. Aradan iki yıl geçmesine rağmen bu aşağılık tezlerin hâlâ tedavülden tam olarak kaldırılmadığını ibretle izliyoruz. Batılı güçler adına yapılan sayısız açıklama ve izlenen politikalar açıkça Suriye halkının yaşadıklarının emperyalistlerin umurunda olmadığı gerçeğini ortaya çıkarmasına rağmen yalanlardan medet umanlar hâlâ Suriyeli Müslümanları Batı’ya, NATO’ya hizmet etmekle suçlama çirkinliğini terk etmiş değiller. Suriye halkını "zavallı piyonlar" ya da "işbirlikçi hainler" olarak niteleyenleri tövbe etmeye, dünyayı bu zulme karşı duyarlı olmaya ve zalim Baas rejimini bu zulme son vermeye davet ediyoruz.

Suriyeli kardeşlerimizin iki yıldır maruz kaldıkları korkunç zulümlere, insanlık suçlarına karşı bu kararlılıklarını sürdürmeleri, Allah’tan başkasına boyun eğmeyeceklerini haykırmaları sadece Suriye halkının tarihi açısından değil, ümmetin geleceği açısından da büyük bir onur, paha biçilmez bir kazanım olmuştur. Şüphesiz en kısa zamanda Baas diktasının tümüyle çöküp, tarihin çöplüğüne atılması ve mazlum Suriye halkının yaşadığı acıların bir an önce son bulması dileğimizdir. Allah-u Teâlâ’ya Müslümanların Tevhid bayrağını Şam’da Esed firavununun sarayına çekecekleri günü yakın kılması ve kıyamı zaferle taçlandırması için yalvarıyoruz. Bununla beraber bir kere daha nihai sonuçtan öte Allah için kıyama kalkışmakla birlikte Suriye halkının mücadeleyi kazanmış olduğunun da altını çiziyoruz.

Rabbimizden 3. Yılında kardeşlerimizin mücadelesini nihai zafere eriştirmesini, ayaklarını sabit kılmasını, bizleri de zulme ve zorluğa karşı İslami kardeşlik ve dayanışma ruhuyla bu haklı ve onurlu mücadeleye karşı sorumluluğunu ifa eden müminlerden kılmasını niyaz ediyoruz.

Bir muştu gibi bildiriyoruz. Camiler yıkılsın, yapılır. Evler çöksün, onarılır. Yollar, köprüler, alt yapı çalışmaları halledilmeyecek şeyler değil. Yeter ki umutlar sönmesin, dualar eksilmesin! On binlerce kayıp geri gelmeyecek belki ama son yüz yılın kiriyle, pisliğiyle hesaplaşma elbette bir bedel isteyecek. Yerin altı Filistin’de olduğu gibi şehitlerle doldukça yerin üstünü de Mevla o vakit bağışlayacak işte.

Bir muştu gibi bildiriyoruz. Dönüşüyor yeryüzü. Değişiyor. Humus’ta 2011 yılının Aralık ayında, zaferin Obama’dan, Erdoğan’dan, Avrupa Birliği’nden değil Allah’tan geldiğini açık ve net deklare eden on binler, çığlıklarının sonuna hep bir ağızdan Nasr Suresi’ni eklemişlerdi ya, işte o gün düşmüştü Suriye. Evet, çoktan özgürleşti Suriye halkı. Kırıldı zincirler. Bozuldu büyü. Kireç tutmuş pazılar, kollar işlemede artık. Kırk yıldan beri üzerine ölü toprağı serpilmiş bu halk, mezarlarından çıkıp sıktılar ümüğünü Esed’in. Kelime-i Tevhid’i kurulduğu günden bu yana bu kadar çok duymadı Suriye. Esed ne zaman gidecek, savaş ne zaman bitecek zaman gösterecek ama bir halkın hürriyeti için ne bedeller ödediğini gördü dünya. Suriye halkı, döktüğü kanları, ezilen kafaları, doğranan etleri ve yakılan bedenleriyle bir özgürlük anıtı olarak çoktan yükseldi vicdanlarda.

Bu hafta Suriye direnişin yıl dönümü olmasının dışında Halepçe’de yaşanan katliamın 25. Yılı. Aynı zamanda Filistin’de İsrail buldozerinin altında can veren Rachel Corrie’nin de ölüm yıl dönümü. İnsanlık onuru için can veren Corrie’nin vicdanı bugün Şam’da, Halep’te, İdlip’te ve Deraa’da atmaktadır. Bizler Sivas’ta yaşayan müslümanlar olarak; “Allah’ım senden başka kimsemiz yok” diye haykıran Suriyeli kardeşlerimizi ne Baas diktatörlüğünün olmayan insafına, ne de emperyalist güçlerin keyfine terk edemeyiz! Biz Müslümanlar “Rabbimiz, bu zalim güruha karşı bize katından bir yardımcı gönder” diye yalvaran mazlum kardeşlerimize sahip çıkmak için elimizden geleni ortaya koymak ve Müminlerle dayanışma sorumluluğumuzu en güzel bir şekilde yerine getirmekle mükellefiz. Rabbimizden 3. Yılında kardeşlerimizin mücadelesini zafere eriştirmesini ve ayaklarını sabit kılmasını diliyoruz. Bizleri de zulme haksızlığa karşı her zaman ve zeminde karşı duranlardan kılmasını niyaz ediyoruz. Hüküm ancak Allah’ındır. O ne güzel bir dost ve ne güzel bir yardımcıdır.

 

Önceki ve Sonraki Haberler