AYM’nin Gerekçeli Kararına Bursa’dan Protesto

AYM’nin Gerekçeli Kararına Bursa’dan Protesto

Bursa Sivil Toplum Kuruluşları Platformu üyeleri 25.10.2008 Cumartesi günü Saat 12:00’de Anayasa mahkemesinin gecikmeli olarak yayınladığı gerekçeli kararı protesto etmek ve meclise, konuyla ilgili mektup göndermek için Ulu cami meydanında bir araya geldi

Basın açıklamasını Platform adına okuyan Özgür-Der Bursa şubesi başkanı Aziz AVAR, Başörtüsünü serbest bırakacak kararı CHP ve DSP hariç meclisteki bütün partilerin onayladığını ve 411 oyla kabul edildiğini, buna rağmen halkı hiçe sayarak ve anayasanın değişmez kanunlarıyla çeliştiğini ifade ederek karar yayınlayan anayasa mahkemesinin halkın iradesini hiçe saydığını ifade etti. 

Halkın iradesi mi yoksa darbeci geleneğin oluşturduğu yargı ve bağlı olduğu askeri vesayetin iradesi mi? Sorusu mutlaka sorulmalıdır; çünkü bu durumun darbeci gelenekten yana olduğu apaçık ortadadır diyen AVAR, Bursa Sivil Toplum Kuruluşları Platformu olarak bugüne  kadar olduğu gibi bugünden sonra da her ne şart altında olursa olsun haksızlıklara boyun eğilmeyeceğini, sürekli olarak meydanlarda olunacağını yineledi.

Basın açıklamasının ardından Memur-Sen temsilcisi Numan ŞEKER, meclise gönderilecek olan mektubu okudu.

ŞEKER, alınan kararın en az iptal kararı kadar şok etkisi yaratıtğı, bu kararın toplumda huzursuzluğa sebep olduğunu yineledi. Meclis başkanına, Genel başkanlara ve vekillere hitaben "Zira, değil sizler, sokaktaki alelade insanlar bile mevcut kararla artık meclisin yasama yetkisinin elinden alınarak işlevsiz hale getirildiğini ve fiilen kapatıldığını bilmektedirler.

Alemin bilip gördüğünü sizin bilip görmemeniz kabili mümkün olamaz. Verdiğiniz demeçler, çektiğiniz nutuklar ve yaptığınız manifesto niteliğindeki beyanlar bunun açık delilidir.

Bu çağrı; Ülkeyi huzur ve esenliğe kavuşturacak yasaları yapmak, uygulamak ve denetlemek adına milletten aldığınız yetki ve temsil iradesini ülke kaderine egemen kılma görev ve sorumluluklarınızı yerine getirme amacıyla yapılmaktadır. Çünkü siyaset kurumu, toplumun yaşanan sorunlarına çözüm üretme yeridir." diyen ŞEKER; yargının bu müdahalesine karşı alınması gereken tedbirleri maddeler halinde sıraladı.

MAZLUM-DER, MEMUR-SEN, BİHMED, İHH, ÇINAR-DER, ENSAR VAKFI, BURSA SAADET PARTİSİ GENÇLİK KOLLARI, BUSEY-DER, ASDER, GÜL-DER, MÜSİAD, ÖZGÜR-DER'in ortak katılımıyla gerçekleşen basın açıklaması, 'yasakçılar yenilecek direnenler kazanacak', 'tevhid adalet özgürlük', 'inancına örtüne kimliğine sahip çık', 'direne direne kazanacağız' sloganları eşliğinde, meclise gönderilecek mektubun okunmasının ardından sona erdi.

Basın Açıklamasının Tam Metni:

ANAYASA MAHKEMESİNİN GEREKÇELİ KARARI MİLLET İRADESİNE İPOTEK VE VAHİM BİR SUÇTUR!

Bilindiği gibi mecliste CHP ve DSP hariç. bütün partilerin 411 adet oyuyla kabul edilmiş Anayasanın 10.ve 42.maddelerinin yeniden düzenlenmesi, anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmişti.Yine bilindiği gibi bu maddeler üniversitelerde kılık ve kıyafeti serbest bırakan düzenlemelerdi.Bu iptal kararının yayınlanan gerekçesi ise meclisin iradesine, toplumun taleplerine, hukuka, ahlaka karşı nasıl bir tutum içinde olduklarını açıkça ortaya koymaktadır.

