Beykoz'da “Liberalizm ve Kapitalizm” Konuşuldu

Beykoz'da “Liberalizm ve Kapitalizm” Konuşuldu

Özgür-Der Beykoz Şubesi’nin bayanlara yönelik olarak yapılan aylık seminerler devam ediyor. Bu ayki konuğu olan Kevser Çakır, “ Liberalizm ve Kapitalizm” konusunu anlattı.

Özgür-Der Beykoz Şubesi'nin 2010-2011 yılı eğitim faaliyetlerinden olan ve bayanlara yönelik olarak yapılan aylık seminerler devam ediyor. "Modern Siyasi Kavramlar" üst başlığı altında yapılan programların, bu ayki konuğu olan Kevser Çakır, " Liberalizm ve Kapitalizm" konusunu anlattı.

Sunumuna kapitalizm başlığıyla giriş yapan Kevser Çakır, kapitalizmi ve kapitalizmin doğuşunu anlatarak konuya başladı.

Kapitalizmin batıdaki gelişimini ele aldıktan sonra, sekülerleşme (dindışılık) üzerinde duran Çakır, bu kavramın nasıl ve nerede ortaya çıktığına değinip, sekülerleşmenin din karşıtlığı olarak algılandığını ancak asıl anlamının dinin hayattan uzaklaştırılması ve belli alanlara terkedilmesi olduğuna dikkat çekti.

Çakır "tarihsel olarak batıda ortaya çıkan bu kavram, Müslüman halkların yaşamlarına uygulandığında, hayatın içinde yapılan bir çok ibadet dini cihetten anlam kaybına uğramaktadır" diye konuştu. Bu duruma bağlı olarak bireyin kendine ait bir zihniyet inşa ettiğini söyleyen Çakır, "bu yüzden insan faaliyetlerini, amellerini kendine göre yeniden şekillendirmekte ve de yapılan işleri dünya ile sınırlandırmaktadır. Oysa İslam din ve dünya işleri diye bir ayrım yapmaz. İslam kendini hayatın dışında konumlandırmaz. Dünya'da yapılan her iş, ahiret ile alakalandırılır" diye konuştu. Ve şu şekilde devam etti:

"Sekülerleşme beraberinde bireyselleşmeyi getirir. Fert olan insan önce birey olmayı öğrenir ve birey olarak düşünmeye başlar. İşte bugünkü Müslümanların karşılaştığı tehdit edici durum budur. Çünkü bir müslümanın bireyselleşmesi cemaatsel bağlarının zayıflaması anlamına gelmektedir. Müslüman kendisini denetleyen bir cemaat halinde/içinde olmadığında eşya ile kurduğu ilişki de değişmektedir. Oysa bireyselleşip, sekülerleşen fert ihtiyaçlarını giderirken sahip olduğu ve olmak istediği her şeyde "mutlak anlamda" bir sahiplenme duygusu içinde hareket etmektedir. Bunun sonucu olarak sekülerleşme, bireyselleşmeyi, bireyselleşmede eşya ile kurduğumuz ilişkiyi etkilemektedir. Müslümanlar batının ürettiği kapitalist tüketim algısını ne yazık ki çabuk kabullenmiştir. Bu durum, tüm dünyada kapitalist ekonomik sistemin egemen olmasıyla birebir ilişkilidir. Kapitalist sistemin tabiileri, daha çok harcamaya teşvik eden reklamlar hazırlamakta, filmlerle insanları lüks yaşama özendirmektedir. Fakat bu durum, gelinen noktayı meşrulaştırmamalıdır. Çünkü Allah "yiyiniz içiniz, fakat israf etmeyiniz" diyerek kişinin malı ile, dünya arasında bir hudut koyar. Bu yüzden bize daha çok tüketmek dayatılırken, bizlerin görevi bu durumun farkında olmaktır. Hz. Muhammed'in "komşusu açken, tok yatan bizden değildir" sözünü bir duyduğunda gözyaşlarına boğulanlar, aç komşu görmemek için lüks rezidanslara, villalara taşınmaktalar. Oysa Allah Kuran'da Şura Suresi 27.ayet ile, bol rızıkla karşılaşınca insanın yeryüzünde azgınlık yapacağını ifade eder. Ve buna karşı bizi uyarır. İnsan kendi nefsini eşya üzerinde yegane otorite olarak görmemeli ve zenginliğini toplumda sosyal adaleti ve paylaşımı sağlamak amacıyla kullanmalıdır. Bu yüzden de, nefsi azdıracak israf ve şatafattan uzak durmalı, yaşam tarzındaki zorunlu tüketim ve temel ihtiyaçlarını karşılarken aşırıya kaçmamalıdır" diye konuştu.

Kapitalist algının tesettürün içeriğini de değiştirdiğine de değinen Çakır, "tesettür ile ilgili inzal olunan Nur Suresi 31.ayette 'gizlediklerinin bilinmesi için ayalarını yere vurmasınlar' uyarısıyla, örtünmenin içinin boşaltılması ve kadının cazibesini örtülü olsa da başka yollarla dışa vurması engellenmiştir" dedi. Çakır, kâr için kurgulanan reklam nesnesi haline getirilen örtünün içinin boşaltıldığını, bunun da İslam'ın inanç sisteminin sömürülmesi anlamına geldiğini belirtti.

Liberalizmin ise, batıda kilise ve krallık zulümlerinin baskılarına karşı oluşturulan özgürlük söylemi ile birlikte, insanı merkeze alan bir düşünce olarak ortaya çıktığını ifade eden Çakır, bireyi ve bireyin hürriyetlerini temel alan bu düşüncenin ekonomide nasıl işlediğinden bahsetti. Liberalizmin ve kapitalizmin kardeş olduğuna dikkat çeken konuşmacı, tüketicinin en çok fayda, üreticinin en çok kar elde ettiği bir sistem oluşturulmaya çalışıldığını belirtti. Çakır, "herkesin tatmin peşinde olması ekonominin işlemesini ve kapitalizmin yürümesini sağlar" diye konuştu. Liberalizmin görmezden geldiği durumların olduğunu da belirten konuşmacı, "insanın çıkarına olan her şey, fayda sağlamayabilir ve hakkında hayırlı olmayabilir. Nitekim tatmin ve çıkar amaçlı bu zihniyetin gelinen noktada; hem toplumu, hem toplumdaki ahlaki değerleri hem de dünyayı tükettiği görülmektedir" diye konuştu.

Müslümanlar olarak bu doktrinlere karşı nasıl tavır alınması gerektiğine ilişkin düşüncelerini paylaşan Çakır, gelen soruları cevapladıktan sonra sözlerine son verdi.

Önceki ve Sonraki Haberler