"Müslümanlık ve Ahiret Bilinci"

"Müslümanlık ve Ahiret Bilinci"

Özgür-Der Tatvan Şubesinin haftalık olarak düzenlediği ve her Cuma Saat 19:30’da dernek binasında yapılan Cuma seminerleri devam ediyor.

Müslümanlık ve Ahiret Bilinci konulu sunum Eğitimci Ahmet ÖZBAY tarafından gerçekleştirildi. Müslümanın hayatının merkezinde Ahirete iman bilincinin olması gerektiğine değinen Ahmet ÖZBAY şunları ifade etti:

Müslüman Ve Ahiret Bilinci

Ahiret inanç esaslarımızdan biridir. Allah’a iman ve ahrete iman yan yana gelir. Ahirete iman Allah’a imanın sonucu, Allah’a iman Ahirete imanın sebebidir. Ahirete iman, Allah’a imanın olmazsa olmazıdır. Allah’ın Uluhiyeti ve Rububiyeti ahreti gerektirir. Rububiyet terbiye süreci ise terbiye süreci ancak ahirette tamamlanır. Yani terbiye süreci orada tamamlanmaktadır. Onun için ödül ve ceza ahrette oluyor. Ödül ve ceza olmadan imtihanın anlamı kalmıyor. Bir imtihandan söz ettiğiniz yerde bir ödül ve cezadan söz etmemiz gerekiyor.

Ahireti dünyadan koparırsak, geriye ruhsuz bir ceset kalır. Bu anlamda dünya ahretin tarlasıdır. O yüzden mümin için ahireti merkeze alıp, zihni ona göre odaklama gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Müminin zihninin odağında ahretin olması gerekiyor. Dünya ahret olmadan bir oyun ve eğlencedir. Hiçbir sanatçı eserini hiçliğe terk etmez. İnsanoğlu Allah’ın bir şaheseridir. Dünyaya gönderdikten sonra onu hiçliğe terk eder mi? Bu da ahireti gerekli kılar.

Ahirete iman;

1-İstikbale imandır. Yani geleceğe imandır. Hepimiz geleneksel olarak çocuklarımıza “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusunu sorarız. Oysa ki bir mümin “Ölünce ne olacaksın?” sorusunu sorabilmelidir.

2-Gayba imandır.

3-Adalete imandır.

4-Hayata imandır. Yaşasak da hayattayız, ölsek de hayattayız. “Her nefis ölümü tadacaktır.” Yani nefis ölür değil, ölümü tadıp geçecektir.

Ahireti dünyaya nasıl getiririz. Ahireti dünyaya taşıyamazsak ahirete bir şey taşıyamayız. Aslında biz dünyada yaşarken ahiretimizle birlikte yaşıyoruz. Çünkü biz buradan ahirete gönderiyoruz. Gönderdiğimiz bizi bekliyor. İşte bunu ancak ahrete imanla becerebiliyoruz. İşte imanın sırrı budur. Önce iman edeceksiniz çünkü ahiret gaybi bir şeydir. İmanla yaptığımız her şeyin bir de öteki tarafı vardır. Yani bir ahreti vardır. Namazın, orucun, zulmün, adaletin, iyiliğin, kötülüğün, paylaşmanın hem dünyası vardır hem ahireti vardır. Orucun dünyası, mideyi aç bırakmaktır. Nimetten mahrum kalmaktır. Orucun ahireti ise, ruhu doyurmaktır. Nimetin hepsine sahip olmaktır. Namazın dünyası bedeni hareket ettirmektir. Namazın ahreti ise, Salih amel olarak ahirette bizi beklemektedir. Bu anlamda bakış açılarımız çok önemlidir. Zekat, infak, sadaka dünyadan baktığımızda eksiliyor gibi görünmektedir. Ahiretten baktığımız zaman ise artıyor. Şimdi siz kaybettiniz mi yoksa kazandınız mı? Siz hayatın merkezine ahireti merkez olarak alırsanız tüm davranışlarınız ahirete göre olur. Bir şey yaparken, falan ne der? Komşu ne der? Amir ne der? Ablam, babam, çevrem ne der? Soruları zihnimize takılır durur. Eğer işe Allah ne der? d iye başlarsak eylemin ahretinden başlamış oluruz. Bu soru eylemi tamamen değiştiriyor. Hz. Muhammed (sav) ile Hz. Aişe arasındaki diyaloga baktığımızda bu sorunun önemini kavramış oluruz. Peygamber efendimiz kesilen koyundan sonra:” Ne kaldı?” diye soruyor. Hz. Aişe “Hepsini dağıttık Ya Rasululllah, sadece bu but kaldı.” Efendimiz: “Hayır Ya Aişe, but hariç hepsi kaldı.” diyor. İşte bu bakış, ahirete yönelik bir bakış ve eylemdir. Yine Hz. Ebubekir’in azaldı kölesi olan Amir b. Füheyre, Ashab-ı Suffe’nin baş öğretmeni. Bir-i Maune faciasında hançerlenince “İşte şimdi kazandım” diyor. Onun bu cümlesinin peşine düşen katili sonradan Müslüman oluyor. Habil’de Kabile şöyle sesleniyor: “ Sen beni öldürürsen kaybedenlerde olursun” Örneklere baktığımızda ölen kişi neyi kazanıyor? Öldüren nasıl kaybediyor? Kazanan kim? Kaybeden kim? sorularını sorabiliriz. İşte bu ahireti merkeze alan bir bakış açısı ile dünyayı merkeze alan bir bakış açısı arasındaki farkı ortaya koymaktadır.

Ahiret İnancını Zedeleyen Unsurlar Nelerdir?

Ahret inancını zedeleyen unsurların başında dünyevileşme gelmektedir. Peygamberimiz, “tüm günahların başı dünya sevigisidir” diyerek bu tehlikeye karşı bizleri uyarmaktadır. Konfor, çok büyük tuzak ve tutsaklıktır.

Kur’an’daki Ahiret Nasıldır?

Kur’an’ın ahiret söyleminin ortak noktaları şunlardır:

1-Ahiretle ilgili tüm ayetlerin korkunç, dehşetli, ve azametli olması

2-Şeffaf ve dakik olması

3-Belirsiz olması( ahiret sahnelerini siz hayal edemezsiniz)

Kıyamet

1-Kıyamet kesin gelecektir. (Hacc-7)

2-Kıyamet yakın mı uzak mı bilinemez. (Cin-25)

3-Gizlidir zamanını kimse bilemez. (Taha-15)

4-Ansızın gelecektir.(Hacc-55/Enam-31)

Sunum Kur’an’da geçen kıyamet sahnelerini anlatan ayetlerin okunmasından sonra soru-cevap bölümü ile sona erdi.

Önceki ve Sonraki Haberler