Özgür-Der İzmir’de Son Seminer Yapıldı

Özgür-Der İzmir’de Son Seminer Yapıldı

Özgür-Der İzmir şubesinin bu yıl boyunca düzenlemiş olduğu alternatif eğitim seminerlerinin sonuncusu yapıldı. "Tevhidi Yaşamın Sorumluluğu ve Savrulmanın Nedenleri" başlıklı sunum dernek binasında Hamza Türkmen tarafından yapıldı.

Hamza Türkmen konuşmasının başında 1960'lı yıllardaki "Tevhid" anlayışının kavramsal ve pratik karşılığına değinerek Tevhid'in anlaşılması sürecini günümüze kadar kısaca anlattı.60'lı yıllardan günümüze değin bu İslam algımızda kitabileşme sürecimize katkısı olan Ercüment Özkan'a, İstanbul merkezli Düşünce Dergisi ekolüne, Malatya kökenli Sait Çekmegil çevresinin çıkardığı Kriter Dergisine, Ankara merkezli Talebe Dergisine, Akıncılara değindi. Bu süreçte yaşanan 12 Eylül döneminde İslami duyarlılıkta olan insanlar susturuldular. Tevhide yönelmiş olan Akıncılar içeri alındılar. Bir kısmı İran ve Afganistan'a kaçtı. Ortam ılımlılaşınca tekrar geri döndüler ama tam bir savrulma yaşandı. Tekrar toparlanma 1985'te oldu. En canlı yılların 1980–1995 arası olduğunu belirterek sözlerine devam etti. Bu tevhidi anlama sürecimizde doğrularımızı, eksiklerimizi değerlendirenlerin Kur'an'ı model almış öncüler değil de geleneksel, modernist ve oryantalistlerin olduğunu ifade etti. Bu tanımlamalardan bizlerin de etkilendiğini dolayısıyla da Türkiye'de Müslümanların bir kaymaya giderken kimimizin kaideci kimimizin de gelenekselci veya bireyselleştiğini belirtti.

1980 sonrasında Müslümanlar sağcılıktan ve milliyetçilikten arınmaya çalışarak usul çalışmalarına yöneldiler. Bu dönemde Müslümanların çok okuduğunu ama üretemediğini sadece Sedat Yenigün ve Şehmus Durgun gibi üretkenlik gösteren öncü Müslüman şahsiyetlerin ise infaz edildiğine dikkat çekti.

Müslümanların, bir binanın temelini yapmadan çatısını yapmak istemeleri gibi bu süreçte İran İslam devriminden etkilenerek ümmet olamadan İslam devleti kurma düşüncesi içinde oldukları, oysa bir Kur'an nesli oluşturmadan devrim yapılamayacağını belirtti. Bunu zamanla anlayan Müslümanların yaşadığı moral bozukluğuna 28 Şubat'ın da tuz biber olduğunu ve savrulmalarını hızlandırdığı tespitini yaptı.

Son 30 yıllık İslami bilinçlenme sürecimizdeki zaafları şu maddelerle özetledi:

*Bu süreçte İslami gruplar, entelektüeller mücadele için bir araya gelemediler.

*Şahitlik/Şehitlik kavramı Kur'ani bir perspektifle gündemleşmedi.

*İslami guruplar kendi aralarında birlikte iş yapma fıkhını geliştiremediler.

*İstişarede, şu'rada doğru bir standardı yakalayamadık.

*İslami mücadelede kadının rolü tartışıldı ama açılım olmadı.

*Kur'an ile hayatı okuma alanında analizler yapılmadı hep var olan birikimlerle yetinildi.

Sürecin olumluluklarını ise şöyle sıraladı:

*Bütün bu süreçteki zaaflarımızdan ders almak bir olumluluktur.

*Tecrübenin bir değer olduğu inancı yaygınlaştı.

*Verilen bir bilginin kaynağını sorgulayarak öğrenme bilinci yaygınlaştı.

Tevhidin sosyalleştirilmesi üzerinde düşünerek açılım sağlanması gerektiği ve Kur'an nesli nüvelerini oluşturma önceliğinin altını çizerek sözlerine son verdi.

Önceki ve Sonraki Haberler