Beykoz’da "Darbe Kıskacında Mısır ve İhvan" Paneli

Beykoz’da "Darbe Kıskacında Mısır ve İhvan" Paneli

Özgür-Der Beykoz Şubesinin her ayın son çarşambasında düzenlediği programların, Aralık ayına ait olanı, dernek binasında gerçekleştirildi.

 

"Darbe Kıskacında Mısır ve İhvan" başlıklı panelin konuşmacıları ise, Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya ile Beykoz Şube Başkanı Akif Bilgir oldular. Dernek üyelerinin de ilgi ile takip ettikleri programın ilk konuşmacısı olan Akif Bilgir, öncelikle Mısır'ın yakın tarihine, siyasi ve sosyal arka planına ışık tutmak üzere bilgiler sundu. Tarihte, Osmanlı yönetiminde, uzun yıllar birlikte yaşadığımız bu coğrafyanın, Osmanlı'nın zayıflamasının ardından, önce (1798'de) Fransızların, sonra ise (1882'de) İngilizlerin işgaline uğradığını belirten konuşmacı, bu sürecin 1922'ye kadar sürdüğünü, bu tarihte ise göstermelik de olsa bağımsızlığın kazanıldığını belirtti.

1914 yılına kadar Osmanlı'nın "Hidiv" adı verilen bir tür valileri eliyle yönettiği Mısır'ın, emperyalist İngiltere tarafından işgalinin ardından gelen yıllarda ise bütün İslam Coğrafyası gibi buralarda da hızlıca milliyetçi/ulusalcı akımlar boy gösterdi. Mısır bu ilk yıllarda İngiltere'nin tavsiye ve tasvip ettiği krallarla yönetilir. Kral Fuad ve onun oğlu Kral Faruk gibi... Bilahare krallıklar döneminin, ordu mensuplarının darbeleri ile yer değiştirdiği dönemlere geçildiğini belirten Akif Bilgir, bunları da, Cemal Abdunnasır, Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek'in temsil ettiğini belirtti. Bilgir, Muhammed Mursi'nin Mısır tarihinin ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı olmasının anlamına da değindi, Bu gün Abdulfettah El Sisi'nin, bu süreci tekrar darbeciler lehine bozmasının ise tarihi geriye sardırma çabası olduğu ifade edildi.

Akif Bilgir, Mısır'da Sisi eliyle gerçekleştirilen darbenin, Mısır halkının aleyhine işletilen darbe alışkanlığından ileri geldiğini, yine bu alışkanlık dolayısı ile de ordunun, ekonomiden, bürokrasiye, oradan yargı ve medyaya kadar pek çok kurumu ele geçirmiş olduğuna değindi. 60 yıldır sürdürülen darbe geleneği ile topluma aşılanan umutsuzluğun ve korkunun İhvan liderliğinin ve kadrolarının kararlı tutumları ile aşılacağını umduğumuzu belirten Bilgir, daha sonra, Mısır darbesi karşısında "uluslararası kamuoyu" adına ortaya çıkan sessizliğe temas etti. Bu konuda, Türkiye, Katar ve Libya dışında kalan ülkelerin çoğunun sınıfta kaldığına işaret edilen konuşmada, ABD ve Avrupa'nın bir kez daha ikiyüzlü politikaları ile hafızalara kazındığı belirtildi.

Darbecilerin içeride halktan çok az destek bulmalarına rağmen, ABD, AB ve İsrail'den destek görmelerinin durumu yeterince izah ettiği dile getirildi. Aynı şekilde adı İslam'la anılan ama halklarını zorbalıkla yöneten Suudilerin ve Körfez ülkelerinin de beka kaygıları dolayısı ile darbecilere arka çıkmalarının anlamına değinildi. Akif Bilgir, İhvan ve Mücadelesi konusuna temas etmek üzere sözü Rıdvan Kaya'ya bıraktı.

Rıdvan Kaya, Mısır'da gerçekleştirilen darbeye karşı İhvan Hareketi'nin çok anlamlı bir mücadele verdiğini ve bu mücadelenin hali hazırda da sürdüğünü belirterek başladığı konuşmasında, özetle şunları vurguladı:

1- İhvan-ı Müslim'in/Müslüman Kardeşler teşkilatı kendisi bir öğretmen olan Hasan El Benna tarafından, 1928 yılında, Mısır'ın İsmailiye şehrinde kuruldu. Teşkilat kısa bir sürede, kurucu liderinin ve arkadaşlarının özverili çabaları neticesinde yaygın ve güçlü bir hal kazandı.1949 yılına gelindiğinde hareketin yarım milyon üyesi ve çok sayıda şubesi oluşmuştu.

