“Şehid Olmak Örnek Olmaktır!”
Özgür-Der Üsküdar Temsilciliğinin Menar Okumaları Yahya Yolcu’nun Şahitlik/Şehitlik Kavramları ile İlgili Sunumu ile Devam Etti.
Aylık Menar okumaları Şahitlik/Şehitlik kavramlarının sunumu ile Üsküdar Temsilciliğinde Pazartesi akşamı gerçekleşti. Yahya Yolcu konuya şahit/şehid kavramını tanımlayarak başladı. Yolcu, "Bir şeyi gözle görmek, fiziki olarak müşahede etmek ve buna tanık olmak/tanıklık yapmak" anlamlarına gelen kavramın Menar Tefsirinde tevhide şahitlik ve toplumsal şahitlik şeklinde iki ana başlık altında incelendiğini söyledi. Konuyu ayetlerle ve Menar dışındaki birkaç tefsir ile karşılaştırarak aktaran Yolcu, konuşmasında özetle şunlara değindi:
"Şahitlik bir şey hakkında bilgi ile birlikte bulunan kanaat nedeniyle onu açığa çıkarmak, beyan etmektir. Şehid olmak ise hem şahid/tanık olmak hem de şahidliğe layık olmak manasına gelir. Aynı zamanda şahidliği hakkıyla yerine getiren bunun için tüm varlığını ve canını veren/vermeye hazır olan kişi demektir. Bu manada şehîd olmak, insanlara model ve örnek olmaktır.
Üstadlar birinci bölümde Allah'ın ve Hz Muhammed'in şahitliği üzerinde durularak şu ayetlere dikkat çekmektedirler:
"O (Allah) ki, göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Allah her şeye şahittir." (Buruç/9)
"De ki: Şahitlikçe hangi şey daha büyüktür? De ki: Allah benimle sizin aranızda şahittir." (Enam/19)
Buradan "Şehîd" olan Allah'ın şahitliğinin en yüce şahitlik olduğu ve Allah'ın şahadetinin reddedilmesi mümkün olmayan tek şahadet olduğu aktarılmaktadır.
Hz Muhammed'in Şahitliği ile ilgili ise yine birden fazla ayet bulunmaktadır. Bu bağlamda Müzemmil suresinde geçen "Rasul insanlara/bize tanık/şahid olarak gönderilmiştir." (Müzzemmil/15) meali konunun anlaşılması için yeterlidir. Yine Fetih/8 ve Ahzab/45'te de aynı vurguyu görmekteyiz.
Toplumsal Şahidlik
2. bölümde ise toplumsal şahitlik üzerinde durulmaktadır. Şahidlikte temel ölçü gerek ferdi gerekse toplumsal şahitliğin Allah için yapılması (65/2) ve Allah'ın şahitliğinin gizlenmemesidir (2/283). Tanıklık olarak kullandığımız şehitlik veya şahitlik görevi, ferdi sorumlulukla başlar. Ancak Rabbimiz "bizden şüheda edinmek" (3/140) ister, bizlere adaleti ayakta tutan şahitler olmamızı emreder. Bu çerçevede toplumsal şahitlik bir mükellefiyettir. Çünkü Allah, vahye iman edip hakka şahitlik yapan herkesi vasat bir topluluk olarak tanıklığa şüheda/şehitler olmaya davet eder (2/143) ve bununla irtibatlı olarak kurtulmanın/müflıhun olmanın yolunun iyi olanı/ ma'rufu emreden kötü olanı/münkeri nehyeden bir ümmet/topluluk olmaktan geçtiğini beyan eder (3/104).
Vahye ve insanlara/topluma olan şahitliğimiz insanlığa sadece karanlıktan aydınlığa çıkartacak bilgileri sunmak değil, şehid olmaklığımızla o bilgileri gereğince yaşama çabası içinde olmayı, şüheda olmakla da hem adaleti ayakta tutan bir toplumsal şahitliği yerine getirmeye hem de kendimizi ve insanları kurtaracak/müflihun yapacak bir mücadeleyi de üstlenmektir. Kur'an şehîd olmayı önce peygamberlere, sonra onların izinden giden mü'minlere ve ümmete bir sorumluluk olarak yüklemektedir. Kur'an'a göre şehîd olmak, "şahit olmak ve şahit olunmak"tır.
Son söz olarak kavramla ilgili birkaç tartışmalı konuya değinebiliriz. Kavramla ilgili tartışmalı konulardan biri şehitlerin hayatta/diri olmaları hakkındadır.Bu görüş gaybidir. Bunun hakikatliğine/nasıllığına vahyin haberinden başka bir şey ekleyemeyiz. Yine Rableri katında rızıklandırılırlar ifadesindeki "ındiyet"/yanında olmak kavramı mekânsal bir yakınlık değil bir şeref ve değerli olma indiyetidir."
Konu soru cevap faslının ardından sona erdi.