İzmir'de Özgür-Der Seminerleri Başladı

İzmir'de Özgür-Der Seminerleri Başladı

Özgür-Der İzmir Şubesi'nin düzenlediği 2009-2010 dönemi alternatif eğitim seminerleri Rıdvan Kaya'nın sunumuyla başladı. “Sistemin Genel Yapısı ve İşleyişi” konulu seminerde Kaya, Tanzimat'tan Cumhuriyete, sistemin temel işleyiş mantığını ortaya koydu.

Yeni dönemin ilk semineri Özgür-Der Genel Başkanı ve Haksöz Dergisi yazarı Rıdvan Kaya'nın "Sistemin Genel Yapısı ve İşleyişi" başlıklı sunumuyla yapıldı.

Rıdvan Kaya, cumhuriyet öncesi ve sonrası dönemden günümüze uzanan süreçte sistemin yapılanmasında belirgin olarak ortaya çıkan durumlardan ve bunların halka yansımalarından söz etti.

Osmanlı'da başlayan 'halkı daha fazla edilgen pozisyonda görmek isteyen' anlayışın, cumhuriyetin ilanından sonra daha da baskıcı hale geldiğini belirten Kaya, "Osmanlı'nın son dönemlerindeki çok partili hayat denemelerinin ardından cumhuriyetle birlikte tek partili hayata geçilmiş olması, esasında açık bir gerilemeyi ifade etmektedir. Oysa Kemalist kadrolar 40'lı yıllarda çok partili hayata geçişi bir gelişim olarak sunma gayretindedirler." şeklinde konuştu.

"Kemalist devrimlerle yapılanlar, ulusal kimlik ikame etmeye yönelik girişimlerdir" diyen Kaya, "Merkezde şef var: Birincisi ebedî -ve aynı zamanda ulu önder-, ikincisi ise millî şef. Devletle özdeşleşen bir millet ve onu temsil eden bir şef var. Bu anlayışa göre milletin isteklerini ve taleplerini şef bilir, bilmediklerini de şef öğretecektir. Bunun için o dönemlerde bilhassa eğitim politikalarına ağırlık verilir. O zamandan kalan 'eğitilmişler'de, 'resmî ideolojiye itaat kültürü' diyebileceğimiz bu durum halen yaygın." dedi.

Rejimin sacayaklarına da dikkat çeken Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: "Anayasa, M. Kemal'in ilke ve inkılâplarından neşet eder. Bütün ders kitapları M. Kemal fotoğrafıyla başlar; tıpkı Müslümanların her işe besmeleyle başlıyor olması gibi. 1926 ilk M. Kemal heykeli Sarayburnu'na dikildiğinde çok ses getirmişti ama durum maalesef artık kanıksandı. Marş, ant gibi ritüellerin içeriği, bir Müslümanın Rabbine göstereceği tazimin dengi; ama bu tazim sistemin ilahına gösteriliyor. Cami mahyasından televizyon ekranının köşesine, kent meydanından bakkal dükkânına kadar her yerde yarı insan yarı ilah bir öğenin dayatılması söz konusu. Ona ithafen yapılan hiçbir şeye dokunulamıyor. Meclisin meşruiyetini bir yana bırakırsak, 411 milletvekili bir Anayasa Mahkemesi edemiyor. Değiştirilmesi teklif dahi edilemez yasalar olması, sistemin cahilî, zorba ve tağutî yönünü gösteriyor. Hinduların ineğe tapması, daha az makul değil. Öyle bir sistem ki Erdoğan da, Erbakan da, Fethullah Gülen de, Öcalan da M. Kemal'e atıf yapma ihtiyacı hissediyor ya da sözlerinde ondan bahsetmek durumunda kalıyor."

Halka tepeden bakan kadroların, rotadan çıkan arabayı 'balans ayarı' yaparak tekrar yoluna soktuğuna dikkat çeken Kaya, "Militarist kültür bütün hayata egemen. Ergenekon'la mücadele edilmesi iyi güzel ama militer anlayışla mücadele her alanda yapılmalı. Okullarda hemen her şey militer izler taşıyor, bazen de tamamen askerî düzen hâkim." şeklinde konuştu.

Verilen aranın ardından ikinci bölümde yapılan katkılar ve soruların cevaplandırılmasıyla program sona erdi.

FAZLI İNDERİN / HAKSÖZ-HABER

Önceki ve Sonraki Haberler