2- İhvan temel prensip olarak, İslam'ın hayatın bütün alanlarında olması gerektiğine, ilhamımızın kaynağının Kur'an ve Sünnet olması lüzumuna ve Din'in bütün zamanlar ve bütün mekanlar için olduğuna işaret etmiştir. Evrensel bakış, Ümmetçi yaklaşım İhvan hareketinin temel şiarı olmuştur. Bu cümleden olarak, ilim öğrenmek ve İslamı yaşayıp, yaşatmak, kadın-erkek herkesin sorumluluğu olarak belirtilmiştir. Yine beden eğitiminden, sosyal faaliyetlere, oradan ekonomik faaliyetlere ve siyasi faaliyetlere kadar herkesin ilgili olması ve kişilerin bu alanlardaki sorumluluklarına uygun davranmaları istenmiştir.

3-Hareketin evrensel çerçevesi kendisine dünyanın hemen her yerinde karşılık bulmuştur. Filistin, Suriye, Ürdün, Cezayir, Lübnan, Yemen, BAE, Sudan, Libya ve daha bir çok ülkede İhvan yayılma, örgütlenme ve etkileme gücüne ulaşmıştır. Bulunulan ülkenin şartları çerçevesinde siyaset ve mücadele yürütülmüştür. Filistin ve Suriye'de silahlı mücadele benimsenirken, Mısır'da sömürgeci İngiliz yönetimine karşı silahlı mücadele verilmiş, sonrasında yerli yöneticilere karşı bu metot tercih edilmemiştir. Sisi darbesine karşı ortaya konan muhalefetin tarzı da bu minvalde şekillenmiş, silah kullanılmamıştır.

4-İhvan-ı Müslim'n liderlerine, irşad eden, yol-yöntem konusunda rehberlik eden anlamında; "Mürşid"  denmektedir. İlk mürşit Hasan El Benna iken, şu anki mürşid, halen darbecilerin zindanlarında esir tutulan Muhammed Bedii'dir. Teşkilat kurulduğu günden bu yana, başta kurucusu Benna ve Seyyid Kutup olmak üzere bir çok önderini, ileri gelenini ve gönüldaşını şehit vermiştir. Bu haliyle zorluklara, güçlüklere karşı tecrübesi, direnci ve bilinci gelişmiş bir yapı söz konusudur. Bunu şimdilerde bir kez daha görmek mümkündür. Bizim böylesi bir örneklik karşısında nerede durduğumuz ise ayrıca ele alınmalıdır.

5-Müslüman Kardeşler eylem ve hareketi merkeze alan pratik çalışmaları önemseyen bir hareket olarak, halk ile aralarına mesafe koymayıp, kaynaşmayı becermiş bir oluşumdur. Seçim sonuçlarının kendi lehlerine olması ile kitlelerin bu gün dahi arkalarında bulunmaları bu cihettendir. Teşkilat bir tür "fil dişi kulelerde" oturup, soyut tartışmalar yapmayı benimsememiştir.

6-İhvan'ın halk ile olan yakınlığının yanı sıra, söylemi de dikkat çekicidir. Abartılı, aşırı ve uçuk ifadeler, iddialar bu harekette değer görmez. Değişim ve dönüşümün, toplumsal ıslah ve ihyanın süreç işi olduğu inancı temel kabuldür.

7- Teşkilat camilerden, üniversitelere; sendikalardan, barolara; odalardan derneklere kadar pek çok alanda ve yerde örgütlenmiştir. Sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik bütün alanları önemseyen İhvan'ın uzun yıllara dayalı, köklü adımlarının sökülmesini darbeciler gerçekleştiremeyeceklerdir. Su yolunu/yatağını bulacaktır. Yeter ki azmimiz ve umudumuz kaybolmasın.

8-Biz Müslümanlar için yenilgi "ahiret yenilgisi"dir. Dünyada izzetli, onurlu bir mücadele verip de mağlup olunursa buna yenilgi denmez. Aslolan Allah'ın rızası ve hoşnutluğunu kazanmaktır. İhvan Hareketi'nin ve önderliğinin ortaya koydukları direniş bütün Müslümanların ve hatta insanlığın onuru ve umudu olmuştur. Bu açıdan onların -şimdilik- mağlubiyetleri bile, umutsuzluk değil umut aşılamaktadır. İhvan'ın sergilediği direnç, ortaya koyduğu samimiyet en büyük zaferdir. Bu zafer kadar kıymetlidir.

Rıdvan Kaya, bu açıklamaları yaptıktan sonra, Mısır'da bundan sonraki senaryolara ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak sözlerini tamamladı. Ardından dinleyicilerin sorularına geçildi ve program sorulara verilen cevaplarla son buldu.

beykoz-20131227-01.jpg

beykoz-20131227-02.jpg

beykoz-20131227-03.jpg

beykoz-20131227-05.jpg

beykoz-20131227-06.jpg

 

Önceki ve Sonraki Haberler