Yine mahkemenin gerekçeli kararından öğreniyoruz ki, karar vehimler, olasılıklar, hayaller üzerine bina edilmiştir. Bu güne kadar başörtülülerin başı açıklarla bir arada barış içerisinde yaşadıkları, hatta bir aile içerisinde bile başı açık-başı örtülü bireylerin bir arada barış içerisinde yaşadığı görmezden gelinerek başörtüsü düzenlemesinin "farklı yaşam tercihlerine siyasal görüşlere veya inançlara sahip insanlar üzerinde bir baskı aracına dönüşmesi olasılığı" bulunduğu vehminden hareketle farklı yaşam tercihine siyasi görüşe veya inanca sahip olma olasılığı olan kişilere anayasa mahkemesi yaşam tercihi, siyasi görüş ve bir ideoloji dayatmıştır.

Toplumun büyük çoğunluğu tarafından talep edilen bu düzenlemeyi, anayasa mahkemesinin.anayasanın değiştirilemez,değiştirilmesi teklif bile edilemez maddelerine dayanarak iptal etmesi hem hukuk açısından hemde ahlaken bir suçtur. Mahkeme inancımızın,kimliğimizin ayrılmaz parçası olan başörtüsüne, bu maddelere dayanarak ilelebet yasak getirmeyi amaçlamaktadır.Bu gün kamusal alanlarda ve üniversitelerde getirilen bu yasak  yarın uygulayıcılar tarafından yine aynı maddeler gerekçe gösterilerek sokaklara kadar genişletileceğinin de işaretini taşıyor. Bu, mahkemenin ak parti ile de ilgili yayınlanan gerekçe ve daha önce verilmiş  kararlarına baktığımız zaman bizi şaşırtmayan bir karar olduğunu görüyoruz.

Askeri darbelerin ürünü olan bu mahkemenin, toplum iradesi üzerinde bürokratik  vesayetçi rejiminin kılıcı olarak oluşturulduğu açıkça gözlenmektedir. Dokuz kişiyle alınan bu hukuk faciasına en temel karşı çıkışın mahkemenin iki üyesinden gelmesi oldukça düşündürücüdür. Özellikle gerekçeyle beraber açıklanması gereken karar açık bir anayasa hükmü iken, kararı verip 5 ay sonra gerekçe açıklanması gerekçe bulmada ne kadar zorlandıklarının açık bir delilidir. Bir başka deyişle mızrağın çuvala sığdırılması oldukça çok zor olmuştur. Yine iki anayasa mahkemesi üyesi dahil olmak üzere hukukçuların çoğunluğu sadece usûl açısından incelenmesi gereken bu davayı, esastan inceleyip redderek meclisin üstünde olduğunu, yani yargı despotizmini ilan etmiştir.

Bir avuç laik azınlığın haricinde toplumun büyük kesiminin hak ve özgürlükler konusunda destek verdiği bu değişime savaş açan anayasa mahkemesinin toplum nezdindeki yeri ise artık tartışılmak zorundadır. Bu tartışmaya en temelde, iradesi darbelerin oluşturduğu sözüm ona hukuk üretmesi gereken anayasa mahkemesi tarafından, yok sayılan meclis yapmak zorundadır.

Burada şu temel soru  sorulmalıdır. Halkın iradesi mi yoksa  darbeci geleneğin oluşturduğu yargı ve bağlı olduğu askeri vesayetin iradesi mi? Laiklik sopasıyla hiza ve istikamete mi gireceğiz yoksa halk iradesi mi bizi bağlayacak? Biz toplum olarak diyoruz ki inancımızı düşüncelerimizi ve ondan doğan temel hak ve özgürlüklerimizi hukuk akıl ve ahlaktan nasibini almamış bürokratik vesayet sistemine teslim etmeyeceğiz. Siz meclistekilerden de teslim etmemesini kesinlikle talep ediyoruz. Bu şartlarda yukarda belirttiğimiz gibi darbe düzenlerinin ürettiği hukuk ihlallerine son verecek adımları en kısa zamanda atmanız ve arkanızda bu konuda toplumun olduğunu eğer bu adımları atmasanız  bu adımları atacakların da bir gün geleceğini hatırlatmak isteriz.

Son söz olarak biz Bursa'da bir araya gelen sivil toplum kuruluşları olarak kimliğimizden inancımızdan ve bunlardan doğan hak ve özgürlüklerimizden her ne şartla olursa olsun vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha haykırıyoruz. Bizim bu değerlerimiz bu toplumu oluşturan temel değerlerdir ve bunlarla oynanmasına asla rıza göstermeyeceğiz.

BURSA SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI PLATFORMU

 

PLATFORM BİRLEŞENLERİ: MAZLUM-DER, MEMUR-SEN, BİHMED, İHH, ÇINAR-DER, ENSAR VAKFI, BURSA SAADET PARTİSİ GENÇLİK KOLLARI, BUSEY-DER, ASDER, GÜL-DER, MÜSİAD, ÖZGÜR-DER

Önceki ve Sonraki Haberler