İzmir’de 28 Şubat Darbe Protestosu

İzmir’de 28 Şubat Darbe Protestosu

Özgür-Der İzmir Şubesi üyeleri, 28 Şubat post-modern darbesini protesto etmek için Buca Çevik Bir meydanında bir araya geldi. Eylemde Özgür-Der İzmir Şubesi Başkanı Nurcan Büyük bir konuşma yaparken, basın açıklamasını Özlem Öz okudu.

Özgür-Der İzmir Şubesi üyeleri, 28 Şubat post-modern darbesini protesto etmek için Buca-Çevik Bir meydanında bir araya geldi.

Eylemde ''Darbeciler Yenilecek Direnenler Kazanacak,'' Kafesler Bizi Yıldıramaz'', ''Maske Düştü Balyoz Göründü'', ''Balyozcu, Kafesçi Paşalardan Hesap Sorulsun'', '' Zulme Karşı Direneceğiz!", "Müslüman Zulme Boyun Eğmez!", ''Başörtüsüne uzanan eller kırılsın'', ''Zulme karşı direniş, Herkes için adalet'', ''Eğitimde, yargıda, siyasette, sokakta militarist dayatmalar son bulsun'' yazılı pankart ve dövizler taşınırken, sık sık tekbir getirilerek darbeci zihniyete karşı sloganlar atıldı.

Eylemde bir konuşma yapan İzmir Şube Başkanı Nurcan Büyük; 85 yıldır ülkemize egemen olan darbeci-çeteci zihniyete, halka efendilik taslayan bürokratik oligarşiye karşı hak, adalet ve özgürlüklerimizi gündemleştirmek üzere meydanlarda buluşulduğunu söyledi.

Darbelerin ''Halk cahildir, biz biliriz, onların yerine düşünürüz''gibi sakat bir düşünceden beslendiğini,'iç düşman' kavramı ile halkını kendisine düşman ilan eden bir korku ve baskı atmosferi yarattığını ifade etti.

Büyük; ''28 Şubat darbesinin en acı sonuçlarından biri de kesintisiz 8 yıllık eğitim ve başörtüsü yasağıdır. Ancak yasaklar ve engellemeler biz Müslümanları yılgınlığa düşürmemiş, aksine azmimizi, kararlığımızı ve direncimizi arttırmış, geleceğe dair umutlarımızı yükseltmiştir''dedi.

Topluluk adına, Özlem Öz'ün okuduğu basın açıklamasında; 28 Şubatların, 80 yıllık tek tipleştirme geleneğinin bir uzantısı olarak devam ede geldiğini, vesayet rejiminin sarsılmaya başladığını hisseden cuntacı anlayışın Susurluk, Yüksekova, Şemdinli, Kafes, Sauna, Eldiven, Ayışığı, Yakamoz ve Balyoz eylem planları ile halkı hizaya getirme anlayışını sürdürdüklerini, Kürt sorunundan başörtüsü ve inanç meselesine, komşu ülke ve halklarla düşmanlığa dayanan dış politika probleminden fakirlik sorununa kadar ülkenin tüm kronik sorunlarının arkasında söz konusu askeri zihniyet ve politikaların varlığının aranması gerektiği ifade edildi.

Açıklamada; itibar göstergesi olarak cadde, sokak ve meydanlara verilen darbecilerin isimlerinin bir an önce kaldırılması, bu bağlamda 28 Şubat'ın mimarlarından Darbeci General Çevik Bir adının da bu meydandan kaldırılması talepleri dile getirildi.

 

Basın açıklamasının metni

28 Şubat 1997… Bundan 13 yıl önce bugün Türkiye darbeler tarihine bin yıl sürecek iddiasıyla bir sayfa daha ekledi. Bu tarih ülke insanını 80 yıllık resmi ideoloji doğrultusunda tek tipleştirme geleneğinin bir uzantısıdır.

28 Şubat'tan bu yana İslami olana dair her türlü değer ve sembol toplumun zihninden ve yaşantısından daha da uzaklaştırılmaya çalışılmış, ekonomide, eğitimde, kamu kurumlarında, siyasi ve sosyal hayatta toplum üzerinde baskı ve korku havası oluşturularak insanların inançlarını ifade etme ve yaşama tercihlerine de darbe vuruldu. 28 Şubat'ın 13. Yılında tüm bu despotluklar halen sürdürülmekte ve insanların özgür iradelerine konulan ipotekler de hiç gevşetilmeden devam ettirilmektedir

Cuntacı anlayışın her birimine sızdığı ordu, 28 Şubat sonrasında gelişmelere hâkim olamamış, tüm çabalarına rağmen halkın iradesini yansıtan bir hükümetin iş başına gelmesiyle vesayet rejiminin sarsılmaya başladığını görmüş ve bu minvalde yine darbe yöntemine başvurma gereği duymuştu.Bu doğrultuda dün Susurluk, Yüksekova, JİTEM, Şemdinli, Atabeyler, Sauna, Ergenekon  son dönemlerde de Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz,, Eldiven, Kafes" ve en son ifşa olan "Balyoz" eylem planları ile ordunun halkı hizaya getirme anlayışının devam etmekte olduğu görülmektedir.

