“Bireyselleşme ve Çözüm Yolları”

“Bireyselleşme ve Çözüm Yolları”

Özgür-Der İzmir Şubesi'nin düzenlediği alternatif eğitim seminerlerinin bu haftaki konusu “Bireyselleşme ve Çözüm Yolları”, konuşmacısı ise Hamza Akdeniz idi.

Bireyin toplumbilimsel tanımını vererek sözlerine başlayan Akdeniz, 'toplumları oluşturan ve düşünsel, duygusal, iradeyle ilgili nitelikleri toplum içinde belirlenen insanların her biri' demek olan birey sözcüğünün semantik açıdan Batı kaynaklı olduğu üzerinde durdu. "İslam'a birey olarak, kişi-kul olarak davet ediliriz; yaptıklarımızdan da birey olarak sorgulanırız" diyen Akdeniz, "Yapıp ettiği her şeyi kendi iradesiyle yapan insan, nitelikli bireydir. Nitelikli yapılar ise, özgüveni yüksek ve neyi neden yaptığını bilen bireylerden oluşur" şeklinde konuştu.

Liberal ahlakta bireyin 'ene'ci; 'benci'l olduğuna dikkat çeken Akdeniz, "Bu bakış açısına göre bireyin bütün amacı kendisidir. İnsanlar, rekabet adı altında birbirini kullanır hale gelmektedir. Sokakta, okulda, televizyonda, ticarî ilişkilerde insanlara aşılanan budur" dedi.

Akdeniz, sözlerine şöyle devam etti: "İnsanın başıboş bırakılmadığını Kur'an'da görüyoruz. Seküler sistemde birey her şeyini istediği gibi yönetir; İslam'da ise her şeyin üstünde egemen olan güç Allah'tır. Allah'a kul olmayan, mutlaka başka bir şeye kul olur. Toplumsal ilişkilerin şekillenmesinde ahlak ve erdem yetseydi, Peygamber'e vahiy gelmesine gerek yoktu. Oysa inancımız, bireyleri ve toplumları dönüştürme temeline dayanır. Peygamber sözünde duran, yalan söylemeyen ve emanete hıyanet etmeyen biriydi zaten. Müşrikler Mekke'deki Haniflere karşı çıkmıyordu; çünkü onlar sadece kendi içsel arınmalarıyla meşguldü. Allah'ın tek ilah olduğunu ve hükümranlığın yalnızca ona ait olduğunu tebliğ etmeleri söz konusu değildi. Vahiyle beraber dinin yalnızca bireysel alana değil, toplumsal ve yönetsel alana da müdahil olma isteği, iplerin kopmasına neden oldu."

"GAZZE DİRENİŞİ, BİR ARAYA GELMEMİZİ SAĞLADI!"

Konuşmasını ayetlerle destekleyen Akdeniz, İslam alemindeki parçalanmışlığın temelinde bireyselleşmenin yattığına değindi. "(Müslümanlar) Haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karşı koyarlar." (Şura, 39); "Erkek- kadın bütün mü'minler birbirlerinin dostu, dayanağıdırlar. Bunlar iyiliği emrederek kötülükten sakındırırlar, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah'a ve peygamberine itaat ederler. Allah işte onlara rahmet edecektir. Hiç şüphesiz Allah, güçlü iradelidir ve her yaptığı yerindedir." (Tevbe, 71);  "Ey mü'minler Allah'tan korkunuz ve dosdoğrularla, gerçekten hiç ayrılmamış olanlarla beraber olunuz." (Tevbe, 119) ayetlerine rağmen Batı Şeria'da HAMAS yanlılarının yaptığı gösteriyi El-Fetih polislerinin bastırması; işgalci Rus ordusunu yenen Afganlı mücahidlerin savaş sonrası silahlarını birbirlerine çevirmesi; Mısır, Ürdün, Suudî Arabistan, Türkiye ve benzer devletler tarafından HAMAS'ın zafer kazanmasının istenmemesi gibi pek çok durumun varlığına dikkat çeken Akdeniz, yitirilmiş ümmet şuurunun yeniden kazanılabilinmesi noktasında direnişin uyuşukluğumuzu atmamıza vesile olması gerektiğini belirtti.

"Müslümanlarla kardeşliğimiz seminer, panel, ders, eylem, etkinlik, sohbet kardeşliği mi; yoksa biribirinin hem iyi hem kötü zamanlarında yanında olan, derdiyle dertlenen örnek bir İslam kardeşliği mi? Bu soruyu sürekli sormalı ve olumlu cevaplar verebilecek durumlara gelmeliyiz" diyen Akdeniz "Mü'minlerin kendi aralarındaki kardeşlikleri, ana-baba bir kardeşlikten daha ötedir. İnsan kendini kendine yeterli gördüğü zaman azgınlaşır, mustağnileşir. Birey olarak iman ederiz ama hayatı ve dini -ki ikisi bir bütündür zaten- birey olarak yaşayamayız" şeklinde konuştu.

Müslümanların bir iş yaparken kendi gruplarının, cemaatlerinin, oluşumlarının değil ümmetin maslahatını gözetmesi gerektiğinin altını çizen Akdeniz "Dinin topluluk olmadan yaşanamayacağını gündemleştirmeliyiz. Bireyler şahsiyetlerini yitirerek cemaate dahil oldukları için cemaatler edilgenleşiyor. Bilinçli bireylerin/şahsiyetlerin oluşturduğu topluluklar, vahdeti sağlamada ve şahitlik görevini yerine getirmede sapma yaşama ihtimali en az olan oluşumlardır" dedi.

Program, dinleyicilerden gelen katkılar ve sorularla sona erdi.

 

Fazlı İnderin – HaksözHaber / İZMİR
Fotoğraflar: Yakup Takır

Önceki ve Sonraki Haberler