İzmir'de "Kemalist Ulusalcılık" semineri

İzmir'de "Kemalist Ulusalcılık" semineri

Özgür-Der İzmir Şubesi'nin düzenlediği alternatif eğitim dersleri “Kemalist Ulusalcılık ve Müntesipleri” başlıklı çalışmayla devam etti. Seminerin sunumu Özgür-Der İzmir Şube Başkanı Nurcan Büyük tarafından gerçekleştirildi.

Büyük, sunumuna Kemalizm'in oluşumunun tarihsel sürecini anlatarak başladı. M. Kemal mitinin masal ögeleri barındırdığını belirten Büyük, "Çok ezilen bir halkın üzerine 'sarı saçlı mavi gözlü' biri doğmuş güneşten! Kurgulanan sölemde kurtarıcı ve ilah var, marş görünümlü ilahîler var, ritüeller var; yeni bir din tasarlanmış resmen. 1919-1938 arası, TC'nin 'asr-ı saadet'i. Kemalizmin nüveleri Tanzimatla oluşturulmaya başlanmış. 1876, darbeci geleneğin başlangıcı. Darbeciler, yaptıklarını halk ve millet adına yaptıklarını söylüyorlar" dedi.

Büyük "1. Meclis üyeleri, hilafetin ve saltantın korunması hususunda hemfikir. Buna rağmen 'Benim iradem milletin, milletinki benim irademdir' anlayışına sahip M. Kemal, beraber olduğu kişilerle fırkalaşmaya gidiyor. Paşalardan askerlik-mebusluk seçimi yapmaları isteniyor. Rauf Orbay, liberal görüşlere sahip Tereakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kuruyor ama parti irtica ile suçlanıyor. Parti tüzüğündeki dine hürmetkâr olunacağı ifadesi, Şeyh Said Kıyamı'na zemin hazırladı deniyor" şeklinde konuştu.

Kemalizmin inşa sürecini üç bölüme ayıran Büyük, bu evreleri şöyle sıraladı. 1919-1923 Millî Mücadele dönemi; 1924-1928 Cumhuriyetçilik dönemi (medeniyet olarak Batı, milliyet olarak Orta Asyalılık benimsenmiş; militan laiklik anlayışı devreye girmiş) 1929-1938 etnik tanıma kayış (devlet otoriter ve totaliter; 'dil-kültür-ülkü' birliği 'dil-kültür-kan' birliği halini alıyor; Güneş Dil Teorisi ve Türk Tarih Tezi bu dönemin ürünleri).

Büyük, sözlerini şöyle sürdürdü: "İslam, uzaklaşılması gereken bir ülkü olarak görülmüş. 'Ne mutlu Türk'üm diyene', 'Türk; övün, çalış, güven' gibi sözler salt şovenizm barındırmıyor. İnsanlar kendi Türklüğüne inansın, özgüveni oluşsun diye söylenmiş. Bu gururun zirvesi ise, 'Bir Türk dünyaya bedeldir' sözünde kendine yer buluyor. Resmî ideolojinin sorgulanabilmesi fikri çok yeni; çünkü muhafazakarın da laikin de kendine yer bulabileceği iki yüzlü bir alan Kemalizm. Ritüelleri öylesine yaygınlaştırılmış ki. İstiklal Marşı ve saygı duruşu olmadan bir toplantı bile başlatılamaz hale gelinmiş. "Padişah kovuldu, cumhuriyet kuruldu, egemenlik ulusun oldu." tarzı sorgulamadan uzak yaklaşımlar ilköğretimden üniversiteye kadar çocukların ve gençlerin ağzına sakız edilmiş. Halk, rejime karşı bir tehlike olarak görülüyor. Kemalizm halkçılığı, Alman ve İtalyan faşist halkçılığının tıpatıp benzeri. Ekonoik olarka da kooperatist anlayış var; hem halkçı hem devletçi. Kapitalist ya da sosyalist değil. Kişinin kendi isteğine bağlı olan 'beden eğitimi' dersi bile zorunlu hale getirilmiş 1930larda; 'devrim eğitimi' de öyle. Cumhuriyetin ilanı, medenî kanun ve ceza kanunu değişikliği, tekkelerin ve türbelerin kapatılması, medreselerin kapatılması ve tevhid-i tedrisat kanunu, şapka takılması mecburiyeti, Latin alfabesinin kabulü tepeden inmeci değişikliklere örnek olarak sayılabilir. Olduğu iddia edilen laikliğin en büyük tezatlarından biri ise yine bir devlet kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı."

Büyük, M. Kemal'i putlaştırıcı şiirlerden de örnekler verdi. "85 yıldır askeri ve sivil eğitimde, medyada sürekli olarak Kemalizm dininin propagandası yapılmış, bu resmi dinin ayinleri mahiyetindeki törenlere de bütün toplum katılmak zorunda bırakılmıştır. Toprak, vatan, ulusal bayrak, ulusal marş, ulusal sınırlar, M. Kemalin türbesi bu ulusal dinin seküler kutsalları kabul edilmiştir. Okullar, kışlalar, resmi kurumlar, parklar, bahçeler vs. bütün ülke bu seküler dinin tapınakları haline getirilmiş; resmi törenler, resmi bayram ve yas günleri, ulusal marş ve bayrak törenleri de bu dinin ayinleri olarak bütün topluma dayatılmıştır" diyen Büyük, resmî ideolojiye atacağımız her taşın, yaşam alanımızı açacağına yaptığı vurguyla konuşmasını noktaladı.

İkinci yarıda yapılan katkılarla ve gerçekleştirilen soru-cevap bölümüyle program sona erdi.

 

Fazlı İnderin – HaksözHaber / İZMİR
Fotoğraflar: Yakup Takır

 

Önceki ve Sonraki Haberler