Basına yansıyan bu belgelere göre, camilerin bombalanması, kendi uçağını düşürme gibi  provokasyonlar içerisinde oldukları görülmektedir. Bundan önce ortaya çıkan Ayışığı - Yakamoz - Sarıkız - Eldiven ve Kafes eylem planlarında olduğu gibi, hatta ondan daha dehşet verici planlar ile karşı karşıya olduğumuz yine bu belgelerden anlaşılmaktadır.

Bu teşebbüsler sonucunda Alevi önderlerine suikast yapıp, Alevi-Sünni çatışması çıkarmak, azınlıkların dini önderlerine saldırılar ile irticanın var olduğunu göstermek, müzeleri bombalayıp çocukları katlederek, bundan ortaya çıkacak dehşetten ve yılgınlıktan beklenti içinde olanlar gibi, halkı kin ve nefret üzerine bina edilen bir çatışmaya sürüklemek istedikleri yine çok net anlaşılmaktadır.

Gazeteciler başta olmak üzere, halkı fişlemeden geçirerek, fişledikleri on binlerce insanı stadyumlara doldurularak Naziler gibi kamplar oluşturma  niyetleri açıkça belgelerine yansıttıkları da görülmektedir.

Kürt sorunundan başörtüsü ve inanç meselesine, komşu ülke ve halklarla düşmanlığa dayanan dış politika probleminden fakirlik sorununa kadar ülkenin tüm kronik sorunlarının arkasında söz konusu askeri zihniyet ve politikalar vardır

Halka cumhuriyet diye yutturulan bu oligarşik yapının elebaşısı ve koruyucusu olan darbeci silahlı bürokrasi bir de utanmadan kendini cumhuriyetin koruyucusu ve milletin özü olarak tanımlamakta. On yıllardır bu halkın yararına olabilecek her türlü gelişmeyi ve değişimi engelleyen cumhuriyet nasıl bir cumhuriyettir ki en büyük düşmanı cumhurdur?

Artık halk her şeyin farkına varmıştır. Gerçekler gizlenemiyor ve mızrak çuvala sığmıyor. Yapılan tüm rezillikler tüm engelleme çabalarına rağmen halk tarafından görülüyor. Artık halk kendisine karşı düşmanca planlar yapan ve uygulayan darbecilerden hesap sorulsun istiyor

Bizler Özgür-Der olarak, Hükümetin daha fazla sorumluluk alarak cuntanın üzerine gitmesini istiyoruz. Hükümet, cürm-ü meşhudla yakalanmış olan darbecilere karşı halkın desteğini dikkate alarak dik durmalı, aslı ortaya çıkan "irtica ile mücadele eylem planı"nın gereğini yapmalıdır. İsmi geçen her bir subay rütbesine bakılmaksızın görevden alınmalıdır.

 Bir itibar göstergesi olarak cadde, sokak ve meydanlara verilen darbecilerin isimlerinin bir an önce kaldırılmasını, bu bağlamda 28 Şubat'ın mimarlarından Darbeci General Çevik Bir adının da bu meydandan kaldırılmasını istiyoruz.

 Halk ve hak düşmanı darbecilere karşı hakkın ve mazlum halkın tarafında olduğumuzu, oligarşik sistemin direniş azmimizi kıramayacağını ve bize kabul etmediğimiz bir kimliği benimsetemeyeceklerini ilan ediyoruz

Çünkü Müslüman kimliğimiz bizlere, Allah'a karşı hadlerini aşan ve toplumları, nesilleri ifsad eden yapılarına ve uygulamalarına karşı tavır almayı gerektirmektedir. Yüce Rabbimizden başka kutsalı olmayan biz Müslümanlar için, kutsal devlet mitolojisi adına ne darbeciler ne de kurumları aklımıza, inancımıza ve de özgür irademize sınırlar çizemez.

Darbe rejimine de, İslam'ı bireysel ve toplumsal hayattan silme zorbalıklarına da karşı çıkıyoruz!

Şüphesiz ki; Her türlü engellemelere rağmen gelecek; insanlık adına mücadele eden, tarafını haktan, hukuktan ve adaletten yana koyanların olacaktır.

Önceki ve Sonraki Haberler